Son dakika: Başkan Erdoğan'dan Yeni Adli Yıl Açılışı'nda önemli açıklamalar

Son dakika haberi... Başkan Recep Tayyip Erdoğan, 2019-2020 Adli Yıl Açılış Töreni'nde konuştu. Başkan Erdoğan,''Türkiye, halkın iradesini en üstte tutan kuvvetler ayrılığı fikrine ve bunun üzerine bina ettiği demokrasi anlayışına hep bağlı kalmıştır. Kuvvetler ayrılığı prensibinin denge yerine çatışma anlayışı ile yorumlanması ülkeye ve millete fayda değil zarar getirir.'' dedi. Erdoğan, bazı baroların adli yıl açılışına katılmama kararına da tepki göstererek, ''Yargıtay ve TBB Başkanımızı, bu bağnaz ve provokatif dayatmalara karşı gösterdikleri dirayetli ve demokratik duruş sebebiyle tebrik ediyorum'' ifadelerini kullandı.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :02 Eylül 2019 , 11:33 Güncelleme Tarihi :02 Eylül 2019 , 12:34
Son dakika: Başkan Erdoğan’dan Yeni Adli Yıl Açılışı’nda önemli açıklamalar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2019-2020 Adli Yıl Açılışı dolayısıyla Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen törende önemli açıklamalarda bulundu.

Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle:

"Yeni adli yılda hakimlerimize, savcılarımıza, avukatlarımıza başarılar diliyorum. Bu yıl 5'inci son defadır adli yıl açılışını yapan Yargıtay Başkanımıza şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum.

İNSAN ADALET YERİNE ZULÜM YOLUNU SEÇİYORSA...
Adalet her dönemde üzerinde kafa yorulan bir konudur. Görevimiz gereği üstlendiğimiz sorumluluklar yanı sıra, ferdi hayatta maruz kaldığımız pek çok hadise üzerine bu konu hakkında konuşmak zorunda kaldık. Bugün de sizlerle adalet kavramı ve ülkemizdeki işleyişi paylaşmak istiyorum.

Zulüm ve haksızlık ile adaletsizlik eş anlamlıdır. İnsan adalet yerine zulüm yolunu seçiyorsa bunu kendi iradesiyle yapıyor demektir. Bu iradeyi kontrol altında tutacak bir düzene ihtiyaç var. Toplumsal ilişkiler ve devlet uygulamalarıyla ilgili tartışmaların temelinde hep adaletin olduğunu görüyoruz. Batı'nın ve Doğu'nun önemli düşünürleri tartışmalarını bu kavram etrafında yürütmüşlerdir. Kur'an-ı Kerim ve hadislerde adalet kavramına sıkça atıfta bulunulmuştur. Tarihte örnek gösterilen şahsiyetler adalet konusuna büyük hassasiyet göstermiştir. Hz. Ömer deyince aklımıza adalet geliyorsa, onun sözünü tüm adliye ve mahkemelerimizin duvarlarına kazımışsak, sebebi budur.

BİZ DAİMA ADALETİN PEŞİNDE KOŞMALIYIZ
Kanun başkadır, hukuk başkadır, adalet başkadır. Biz kendimiz ve tüm insanlık için daima adaletin peşinde koşmalıyız. Yakın coğrafyamız başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinde zulüm altında inleyen insanların feryatları arşı inletiyor. Karşımızda kendi konforu için dünyanın kalanının kaynaklarını sömüren, dünyanın kalanını gözyaşına boğmaktan çekinmeyen bir anlayış bulunuyor.

Tarihin hiçbir döneminde zalimler eksik olmamıştır, zulüm de payidar olamamıştır. Günümüzün zalimlerin yol açtığı adaletsizlikler bir gün sona erecek. Bize düşen o güne kadar adalet mücadelesini sürdürmektir. Hiç şüphesiz tüm insanlık için adaleti sağlamak için bir uygulama biçimi bulmak imkansızdır. En geniş mutabakatı sağlamanın mümkün olduğuna inanıyoruz.

"KUVVETLER AYRILIĞI İÇİN TEHDİT DEĞİL BİRLEŞTİRİCİ BİR GÜÇ"
Her şey gibi devletlerin yönetim sistemleri de zaman içinde gelişmekte ve dönüşmektedir. Türk toplum yapısı son 2 asırdır dünyadaki gelişmeleri çok yakından takip etmiştir. Yasama, yürütme ve yargı organlarının kendi içinde bağımsız şekilde çalışması bu sürecin sonucudur. Her toplum ve devlet kendi serencamına göre kuvvetler ayrılığını hayata geçirmektedir. ABD'de seçimle gelen başkan yardımcısı aynı zamanda Senato ve Kongre'nin başkanıdır. AYM üyeleri başkan tarafından atanmaktadır. ABD'de bu durum yürütmenin yasama üzerindeki tahakkümü olarak anlaşılmamaktadır. En son ve çarpıcı örneklerden biri de İngiltere'de yaşanıyor. Kraliçe Başbakan'ın teklifi üzerine parlamentoyu bir ay süreyle askıya aldı.

