MAHALLE MAHALLE DEĞERLENDIRME
Yeni deprem haritası dijital ortama taşındı. Mahalle mahalle risk değerlendirmesi yapılmasına imkân tanıyan "Türkiye Deprem Tehlike Haritaları İnteraktif Web Uygulaması" oluşturuldu. Test aşamasındaki uygulamayı kullanmak için ana sayfanın sol üst bölümünde yer alan "raporlama" butonuna tıklamak yeterli. Gereken koordinat bilgileri girildikten sonra, o yerin deprem riski görülebilecek.
YÜKSEK BİNALAR İZLENECEK
Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği de güncellendi. Yönetmelik, 1 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe girecek. AFAD, gerekli gördüğü durumlarda, kuvvetli deprem hareketlerinin ölçülmesi amacıyla binalara veya açık alanlara "ivme kayıtçıları" yerleştirebilecek. Yüksekliği 105 metre ve daha fazla olan binalara, "Yapı Sağlığı İzleme Sistemi" kurulması zorunlu hale getirilecek. Gerçek zamanlı kayıt yapacak izleme sisteminin bakımından ve korunmasından yapı sahipleri sorumlu olacak.
AFAD NEDİR?
Deprem riskini azaltmada ve depremlerle baş edebilmede hazırlıklı ve dirençli bir toplum yaratılması, bu amaca yönelik kurumsal alt yapının oluşturulması ve konuyla ilgili AR-GE faaliyetlerinin önceliklerinin belirlenmesini hedefleyen "Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı"nın ana amacı, "depremlerin neden olabilecekleri fiziksel, ekonomik, sosyal, çevresel ve politik zarar ve kayıpları önlemek veya etkilerini azaltmak ve depreme dirençli, güvenli, hazırlıklı ve sürdürülebilir yeni yaşam çevreleri oluşturmaktır."
Deprem kayıplarının en aza indirgenmesini hedefleyen stratejik yaklaşımlar ve eylem dizileri içeren bir belge olması açısından ülkemizde örnek bir çalışmadır,
Hazırlanması sürecinde geçmiş deneyimler, bilgi ve belge arşivinden faydalanılmasının yanı sıra günümüz modern afet yönetim sistemlerince de önerilen çok paydaşlı bir katılım ile hazırlanmış, kamu, özel sektör, üniversiteler, meslek odaları ve sivil toplum örgütlerinin sürece katkı vermeleri sağlanmıştır,
Çocuklardan öğretmenlere, ustadan kalfalara, kamu kurumlarından özel sektöre, merkezi yönetimden yerel yönetimlere ve STK dahil tüm kesimlerin depremlere karşı farkında olmalarını amaçlayan birçok eylemler içermektedir,
Ülkemizde değişik meslek disiplinlerinin kendilerine yönelik içinde bir eylem bulabilecekleri kapsamlı bir belgedir.
DEPREMİN OLUŞ NEDENLERİ VE TÜRLERİ:
Dünyanın iç yapısı konusunda, jeolojik ve jeofizik çalışmalar sonucu elde edilen verilerin desteklediği bir yeryüzü modeli bulunmaktadır. Bu modele göre, yerkürenin dış kısmında yaklaşık 70-100 km.kalınlığında oluşmuş bir taşküre (Litosfer) vardır. Kıtalar ve okyanuslar bu taşkürede yer alır.Litosfer ile çekirdek arasında kalan ve kalınlığı 2.900 km olan kuşağa Manto adı verilir. Manto'nun altındaki çekirdegin Nikel-Demir karışımından oluştuğu kabul edilmektedir.Yerin, yüzeyden derine gidildikçe ısının arttığı bilinmektedir. Enine deprem dalgalarının yerin çekirdeğinde yayılamadığı olgusundan giderek çekirdeğin sıvı bir ortam olması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Manto genelde katı olmakla beraber yüzeyden derine inildikçe içinde yerel sıvı ortamları bulundurmaktadır.
Taşküre'nin altında Astenosfer denilen yumuşak Üst Manto bulunmaktadır.Burada oluşan kuvvetler, özellikle konveksiyon akımları nedeni ile, taş kabuk parçalanmakta ve birçok "Levha"lara bölünmektedir. Üst Manto'da oluşan konveksiyon akımları, radyoaktivite nedeni ile oluşan yüksek ısıya bağlanmaktadır. Konveksiyon akımları yukarılara yükseldikçe taşyuvarda gerilmelere ve daha sonra da zayıf zonların kırılmasıyla levhaların oluşmasına neden olmaktadır. Halen 10 kadar büyük levha ve çok sayıda küçük levhalar vardır. Bu levhalar üzerinde duran kıtalarla birlikte, Astenosfer üzerinde sal gibi yüzmekte olup, birbirlerine göre insanların hissedemeyeceği bir hızla hareket etmektedirler.
Konveksiyon akımlarının yükseldiği yerlerde levhalar birbirlerinden uzaklaşmakta ve buradan çıkan sıcak magmada okyanus ortası sırtlarını oluşturmaktadır. Levhaların birbirlerine değdikleri bölgelerde sürtünmeler ve sıkışmalar olmakta, sürtünen levhalardan biri aşağıya Manto'ya batmakta ve eriyerek yitme zonlarını oluşturmaktadır. Konveksiyon akımlarının neden olduğu bu ardışıklı olay tatkürenin altında devam edip gitmektedir.
İşte yerkabuğunu oluşturan levhaların birbirine sürtündükleri, birbirlerini sıkıştırdıkları, birbirlerinin üstüne çıktıkları ya da altına girdikleri bu levhaların sınırları dünyada depremlerin oldukları yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünyada olan depremlerin hemen büyük çoğunluğu bu levhaların birbirlerini zorladıkları levha sınırlarında dar kuşaklar üzerinde olusmaktadır.
Yukarıda, yerkabuğunu oluşturan "Levha"ların, Astenosferdeki konveksiyon akımları nedeniyle hareket halinde olduklarını ve bu nedenle birbirlerini ittiklerini veya birbirlerinden açıldıklarını ve bu olayların meydana geldiği zonların da deprem bölgelerini oluşturduğunu söylemistik.
Birbirlerini iten ya da diğerinin altına giren iki levha arasında, harekete engel olan bir sürtünme kuvveti vardır. Bir levhanın hareket edebilmesi için bu sürtünme kuvvetinin giderilmesi gerekir.