Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent Arınç'ın kanun hükmündeki kararnamelere (KHK) yönelik açıklamalarına ilişkin, "Öncelikle Bülent Bey'in açıklamaları, kendi şahsi görüşleridir, Yüksek İstişare Kurulu adına yapılmış bir açıklama değildir. KHK'ler 15 Temmuz darbe girişiminden sonra bir tercih değil, bir zorunluluk haline gelmiş bir uygulamadır." dedi.
Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı devam ederken açıklamalarda bulundu, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, "Sayın Bülent Arınç'ın birkaç gündür yaptığı açıklamalar gündemde. Özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra KHK ile görevden atılanlar ve ayrılmak zorunda bırakılanlar için 'KHK bir faciadır' açıklamasında bulundu. Muhalefetten 'FETÖ propagandası yapılıyor' yorumları geldi. AK Parti'li Şamil Tayyar'dan da 'Savcıları göreve çağırıyorum' şeklinde açıklama geldi. Sayın Arınç'ın açıklamaları Cumhurbaşkanlığının görüşlerini yansıtmakta mıdır, yansıtmamakta mıdır?" sorusu üzerine "Öncelikle Bülent Bey'in açıklamaları, kendi şahsi görüşleridir, Yüksek İstişare Kurulu adına yapılmış bir açıklama değildir." diye konuştu.
Kalın, KHK'lerin, o günün, o olağanüstü şartların altında, içerisinde hayata geçirilen bir uygulama olduğunu belirterek, "KHK'ler 15 Temmuz darbe girişiminden sonra bir tercih değil, bir zorunluluk haline gelmiş bir uygulamadır." vurgusunu yaptı.
Sözcü Kalın, şöyle devam etti:
"Zira siz böyle bir terör örgütünün böyle bir saldırısıyla karşı karşıya kaldığınızda, binlerce militanıyla devletin her yerine sızmış bir örgüte karşı mücadele etmek durumunda kaldığınızda siz de olağanüstü tedbirler almak zorundasınız. Zaten kanun hükmünde kararnamelerin temel mantığı da budur. Normal şartlar altında, normal yasal prosedürlerle yapılır. Bir kere bunun altını çizmemiz lazım. KHK'ler, durup dururken gündeme alınmış bir şey değildir.
O gece yaşadıklarımızı, ondan önce ve sonra yaşadıklarımızı hepimiz biliyoruz. O gece, Cumhurbaşkanımız ve ailesini dahi öldürmeye kasıt niyetiyle yola çıkanların hamdolsun milletimizin direnişiyle, Cumhurbaşkanımızın dirayeti ve liderliğiyle oyunlarının boşa çıkartıldığını, planlarının başlarına geçirildiğini hep birlikte gördük. Olayı orada bırakmak devlet açısından da millet açısından da büyük bir zaaf olurdu. Zira 251 insanımızı şehit eden, 1193 insanımızı gazi bırakan, sakat bırakan, yaralayan bir terör örgütüne karşı hiçbir şey yapmayalım elbette hiçbir devlet diyemezdi. O günün o şartları içerisinde de bu tedbirler uygulanmıştır. Süreç içerisinde KHK'nin aldığı kararlar çerçevesinde görevinden uzaklaştırılan, yahut mağdur olanlar varsa bununla ilgili de mekanizmalar kurulmuştur. Oralara da binlerce başvuru yapılmıştır. Bunların da çok önemli bir kısmı neticelendirilmiştir. Görevlerine iade edilenler olmuştur, edilmeyenler olmuştur. Burada her bir vakanın nevi şahsına münhasır olduğunu da akılda tutmak gerekir.
Bir genelleme yaptığınızda, 'bir faciadır' dediğinizde, 15 Temmuz darbe girişimi faciasını adeta gölgeleyen bir tutum sergiler gibi algılanırsınız doğal olarak. Bunun yerine KHK'ler ile ilgili alınan kararların hukuk zemini çerçevesinde yargı yoluna götürülmesi, başvuru yapılması yönünde neler yapılabilir, bunlar üzerinde durulmuştur ve bununla ilgili mekanizmalar da zaten kurulmuştur."
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, bu mekanizmaların işlemekte olduğuna işaret ederek, "Dolayısıyla, bunu böyle bir külli hükümle zemmetmeye çalışmak doğru bir yaklaşım değildir. Kendi şahsi görüşleridir dediğim gibi." şeklinde konuştu.
SİZ AHMAK DEĞİLSİNİZ SAYIN ARINÇ
Öte yandan Takvim Gazetesi yazarı İsmail Çağlar da bugün kaleme aldığı yazısında Bülent Arınç'ın açıklamalarını değerlendirmişti. Çağlar yazısında," Bir şeyden eminim; siz ahmak değilsiniz Sayın Arınç. Ahmak olduğunuz için değil aksine akıllı olduğunuz için ikide bir FETÖ konusunda kendini ahmak ilan ettirecek farklı açıklamalar yapıyorsunuz. Siz de bir şeyden emin olun; biz de ahmak değiliz. Ne olup bittiğini görüyoruz. 'Bu saatten sonra ben torun severim' diyen bir eski siyasetçinin neden canını dişine takıp KHK'lıların derdine düştüğünü de biliyoruz." ifadelerini kullandı. İşte o yazı;
"Onlarca insanımız öldü, onlarca kurumumuz bombalandı.
