İşte Hasan Basri Yalçın'ın bugünkü "DEAŞ'ın sonu" başlıklı köşe yazısı:
Komplo teorilerine pek kulak asmam. Her tarafa çekilebilir. Ama şu olanlara bir bakın. Yıllardır aranan fakat bir türlü bulunamayan DEAŞ elebaşı bir anda Amerikalılar tarafından öldürülüyor. Hem de Türkiye'nin yaptığı Barış Pınarı Harekatı'ndan hemen sonra. Ardından DEAŞ'ın sözcüsü de öldürülüyor.
Bu zamana kadar bu adamları bulamayan Amerika bir anda izlerini buluyor ve operasyon yapıyor. Yerini biliyorlardı ve uygun gördükleri vakitte öldürdüler diyemiyorum. Bu konuda yeterince delilimiz yok. Ancak bildiğimiz başka şeyler var. Mesela Bağdadi İdlib'de sözcüsü de Jerablus'a yakın bir gölgede bulundu. Yine en azından Bağdadi'nin İdlib'e sadece iki gün önce geldiğini biliyoruz. Yani bu adam başka bir bölgedeymiş. Her nasıl oluyorsa hem Rejim'in hem de PYD'nin ve dolayısıyla Amerika'nın kontrolünde olan tüm bölgeleri geçerek İdlib'e kadar gelebiliyor. Yüzlerce kilometrelik yolu rahatça kat edebiliyor. Kontrol noktalarında sorun yaşamıyor. Suriye'yi baştan başa geçebiliyor.
Şimdi soruyorum. Gerçekten sıradan bir Suriye vatandaşı tüm bu bölgeler arasında seyahat yapabilir mi? Hepimiz biliyoruz ki yapamaz. Ama nedense en çok aranan terörist buralardan rahatça geçip gidebiliyor. Hatta şunu düşünün. Birçok kimse Bağdadi'nin hala Irak'ta olduğundan şüpheleniyordu. Eğer bir de gerçekten Irak'tan başladıysa seyahate ve bu kadar yolu bir turist gibi rahatça kat edebildiyse söyleyecek sözüm yok. Ayrıca PYD'nin DEAŞ'lı teröristleri salıverme pratiğini de düşündüğünüzde daha bin türlü hikâye geliyor insanın aklına. Ama şimdilik bu soruların net bir cevabı yok. O nedenle soruları soralım ve kenara çekilelim.
Bu işin aslı esası her ne olursa olsun sonuçları bakımından bazı öngörülerde bulunabiliriz. Öncelikle artık DEAŞ'ın ciddi ciddi sahneden çekilebileceğini düşünüyorum. Zira bu tür örgütler büyük oranda lider etrafında toplanır. Hatta bu tür dini ve ideolojik örgütleri sadece lideri öldürerek bile çökertmek mümkündür. Çünkü etnik terör gruplarından farklı olarak lider genelde ikame edilemez. Örgüt dağılır ve eğer altyapısı kalmışsa yeni örgütlere kaynaklık eder, başka şekillere bürünür fakat eskisi gibi olmaz. Zaten DEAŞ'ın altyapısı çökertilmiş ama lideri bir sembol olarak tutuluyordu. Şimdi o sembol de ortadan kaldırıldı. Bu nedenle DEAŞ'ın hikayesinin bittiğini söyleyebiliriz.
O zaman artık Suriye sahnesi biraz daha netleşecek. Amerikalılar artık PYD'yi DEAŞ'la savaşan bir yapı olarak değil Suriye'de hakları olan bir grup olarak sunmak isteyecek. Tüm bu meşrulaştırma gayretleri de bundan. Meseleyi olabildiği kadar siyasallaştırma peşinde olacaklar. Türkiye'nin de artık planını buna göre yapmasında fayda var.