Sabah gazetesi yazarı Engin Ardıç, CHP'nin 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Başkan Erdoğan'ın karşısına İmamoğlu'nu mu Babacan'ı mı çıkaracaklarına karar veremediklerini söyledi.
CHP'nin şimdilik iki tarafı da idare edeceğini söyleyen Ardıç, "Karadenizli inşaat müteahhidini "solcu lider" diye pazarlama soytarılığı umulduğu oranda tutmayabilir. O zaman liberal görünen Babacan'ı biraz ittireceksin..." diye yazdı
Sabah gazetesi yazarı Engin Ardıç'ın o yazısı:
Biraz şaşırdılar. Tayyip Erdoğan'a karşı çıkmak için İmamoğlu'na mı yatsınlar, Babacan'ı mı desteklesinler, bilemiyorlar.
Bekleyecekler, Şimdilik iki tarafı birden idare edecekler.
Öyle ya, nasıl olsa Kılıçdaroğlu'ndan da İnce'den de hayır hasenat yok... Akşener de Karamollaoğlu da konu mankenleri zaten...
Karadenizli inşaat müteahhidini "solcu lider" diye pazarlama soytarılığı umulduğu oranda tutmayabilir.
O zaman liberal görünen Babacan'ı biraz ittireceksin...
Elbette kendine "tarafsız gazeteci" süsü vererek...
Zarar yok, biri ya da öteki farketmez, amaç 2023'te Erdoğan'dan oy "tırtıklamak"...
Seçimin ikinci tura kalmasını bile sağlayabilseler mutlu olacaklar.
***
Babacan bir lider değil ve olamaz.
İyi bir "teknik adam" olur, zaten öyleydi.
O da bunu biliyor ve "bizim partimizde lider diye birisi olmayacak" gibilerden zırvalıyor.
"Böylece siyaset tarihine geçecek bir ucube" çıkarmaya hazırlanıyor.
Bunun dışında, dediklerinin Kılıçdaroğlu'nun dediklerinden pek bir farkı yok.
Aslında herkes biliyor ki, kuracağı partinin "gizli lideri" Abdullah Gül...
Asla açıkça ortaya çıkmayacak, perde gerisinde kalacak.
Vatandaş nezdinde bunun ne kadar ağırlığı olacağını da göreceğiz.
Babacan olsun Gül olsun (hatta buna muhalefetin hiç ciddiye almadığı Davutoğlu'nu da ekleyebilirsiniz), bugünkü siyasi mücadelelerini "kırgınlık" üzerine kuruyorlar.
"Damadını bakan yaptı beni yapmadı" şeklinde bir kıskançlık...
İsterseniz buna Hayrünnisa Hanım'ın "Emine Hanım benim yerime geçti" huysuzluğunu da katın.
Buna, "memleket kötüye gidiyor" kılıfı uydurmaya çalışıyorlar.
Söylebildikleri fazla bir şey de yok, "eski günlere dönelim"den öte...
Yani, emperyalizmin saldırısına uğramadan önceki rahat günlerine!
Ne dünya 2007 yılının dünyasıdır, ne de Türkiye 2013 öncesinin Türkiye'si...
Erdoğan'a saldırmamışlar, işleri Erdoğan durduk yerde bozmuş...
Bunu satmaya çalışıyorlar.
***
Babacan'ın cumhurbaşkanı adayı olması sözkonusu bile olamaz ("kazanır" diyene de herkes bir tarafıyla güler.)
Partisi de, Kuaför Vili'den ayrılan manikürcü Perihan misali, "Erdoğan'dan ayrılan en bir hakiki öz AKP" düzeyinde kalır.
İmamoğlu'nun "seyir çizgisine" bakacaklar, umut veriyorsa onu çıkaracaklar.
Vermiyorsa da, aslında geçen sefer çok istedikleri ama Akşener'in yanaşmaması üzerine başaramadıklarını yeniden deneyecekler: Gül'ü çatı adayı yapacaklar.
Ama Erdoğan gene kazanacak.
Boşverin yahu, "mevzu" çıkıyor işte...
Ne yani, Şeyma'nın nafakayı nasıl yediğini mi takip edecektik?