Davutoğlu çöktü Babacan'a az kaldı!

Yeni partilerin kamuoyunda abartıldığı kadar etki yaratamadığını söyleyen Sabah gazetesi yazarı Hasan Basri Yalçın, "Babacan'ın da yakın zamanda beklentileri boşa çıkaracağını görmek için kâhin olmaya gerek yok. Davutoğlu bu çöküşü çok daha hızlı yaşadı. Babacan için biraz zaman alacak gibi" ifadelerini kullandı.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :23 Eylül 2019 , 09:45 Güncelleme Tarihi :23 Eylül 2019 , 10:33
Davutoğlu çöktü Babacan’a az kaldı!

İÇİNDEKİLER

AK Parti'den ayrılan isimlerin yeni bir siyasi parti kurma çalışmalarının çabadan öteye gidemediğini söyleyen Sabah gazetesi yazarı Hasan Basri Yalçın, kamuoyunda abartıldığı kadar teşkilatlı bir oluşum olmadığını yazdı. Özellikle Davutoğlu'nun yaptığı açıklamalarla kendini tükettiğini de dile getiren Yalçın, "Davutoğlu çok hızlı tükendi. Her yaptığı açıklama bırakın kendine destek üretmeyi kişisel olarak var olabilecek tüm şansını sıfırladı. Zaman zaman yaptığı sert çıkışlar, yayınladığı manifestolar beklenen etkiyi yaratmadı. Dahası bu açıklamalar sırasında sergilediği tevil çabaları da yalpalama görüntüsü verdi" diye yazdı.

"DAVUTOĞLU ÇÖKTÜ BABACAN'A AZ KALDI"

Davutoğlu'nun bu hızlı çöküşünün bir benzerini Babacan'ın da yaşayacağını söyleyen Yalçın, "Durum böyle olunca daha fazla şansa sahip olduğu düşünülen Babacan'ın da yakın zamanda beklentileri boşa çıkaracağını görmek için kâhin olmaya gerek yok. Davutoğlu bu çöküşü çok daha hızlı yaşadı. Babacan için biraz zaman alacak gibi. Hep söylüyoruz. Siyasi spektrumda boşluk yok. Kurulacak her parti Erdoğan ve AK Parti'ye kaybettirmek üzere kurgulanmış operasyon partileri olmanın dışında hiçbir anlam ifade etmez. Bunu hepimiz görüyoruz. Bu isimler kendileri de biliyor." ifadelerini kullandı.

İşte Hasan Basri'nin "Dağlar Fare Doğurdu" başlıklı yazısı:

Türkiye'de siyasetin heyecanı tükenmek bilmiyor. Belediye seçimleri sonrasında heyecanın biraz düşeceğini bekliyorduk. Ancak AK Parti içinden kopacağı düşünülen isimler nedeniyle siyasetin yeniden karışacağı söyleniyordu.

Ancak görüldüğü kadarıyla dağlar fare doğurdu. Muhalefetin AK Parti'den kopmasını ve kendine katılmasını ümit ettiği isimler beklenen ivmeyi yaratamadı. İki aday vardı. Bir tarafta Davutoğlu öbür tarafta Gül destekli Babacan... Belediye seçimlerinden bu yana geçen zamana rağmen iki tarafın da siyasi parti olabilecek bir hareket bile yaratamadığı ortada.

Davutoğlu çok hızlı tükendi. Her yaptığı açıklama bırakın kendine destek üretmeyi kişisel olarak var olabilecek tüm şansını sıfırladı. Zaman zaman yaptığı sert çıkışlar, yayınladığı manifestolar beklenen etkiyi yaratmadı. Dahası bu açıklamalar sırasında sergilediği tevil çabaları da yalpalama görüntüsü verdi. Zaten Dış İşleri Bakanlığı ve Başbakanlığı döneminden taşıdığı ve toplumda yaygın biçimde eleştiri konusu olan kişisel hikayesi büyük bir dezavantaja dönüştü. Bu tür konularla yüzleşmek ve yeni şeyler söylemek yerine içi doldurulmamış ve her tarafından küskünlük fışkıran bir söylemi yayma gayreti ne AK Parti seçmeninde ne de muhalif seçmende karşılık buldu. Durum kendisi için öylesine kötü ki, Babacan grubuna bile kabul edilmedi. Partiden istifa etmek yerine ihraç talebine kadar pazarlık yapan bir görüntü vermesi de varsa eğer inandırıcılığını sonuna kadar bitirdi. Hatta istifa ederken yanına dizilen isimlere baktığınızda Davutoğlu'nun parti teşkilatı bile kuramayacak kadar yalnız olduğunu görürsünüz.
Öte taraftan Babacan'ın en azından teşkilatlanma gibi bir sorunu olmadığı söyleniyor. Bir kadro hareketi halinde doğacağı imajını vermişti. Ancak verdiği röportajlara falan bakılacak olursa onun da Gül gibi ciddi bir cesaret ve vizyon sorunu olduğu ortaya çıkıyor. Sayfalar dolusu röportaj vermesine rağmen dişe dokunur tek bir açıklaması yok. Akılda kalan tek bir söylem yok. Ekonomi konusunda dahi yeni ne söylediğini hatırlayamazsınız.

Durum böyle olunca daha fazla şansa sahip olduğu düşünülen Babacan'ın da yakın zamanda beklentileri boşa çıkaracağını görmek için kâhin olmaya gerek yok. Davutoğlu bu çöküşü çok daha hızlı yaşadı. Babacan için biraz zaman alacak gibi.

Hep söylüyoruz. Siyasi spektrumda boşluk yok. Kurulacak her parti Erdoğan ve AK Parti'ye kaybettirmek üzere kurgulanmış operasyon partileri olmanın dışında hiçbir anlam ifade etmez. Bunu hepimiz görüyoruz. Bu isimler kendileri de biliyor. AK Parti seçmeni hala Erdoğan'a duyduğu sadakat hissi üzerinden oy kullanıyor. Bu isimleri de yeni bir nefes olarak değil Erdoğan'ı yarı yolda bırakan ve kişisel siyasi çıkarları uğruna hareket eden kimseler olarak görüyor. Bu nedenle kendileri adına çok başarılı birkaç işe imza atamadıkları müddetçe çok daha ciddi bir yıpranma ve yalnızlaşma sürecine girebilirler.