Bunları gördükten sonra Sayın Cumhurbaşkanımızın tespitlerine aynen katılıyorum. [...] Ben hükümetin içinde ve MGK üyesi olarak da bu yapıyla mücadele eden insanlardan birisiyim. Bu yüzden kimse beni paralel devlet yapılanması ile ilgili irtibatlı, onları savunan bir kişi olarak görmesin.
[...] Şunu açıkça söylüyorum, bunu ben darbe gecesi öğrenmiş olmakla, 'yahu ne kadar ahmakmışsın, bunu herkes söylüyordu' diyebilirler." Yukarıdaki sözler Sayın Bülent Arınç'a ait. 15 Temmuz Darbe Girişimi'nden sonra yaptığı açıklamadan. Noktasına virgülüne dokunmadan buraya aktardım.
Sadece arada birkaç cümleyi çıkarttım. Çıkarttığım cümleler anlamı değiştirecek cımbızlamalar değil. İsteyen açıklamanın tümünü kolayca bulabilir zaten.
Sayın Arınç merak etmesin, kendisine önceki açıklamalarını hatırlatıp ahmak demeyeceğim.
Rolleri değişsek, aynı durumda Sayın Arınç olsa muhatabına rahatlıkla ahmak derdi belki de. Ancak ben daha ilkeli bir hayat yaşamaya gayret ettiğim için bunu yapmayacağım.
15 Temmuz'dan önce canhıraş bir şekilde FETÖ'ye sahip çıkan bir Arınç vardı karşımızda. FETÖ diye bir örgütün olmadığını, mahkemelerin örgütün varlığını gösteren somut bir delil bulamadıklarını söylüyordu.
FETÖ'ye silahlı terör örgütü denilmesine çok bozulduğu için verip veriştiriyordu. Türkiye'de hukukun kalmadığını, otoriter bir atmosfere sürüklendiğimizi iddia ediyordu.
Sonra FETÖ, 15 Temmuz Darbe Girişimi'ni gerçekleştirdi. Arınç da günah çıkarttı. Ben de FETÖ ile mücadele ettim. Cumhurbaşkanı'nın FETÖ hakkındaki görüşlerine aynen katılıyorum. Eski görüşlerim için bana ahmak diyebilirsiniz, dedi. O zaman da bu açıklamaların samimiyetine inanmamıştım. Ama kalbini yarıp bakmadığımız için elden bir şey gelmiyordu.
Bugün Sayın Arınç tekrar fikir değiştirmiş. KHK'ları eleştiriyor.
Hatta kendi anlattığına göre etrafını KHK'lılarla doldurmuş. Ev işlerine yardım eden kişi KHK'lı, benzin aldığı pompacısı KHK'lı, pazarda limon aldığı satıcı KHK'lı. Bir de damadı var Sayın Arınç'ın. Onun da muhakkak bir 'KHK mağduriyeti' vardır. Üye olduğu birçok FETÖ'cu kuruluş vardı. Muhakkak KHK ile kapatılanlar vardır arasında.
Acaba ne değişti de FETÖ ile mücadelede Cumhurbaşkanı ile tamamen aynı düşünüyorum diyen Arınç yine fikir değiştirdi. Keşke bunları da kamuoyu ile paylaşsa.
Belki yarın bir gün bu fikirleri için de pişman olur. Bana isterseniz ahmak deyin, diye veciz açıklamalar yapar.
Bir şeyden eminim; siz ahmak değilsiniz Sayın Arınç. Ahmak olduğunuz için değil aksine akıllı olduğunuz için ikide bir FETÖ konusunda kendini ahmak ilan ettirecek farklı açıklamalar yapıyorsunuz. Siz de bir şeyden emin olun; biz de ahmak değiliz. Ne olup bittiğini görüyoruz. 'Bu saatten sonra ben torun severim' diyen bir eski siyasetçinin neden canını dişine takıp KHK'lıların derdine düştüğünü de biliyoruz..
ARINÇ NE DEMİŞTİ?
FETÖ'cülerin ihraç edilmesinden rahatsız olduğunu açık açık ifade eden Arınç, "KHK bir faciadır. Katıldığım televizyon programlarında KHK'ya dikkat çekmek için Yüksek İstişare Kurulu (YİK) maaşımın yarısını öğrencilere burs olarak, yarısını da KHK mağdurlarına vereceğimi söylemiştim. Çok eleştirildim fakat ben sadece KHK faciasına dikkat çekmek istedim" sözleriyle bu davranışını savunmuştu.