İşte Sabah Gazetesi yazarı Hasan Basri Yalçın'ın bugünkü köşe yazısının tamamı:
Hakikaten artık söyleyecek söz kalmadı.
Bu gözler çok rezalet gördü.
Bu ülke türlü skandallar yaşadı.
Ama bu sefer "yok artık" dedik. Neden mi? Çünkü ortadaki utanmazlık, yalanın büyüklüğünü bile gölgede bırakıyor.
CHP'nin adayı Ordu Valisi'ne küfrettiği görüntüler ortada olmasına rağmen günlerdir gözümüzün içine baka baka yalan söy- lemeye devam ediyordu.
Haftalarca benzeri yalanlara şahitlik ettik.
Bilmem kaç tanesi deşifre oldu. Belki deşifre olmayan bir o kadar daha yalanı olabilir.
Ama şimdiye kadar gördüklerimiz insanlık adına utanmak için bile yeterli. Fakat CHP'nin adayıve yandaşları her türlü hokkabazlığı yaparak aymaz bir dille yalanları yeni yalanlarla savunmaktan başka bir iş yapmadı.
Sonra gördük ki, yalanla da yetinmemiş.
İftira da da atıyormuş. Bir TV kanalında "Binali Yıldırım İsmail Küçükkaya'dan soruları istemiş" dedi. Bunun sadece basit bir yalan olmadığı, suçlunun kendi suçunu bastırmak ve yansıtmak adına rakibine yönelttiği bir iftira olduğu ortaya çıktı.
Meğerse kendisi otel odalarında moderatörle görüşmüş. Muhtemelen soruları çalışmışlar.
Yoksa ortak yayından iki gün önce adayla moderatör neden bir otel odasında buluşur? Ben başka anlam veremedim.
Verebildiğini zanneden varsa kendini kandırıyor.
Ama beni kandıramaz. Bal gibi oturmuşlar soruları belirlemişler. Taktikleri çalışmışlar. Bir adayla görüşmeyeceksin, öbür adayla otel odasına gireceksin biz de bunu yutacağız. Yok öyle şey. Görünen o ki, sorular sadece çalınmamış. Tüm program ortaklaşa hazırlanmış. Sadece sorular değil cevaplar bile çalınmış.
Bunlar bizim görmediğimiz işler değil.
FETÖ'cüler yıllarca her türlü sınavın sorularını çaldılar. Çaldıkları yetmezmiş gibi başkalarını suçladılar. Aynı FETÖ taktiği burada da sergileniyor. Artık bunu görmeyen kalmadı. Kimse kimseyi kandırmasın.
Her şey gün gibi ortada. Buna rağmen yandaşlık yapacak olanlara söyleyecek sözümüz bitmiştir. Ama içinde az biraz vicdan olan insanlar varsa en azından onlara bir uyarı yapmak gerekir. Seçim kazanmak uğruna kendinizi bu taktiklere teslim etmeyin. Örneklerden ders alın. Partinize sahip çıkın.
Aynı zihniyetin bir başka yansıması da skandal ortaya çıkınca devreye girdi.
Otel buluşması görüntüler ortaya çıkana kadar gizlendi. Görüntüler çıkınca da yeni yalanlar, karartma, sulandırma, bulandırma faaliyetllerini gördük.
Önce Şener Şen'in oynadığı meşhur sahtekar Maho tiplemesinde olduğu gibi "buluştuk ama bi sor neden buluştuk" havasına girdiler. Sonra biri "beş dakika" dedi. Öbürü "on beş dakika." Kafa karıştırmak için her şey yapıldı. Ama dün ortaya çıkan görüntüler, görüşmenin 46 dakika bir odada olduğunu kabak gibi ortaya koydu.
Yalan ve tezgah çöktü. Utanacaklar mı? Sanmam. Ama şimdiye kadar bunca yalana rağmen CHP'nin adayını savunanların utanmasını beklerdim. O da yalan oldu. Ülkede yirmi kadar tv kanalı var. Bir ikisi hariç hepsi ölü taklidi yapıyor. Büyük haber değeri olan bir tezgahın görüntülerini yayınlamıyor.
Sorsan bu ülkede medyaya iktidar baskısı var. Siz onu benim külahıma anlatın. Bu ülkede militan bir muhalif medya var. Kendini yıllarca tarafsız olarak sunanların bile günü gelinceiçinden ne tür canavarlar çıktığını ve iktidara yakın medyanın nasıl da azınlık olduğunu hep beraber gördük. Bu da kendini muhafazakar olarak tanımlayıp kendi medyasına hakaret edenlere kapak olsun.