Türkiye darbelerden vesayete kadar pek çok sıkıntılı süreç yaşamış olsa da kuvvetler ayrılığı fikrine ve demokrasi anlayışına hep bağlı kalmıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türk milletinin birliğini etkin şekilde işlemesini temin Cumhurbaşkanının en öncelikli görevidir. Bu yaklaşımı kuvvetler ayrılığı için tehdit değil, birleştirici bir güç olarak görüyorum. Devlete ait yetki ve görevlerin herhangi bir üstünlük sıralaması olmadan kullanılması, denge yerine çatışma olarak yorumlanması devlete ve millete zarar getirir. Devlet sisteminde illa bir üstünlük aranacaksa bu anayasanın ve milli egemenliğin üstünlüğü olabilir.

Ülkemizdeki tartışmalarda kuvvetler ayrılığına yönelik ithamların yürütme-yargı gerilimi üzerine bina edilmesi bu önemli gerçeğin üzerini örtme niyetidir. Yöneltilen ithamların çoğu yersizdir. Cumhurbaşkanına açılan alan tüm kurumların ahenk içinde çalışmasını gözetme noktasındadır. Cumhurbaşkanına saldırmak doğrudan siyasal alanı hedef almaktır. Kuvvetler ayrılığındaki yerinin ötesinde, yargı bağımsızlığı sözünü gündemde tutanlar demokrasiye, milli iradeye zarar veriyor.

AÇILIŞA KATILMAYAN 17 BAROYA TEPKİ
Siyaseti mesnetsiz saldırılarla yaralamaya çalışmak yargı kurumuna saygısızlıktır. Bir takım baroların Adli yıl açılışını sırf mekanından dolayı provoke etmeleridir. Bu mekan milletin evi. Devletin tüm kurumları bu mekanı kullanma hakkına sahiptir. Halbuki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, milletimizin tüm kurumlarımızın evidir. Önümüzdeki dönemde ilk çözmemiz gereken meselelerden biri, barolar başta olmak üzere örgütlerin seçiminin temsili demokrasi olduğuna inanıyorum. Yargıtay ve TBB başkanlarımızı bu bağnaz ve provokatif dayatmalara karşı tebrik ediyorum. Yargı kurumunun nefasetine zarar veren avukatların hissiyat ve tercihlerini temsil etmediğine inandığım yanlışların devam etmeyeceğine inanıyorum.

YARGI REFORMU
Temel kanunların yenilenmesinden, yargı mensuplarının özlük haklarının iyileştirilmesine, istinaf mahkemelerinin kuruluşundan adli tıbba, her alanda adalet sistemini geliştirecek tarihi reformlara imza attık. Merdivenlerin altında adliye kurumları çıkardı. Adalet saraylarıyla biz adliye mekanizmalarına ayrı bir güç kazandıralım. Bugün de demokrasimizi güçlendirmek, adalet beklentisine en yüksek cevabı vermek için yeni reform hazırlıkları içindeyiz.

3 ay önce Yargı Reformu Strateji Belgemizi paylaştık. Tutukluluktan ifade özgürlüğüne, savunma hakkından adalete erişime kadar pek çok reformu bu belgeyle ortaya koyduk. Belgemizin kamuoyunda ve hukuk camiasında memnuniyetle karşılandığını görüyoruz. Ülkemizde kağıt üzerinde mükemmel duran nice düzenlemenin nasıl sıkıntılara yol açtıklarını çok iyi biliyoruz. Vatandaşlarımızın adalet sistemine duydukları güveni ancak bu şekilde arzu edilen seviyeye getirileceğine inanıyoruz. AB organları açıkça ayrımca bir tutum içindeyse de biz tam üyelik yükümlülüklerimizi de göstermiş oluyoruz. Önümüzdeki dönem devam ettireceğimiz dinamik reform süreciyle demokrasimizi güçlendireceğiz. Yargı süreçlerini sadeleştirerek, önleyici hukuku sistemimize kazandırarak bu reformu hayata geçirmekte kararlıyız. Hukukun üstünlüğünün, bireylerin hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması gerektiğini görüyoruz. Hukuk eğitiminin niteliğinin yükseltilmesi stratejimizin en önemli maddesidir."