Başkan Recep Tayyip Erdoğan, sabah saatlerinde Kısıklı'da bulunan konutundan çıkarak Dolmabahçe Çalışma Ofisine geldi. Erdoğan'ın ofiste düzenlenen kahvaltı programında yabancı basın mensuplarıyla bir araya geldi.
İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
"Libyalı, Yemenli, Mısırlı kardeşlerimizin sıkıntısı da bizim sıkıntımızdır. Asla yayılmacı, müdahaleci bir anlayış içinde değiliz. Kimsenin toprağında, egemenliğinde gözümüz yok. Kendi milli güvenliğimizi sağlama almaya çalışıyoruz. Son 8 yılda bir milyon insanın canına mal olan Suriye'deki zulme bu anlayışla çözüm bulmaya çalışıyoruz.
MURSİ'NİN ÖLÜMÜNÜN UNUTULMASINA ASLA FIRSAT VERMEYECEĞİZ!
Batı'da yükselen İslam düşmanlığına, neo nazi terörüne bunun için dikkat çekiyoruz. Pazartesi günü Mursi'nin vefatıyla gözler önüne serilen Mısır'daki demokrasi katliamına bunun için tepki gösteriyoruz. Bize hak hukuk dersi verenler Mısır halkının seçtiği cumhurbaşkanının darbe mahkemelerindeki ölümüne sessiz kalsa da biz kalamayız. Kaşıkçı cinayetinin unutulmasına nasıl rıza göstermemişsek Mursi'nin ölümünün unutulmasına da fırsat vermeyeceğiz.
Bir ülkede seçimle gelen ilk cumhurbaşkanı 20-25 dakika can çekişiyor, ve orada en ufak bir müdahale yapılmıyor. Ailesi bir vasiyetin yerine getirilmesini istiyor, ailesine naaşını vermiyorlar. Sadece 2 oğluyla avukatları defin esnasında hazır bulunabiliyor. Böyle bir cinayet olabilir mi? Sisiböyle bir yöneticidir, bir zalimdir, bir demokrat değildir. Demokrasinin neticesi iş başına gelmiş birisi değildir. İfadelerimiz Sisi ve etrafındakileri rahatsız edebilir. Önemli olan bu dünyada haklıların yanında yer alanların buna nasıl baktığıdır. Kaşıkçı cinayetinde ülkemizin tutumunu haklı bulan BM'nin Mursi cinayetinde hesap soracağına inanıyorum.
KALEMİNİ TERÖR ÖRGÜTLERİNİN EMRİNE VERENLER ASLA GAZETECİ OLAMAZ
Gazetecilik hakikat arayışıdır. Gazeteci de doğruların peşindeki insandır. Yalan haberlere tevessül etmek bireyin doğru haber alma hakkını da ihlal etmektir. Medya özgürlüğü işte bunun için vardır. İnandırıcılığını kaybetmiş medyanın topluma faydası olamaz. Güven erozyonuna uğrayan basın kuruluşu meslek mensupları için ağır bir yüktür. Medya siyaseti dizayn etmenin aracı haline dönüştürülmemelidir.
Gerçeklerin ortaya çıkması için canı pahasına görev yapan basın emekçilerine saygımız sonsuzdur. Kalemini ve kamerasını terör örgütlerinin emrine verenler nezdimizde asla gazeteci olamazlar.
Çoğu zaman muhataplarımız gerçeği keşfetmek için değil zihinlerindeki kalıplara cevap bulmak gayesiyle ülkemize bakıyorlar."