Genç, sakin, başarılı. Bundan bir yıl önce, Ali Babacan hakkında halktaki genel kanıyı sorsanız, aşağı yukarı karşılaşacağınız sıfatlar bunlar olurdu.
Bu imajda, Babacan'ın hiç risk almayarak, siyasi kriz anlarında suskunluğunu korumasının büyük payı var. Mesela Abdullah Gül de risk almaktan çekinen yapısıyla bilinir. Ancak Gezi sürecindeki 'sandık her şey değildir' mesajını, 17-25 Aralık'ta Başbakan Erdoğan başta yol yürüdüğü arkadaşları hedef alınırkenki 'dinlenmekten korkumuz yok' sinyalini ve en son CHP ve İYI Parti birlikte destekleseydi Erdoğan'ın karşısına 'çatı adayı' olarak rakip çıkacağını hesaba katarsak, Gül'ün toplumdaki gerileyen imajının sebeplerini anlayabiliriz.
Gerçi Babacan, kriz anlarında susmayı o kadar abartmıştı ki 17-25 Aralık döneminde en büyük operasyon Halkbank'a yapılırken, banka kendisine bağlı olmasına rağmen tek çıt çıkarmadı. FETÖ'cülerin kaçırdığı dosyalarla Halkbank davası ABD'ye taşındı; eski GenelMüdür Yardımcısı hapse atıldı. Yine çıt çıkarmadı. İlginçtir, operasyonu yapan FETÖ'cü polis şefleri de bankanın bağlı olduğu Bakanın ismini dahi anmamıştı. Babacan'ın,'omerta' yeminini andıran FETÖ'ye karşı suskunluğu 15 Temmuz'da da devam etti. Zaten darbe sırasında Amerika'daydı; döndükten sonra da darbenin üzerinden bir hafta geçmişken konuştu.
Türkiye tarihinin en genç bakanlarından biri olarak, 35 yaşında, Ekonomi Bakanı olarak kabinede yer alan Babacan, bugün siyasî hayatını borçlu olduğu Erdoğan'a karşı, Gül ile birlikte bayrak açmaya hazırlanıyor. İktidar olamazlar ama %50+1 oy üzerine kurulu Başkanlık sisteminde, CHP'nin iktidara taşınmasına yardımcı olabilirler. Gül, zaten geçen sene CHP'nin adayı olmaya gönül eğdirerek, durdukları yeri belli etmişti. Babacan da Gül'ün yürüdüğü yolda devam edip, CHP'nin yedek gücüne yazılmak ister mi?
Söz konusu çevreler için vefa, yol arkadaşlığı gibi duygusal ağırlığı olan kelimelerin bir anlamı kalmadığını biliyoruz. Seçmen davranışının ardından ki rasyonali bilen Babacan, buna rağmen 'atlayacak' mı; göreceğiz. Bu karar, kişisel tarihinin de, siyasî mirasının da dönüm noktasını oluşturacak.