"Beştepe'de bir CHP'li" yalanı Türkiye'nin gündeminde büyük yer almaya devam ediyor. Konuyu köşesine taşıyan Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür, Muharrem İnce'ye yönelik bu operasyonun CHP içindeki çete tarafından değil bizzat Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu tarafından yapıldığını söyledi.
Övür, İnce'nin neden hedefe konduğunu fark etmediğini ve hala Kılıçdaroğlu'nun bu konuyu çözeceğini sandığını yazan Övür, "Kılıçdaroğlu, İnce'yi kaba bir biçimde hedefe koyarken parti içinde kendi adına hesap yaptığını sanan Oğuz Kaan Salıcı ya da "o makamın" sahibi olduğu hayalini kuran Ekrem İmamoğlu'nu da "tehdit" ediyor" diye yazdı.
Övür, yapılan bu kumpas ile "itiraz" etmeyen bir CHP'nin dizayn edildiğini ifade etti.
İşte Mahmut Övür'ün o yazısı:
Kimsenin havsalası almasa da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bunu hep yapıyor. Müthiş bir iddia ortaya atıyor, birilerini suçluyor, meydan okuyor sonra da hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam ediyor.
Oysa yaptığı her şeyi bilerek yapıyor ve bilerek büyütüyor.
Sözcü'yü amiral gemisi ilan etmesi de, Fox'a çıkması da asparagas haberi "doğrulaması" da önceden planlanmış operasyonun parçaları.
Bu operasyon, Muharrem İnce'nin dediği gibi CHP içinde bir "Çete"nin işi değil, bizzat Kılıçdaroğlu'nun operasyonudur. İnce bunu görmediği gibi kendisinin neden hedefe konduğunu da fark etmiyor. Hâlâ genel başkanın bu operasyonu çözeceğini sanıyor.
İMAMOĞLU VE OĞUZ KAAN SALICI'YA TEHDİT!
Oysa Kılıçdaroğlu, İnce'yi kaba bir biçimde hedefe koyarken parti içinde kendi adına hesap yaptığını sanan Oğuz Kaan Salıcı ya da "o makamın" sahibi olduğu hayalini kuran Ekrem İmamoğlu'nu da "tehdit" ediyor. (O bu hesabı bozar mı onu ileride göreceğiz.) Çünkü İnce'nin bu süreçte kurultayı kazanma gibi bir gücü olmadığını en iyi Kılıçdaroğlu biliyor. Ama şunu da biliyor, İnce gibi siyasi aktörleri itibarsızlaştırılmadan CHP'yi "dikensiz gül bahçesi" yapmak zor.
İTİRAZ EDEMEYEN BİR CHP
Başkaları da havaya girebilir. Bunun önünü kesmek için artık ne denilse "itiraz" etmeyen bir CHP planlanıyor. Bu yüzden tam da kongreler döneminde bir tasfiye hareketi başlattı. Göreceksiniz bu durmayacak da.
Çünkü bu operasyon sadece bir Kılıçdaroğlu yapımı değil, Deniz Baykal operasyonuyla başlayan küresel operasyonun devamıdır.
Klasik CHP'liler birer birer tasfiye edildi ve daha da edilecek.
En son Baykal'a yakınlığıyla bilinen Yılmaz Ateş, ihraç edildi ve kimsenin de sesi çıkmadı.
Bu arada Kılıçdaroğlu'nun son operasyonu yüzüne gözüne bulaştırdığını ve başarısız olduğunu söyleyenler de var. Bu doğru değil. Çünkü Kılıçdaroğlu'nun kamuoyunda "yalancı" pozisyonuna düşmek veya partiyi tartıştırmak umurunda değil. Çünkü biliyor, "tıpış tıpış" gidip oy veren bir kitle ve partide gözleri Erdoğan düşmanlığıyla karartılmış, siyaset üretmeyen bir siyasetçiler topluluğu var. Bugün CHP içinde İnce dahil alternatif siyaset öneren tek siyasetçi yok. Herkesin derdi pozisyon kapmak.
Kılıçdaroğlu'nun en büyük şansı da bu.
Bu yüzden Kılıçdaroğlu şimdi çıkıp herkesin gözünün içine baka baka söylediklerinin tam tersini söylüyor: "Doğru mudur, yanlış mıdır, bilmiyorum. Erdoğan'ın CHP'yi karıştırma girişimi için 'doğrudur' dedim." İşte gerçek Kılıçdaroğlu budur. Bunu yaparken İnce'yi tehdit etmeyi de ihmal etmiyor:
"Bu süreçte hiç kimse, açıklamaları ile saraya hizmet eder hale gelmemelidir." Gördüğünüz gibi Kılıçdaroğlu açık açık İnce'yi saraya hizmet etmekle suçlarken, İnce de onun CHP içindeki "çete"yi açığa çıkartacağını bekliyor. Daha çok bekler.
Şimdi çok basit bir soru soralım; peki Kılıçdaroğlu partisini tartıştırmayı bile göze alarak bunları neden yapıyor? Sadece "tek adam" olmak için mi?
Siyasi gündemin değişmesinden parti içine çeki düzen vermeye kadar birçok hesap var bu işin içinde. Ama en önemlisi kongre sürecinde "tek liste" ile "parti dışı dinamiklere açık" bir CHP mimarisi...
İşte burada Türkiye'yle hesabı bitmeyen küresel güç merkezlerine güçlü bir mesaj var.
Sadece bir hatırlatma yapalım; CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, geçen cumhurbaşkanlığı seçiminde Abdullah Gül'ün aday olması için çok çaba harcadı. Ama boşa gitti.
Şimdi aynı sonla karşılaşmamak için partideki çatlak sesleri istemiyor. Hâlâ aklında Gül ve doğal olarak Babacan da var.
Siz buna HDP'yle ittifaka, FETÖ'yle gizli kapaklı muhabbete itiraz etmeyen bir CHP hayalini de ekleyebilirsiniz.