Mustafa Akıncı'nın harekat ile ilgili skandal sözlerine Cumhurbaşkanlığı'ndan kınama!

KKTC Cumhurbakanı Mustafa Akıncı'nın "Barış Pınarı desek de akan kandır" sözlerine Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'dan tepki geldi. Oktay, "KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı'nın açıklamaları Boğaz Şehitliği'nde koyun koyuna yatan mücahit ve Mehmetçiklerimizin kemiklerini sızlatmıştır." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı'nın açıklamaları Boğaz Şehitliği'nde koyun koyuna yatan mücahit ve Mehmetçiklerimizin kemiklerini sızlatmıştır." ifadelerini kullandı.

Oktay, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın Barış Pınarı Harekatı'na yönelik açıklamalarına ilişkin sosyal medya hesabı Twitter'dan paylaşımda bulundu.

Akıncı'nın terör örgütü PKK/PYD'ye karşı yürütülen haklı mücadelede Türkiye'nin yanında olmayan talihsiz bir açıklama yaptığını vurgulayan Oktay, şunları kaydetti:

"Akıncı'nın açıklamaları Boğaz Şehitliği'nde koyun koyuna yatan mücahit ve Mehmetçiklerimizin kemiklerini sızlatmıştır. Barış Pınarı Harekatı'nın eli kanlı terör örgütü PKK/PYD'ye karşı bölgenin istikrarı için gerçekleştiğini görmezden gelen Akıncı'yı esefle kınıyorum. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nda, bölgeye barış ve huzurun getirilmesi amacıyla yapılan kahraman ordumuzun mücadelesi ile bugün Suriye'de Barış Pınarı Harekatı ile verdiğimiz mücadele aynı ruhla yapılmaktadır. Akıncı'nın cumhurbaşkanı sıfatıyla yaptığı açıklama tarih bilinci ve bilgisi yoksun bir açıklamadır. Bu talihsiz açıklamanın Kıbrıs Türkü'nün görüşünü yansıtmadığına inanıyorum. Ülkemizin yürüttüğü haklı mücadeleyi hiçe sayan bu yaklaşım, kalpleri her zaman Türkiye ile atan Kıbrıs Türk halkının vicdanında mahkum olacaktır."

MUSTAFA AKINCI NE DEMİŞTİ?

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Türkiye'nin güney sınırında oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek, bölgeye barış ve huzuru getirmek amacıyla yürütülen Barış Pınarı Harekatı dördüncü gününde tepki çeken bir açıklama yapmıştı.

Mustafa Akıncı'nın açıklaması şöyle:

"Bazen sessiz kalmak söyleyecek sözünüz olmadığından değildir. Bazen durumlar o kadar karmaşıktır ki, bazı kestirmecilerin kolaycılığında "Evet" ya da " Hayır "la geçiştirilmesi mümkün değildir. Söyleyeceklerinizle durumu etkileme olanağını göremediğiniz durumlarda sessiz kalmak da gerekebilir. Ancak Türkiye'nin Suriye'deki son operasyonu konusunda sürekli üzerime geliniyor. Kimi görüşümü merak ettiğinden, ama bir çoğu da kendi politik amaçlarına malzeme yapmak telaşı ile sabırsızlanıyor. Bazı çok bilmişler de bu sessizlik üstüne komplo teorileri bile icat etmeye başladılar. Bu durumda ne düşündüğümü açıklamak kaçınılmaz oldu: Herşeyden önce içimizde Türkiye'nin iyiliğini ve terör belasından kurtulmasını istemeyen olduğuna inanmıyorum. Mesele "Türkiye'nin iyiliği nerededir?" sorusunun yanıtındadır. Bu sorunun gerçek muhatabı elbette Türkiye'de yaşayanlardır. Ama benim inancım Suriye topraklarının artık neredeyse 10. yılına girmekte olan savaşa doyduğu noktasındadır. On yıldır akan kan bundan böyle de akmaya devam ederse barışa ulaşmak mümkün olmayacaktır. Bana göre Türkiye'nin mutlu ve huzurlu geleceği Türkü – Kürdü – Arabı ve Türkmeni ile tüm bölge halklarının dialog içinde inşa edecekleri bir düzenle mümkün olacaktır. Suriye'nin toprak bütünlüğü içinde kendi sınırlarına sahip çıkabileceği ve Türkiye'nin de kendi sınırlarını güvende hissedebileceği bir durumun yaratılması gerekiyor. Bunun için kanımca Türkiye ile Suriye arasında en erken zamanda ilişkilerin yeniden tesis edilmesinin büyük yararı olacaktır. Bunun da ötesinde Türkiye'nin Mısır dahil diğer bölge ülkeleriyle bozulan ilişkilerinin de düzeldiğini görmek en büyük dileğimdir. AB ile kavgalı değil işbirliği içinde bir Türkiye herkes için daha iyi olacaktır. 1974 yılında 27 yaşındayken, Faşist Yunan Cuntasının neden olduğu Türkiye'nin askeri harekatında ben de her genç Kıbrıslı Türk gibi görev aldım. Lefkoşa'da Dereboyu'ndaki savaşta arkadaşlarım yanımda şehit düştüler; pek çoğumuz gibi ben de savaşın ne demek olduğunu yaşayarak öğrendim. Bu nedenle savaşın acılarını hiç bir toplumun yaşamasını istemem. Türk- Kürt- Arap hiçbir çocuğun burnunun kanamasını arzulayamam. Daha önce de söyledim 1974'te biz adına Barış Harekatı desek de bu bir savaştı ve akan da kandı. Şimdi Barış Pınarı desek de akan su değil kandır. Bu nedenle bir an önce dialog ve diplomasinin devreye girmesi en büyük dileğimdir."

GÜNÜN DİĞER HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.