ABD ve Rusya sünnileri topraksızlaştırma konusunda anlaştılar

SETA Dış Politika Direktörü Muhittin Ataman, Ortadoğu’daki gelişmeleri TAKVİM’e değerlendirdi: ABD ve Rusya Sünniler’i topraksızlaştırma konusunda anlaştı...

Soçi Mutabakatı sonrasında İdlib'de bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri'e karşı Rusya'nın yaptığı yada açık destek verdiği saldırıda 36 askerimiz şehit edildi. Saldırıdan sonra batı'dan beklenen destek gelmediği gibi, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere bölgede farklı cephede olmalarına rağmen Rusya ve İran ile Sünni'leri Suriye'de topraksazlıştırma konusunda ittifak yaptığını görüyoruz. Bütün bu yaşannaları, Türk- Rusya ilişikilerinin bundan sonrasını, ABD'nin Türkiye ile yeniden farklı bir ilişkisinin olup olamayacağını SETA Dış Politika Direktörü Muhittin Ataman ile konuştuk.

Geçen hafta Mehmetçiğe karşı yapılan saldırıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Suriye krizi son zamnalara kadar bir vekaletler savaşı olarak biliniyordu. Vekaletten kasıt, bölgesel ve küresel aktörlerin doğrudan olaya müdahil olmadığı sahadaki bazı Suriye'li askerler üzerinden savaşın dengelerini kendi lehine değiştirmek çabası idi... ABD, YPG'yi bu şekilde kullanıyor idi. Esed rejimi zaten meşruiyetini kaybetmiş, Ruslar ve İranlılar'ın desteği ile ayakta klamaya çalışan bir aktördü. DEAŞ'ın devre dışı kalmasından sonra Suriye Rejimi hakimilyet alanınını biraz daha genişletti.

Bir de Suriye muhalefeti dediğimiz her türlü mağduriyeti yaşayan daha çok Sünni Araplar'ın oluşturduğu geniş bir kitle var. Bunlara da daha çok bölgesel güç olan Türkiye de onlara destek veriyor. Son zamanlarda aktörlerin zayıflaması ve Soçi Mutabakatı sonrasında Rusya ve İran doğrudan müdahil olmaya başladı.

YAYILMACI POLİTİKA

Soçi Mutabakat sonrası Türkiye'nin oluşturduğu 12 gözlem noktası vardı, onları da kuşatacak şekilde bir yayılma politikası uygulamaya başladı. Yayılmacı siyasetlerine karşı Türkiye çağrıda bulunduysa da dinlemediler.


Sonuçta öyle bir noktaya geldi ki, Türkiye bir çıkmazla karşı karşıya bırakıldı. Ya doğrudan müdahale edecekti, ya da 4 milyon civarındaki mülteciyi Türkiye'nin içine girip ekonomik, siyasal, güvenlik, kültürel zaten kırılgan olacak bütün dengeleri olumsuz bir şekilde etkileyecek noktaya gelecekti.

SURİYE REJİMİ TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ'Nİ HEDEF ALDI

Türkiye'nin tavrı nasıl oldu?

Türkiye bütün bu alanlarda milli menfaatlerine uygun olarak olaya müdahil olmak zorunda kaldı. İlk önce oraya sadece askeri yığınak yaparak Esed Rejimi'nin ilerleyişini engellemek istedi. Eldeki toplarklar açısından bir alan hakimiyeti oluşturmak istedi. En azından masum insanları orada yaşatmaya çalıştı. 2020 Ocak ayından itibaren Esed Rejimi doğrudan Türk askerlerini hedef aldı.Böyle olunca Türkiye doğrudan müldahil olacak şekilde zorlandı.

Türkiye'nin İdlib konusunda iki kırmızı çizgisi vardı. Türkiye'ye karşı bir güvenlik sorunu oluşmasın, oradaki krizin ( külliyeden yapılan açıklamadaki gibi, bir tedrici Sünni Arap kıyımı yapılıyor) önüne geçmek. Ama askerler doğrudan hedef alınınca Türkiye açısından bir kırmızı çizgidir.

Bu saldırımım amacı Türkiye'nin planınını bertaraf etmek için mi planlandı?

SÜNNİ ARAPLARI TOPRAKSIZLAŞTIRMA

Karşı tarafa bakınca Esed Rejimini destekleyen iki aktör, bir de YPG'yi destekleyen ABD var. Defakto bir durum oluştu. ABD'nin himayesinde YPG entitesi oluştu. Türkiye'nin yaptığı operasyonlarla hakim olduğu bir bölge var. Bir de Esed'in kontrolünde bir coğrafya... Esed'in Nusayrist bir rejim oluşturma çabası vardı. Şimdi öyle bir noktaya geldik ki, Türkiye doğrudan zarar verebilecek şekilde muhalefetin DAEŞ'te olduğu gibi topraksızlaştırılması siyaseti güdülüyor. Günün sonunda Suriye'de hem ABD hem de Rusya tarafının birlikte öngördüğü iki entite bırakıyorlar.

SURİYE, PKK VE NUSAYRİST DİYE BÖLÜNÜYOR

Birincisi PKK'nın himayesindeki entite, diğeri ise Nusayrist bir rejim oluşturmak çabası olduğunu görüyoruz. Dikkat ederseniz suriye toparklarında Sünni Arap bırakmadılar. Toparkları Sünni Arapsızlaştırmaya çalışıyorlar. Bugün Suriye nüfusunun yüzde 60'ından fazlasını Sünni Araplar oluşturmaktadırlar. Bugün yapılmakta olan Suriye toplarklarından Sünni Araplar'dan temizlenmeye çalışılıyor. Tüğrkiye'nin sınırında olan bu olapylar karşısında bir oldu bitti ile karşı karşıya kalmak istemiyor.

SALDIRDAN TARTIŞMASIZ RUSYA SORUMLUDUR

Bu saldırıyı kim yaptı?

Rusya resmi açıklamasında bu saldırıyı inkar ediyor. Türk askeri birlikleri yanlış yerde idi, hem de bizim bilgimiz dışında oldu diye açıklama yapıyor. Bugün askeri ve siyasi uzmanların ortak kanaati Esed Rejimi tek başına ayakta kalamaz. İran'dan ve ve Lübnan'dan gelen mezhepçi milisler olmaz ise ve Rusya'nın havada- karada verdiği askeri destek olmazsa Esed diye bir aktör olamaz. Bugün Rusya devletine bağlı bir Esed Rejimi vardır ortada. Rusya isterse hareket kabiliyeti olmayan bir aktör var ortada.

İhtimaller neler?

Evet Ruslar doğrudan müdahil olmamaış olabilir. İstihbaarat, silah mühimmat desteğini vererek Esed'in adamlarına yaptırmışlardır. Sadece tetiği çekme kısmını Esed'e bırakmışlardır. Dolayısıyla sorumludurlar.

Veya Esed ile birlikte kendileri de bu olayın içindedirler. Karadan ve havadan uçaklarla Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef almışlardır. Her iki tarafında sorumlu tarafın Rusya Federasyonu olduğunu görüyoruz. Ne kadar inkar ederlerse etsinler onlar dahli desteği olmadan doğrudan yada dolaylı desteği olmadan bunun gerçekleşmesi mümkün değildir. Rusya işin içindeki bir aktördür.

RUSYA TÜRKİYE'Yİ BATI'DAN KOPARMAK İSTİYOR

Bundan sonra Türkiye – Rusya ilişkisi nasıl olacak?

Bu olay Rusya ilişkilerinde ciddi bir kırılma oluşturdu, bu kesin. Ama şunu söylemek lazım, Türk- Rus ilişkileri Suriye'den ibaret değil. Biz zaten kriz konularında Rusya ile anlaşamıyoruz. Gürcistan, Ukrayna, Libya, Suriye de aynı tarfata değiliz. Kaldı ki, Türkiye bir Nato üyesidir. Türkiye ve Rusya genel olarak karşı taraflarda yer alan iki devlet durumundadır. Bu madalyonun bir tarafı, bir de madalyonun diğer tarafı var. S-400, Nükleer inşaatı, Doğal gaz alımı konusunda Rusya ile stratejik işbirliğimiz var. Ayrıca ekonomik ve ticari olarak da Rusya ile işbirliği içindeyiz.

TÜRKİYE RUSYA İLE KARADENİZ'DE BİRLİKTE AKDENİZ'DE RAKİPLER

Karadeniz'de kıyısı olan iki önemli ülkeden bahsediyoruz. Doğu Akdeniz'de en uzun sınırlara sahip Türkiye var. Aynı şekilde Doğu Akdeniz'e yerleşmeye çalışan Rusya da var bunları da görelim. Bir noktada Rusya Türkiye'yi bölgesel rakip olarak konumlandırdığını görüyoruz. Diğer noktalarda da Türkiye'yi batı'dan NATO'dan koparmak için çalışıyor.

BATI TÜRKİYE'Yİ RUSYA TARAFINA İTTİ

Batı bu durumda nasıl bir konumda yerini alıyor?

Diğer taraftan içinde olduğumuz batı ittifakı da bizi maalesef dışlamaya çalışıyor. Müttefiklik ilişkisinin tevil edilemeyecek şekilde uygulanıyor, Türkiye dışlanıyor. Her şeyi bir kenara bırakalım YPG ve FETÖ'ye verdikleri desteği dikkate aldığımızda Türkiye'yi fazlasıyla üzdüklerini, dışladıklarını ve ötelediklerini görüyoruz. Bunu batıda görüp uyaran kişiler var. Türkiye Rusya ile ilişkiye girmiyorsa bunun müsebbibi batı'dır. Batı'nın dışlaması sonucudur bu gelişmeler.

Bunun tipik örneği hava savunma sistemidir. Türkiye Patriot istediğinde Amerika kapıları kapattı. Türkiye Çin'den almak istedi, batıdan gelen baskı ile süreç durdu. Türkiye bölgedeki tehditler nedeniyle Rusya'dan ihtiyacını karşıladı. Sanki bunda batının hiç payı yokmuş gibi Türkiye'yi cezalandırmaya çalıştılar. Halbu ki Türkiye'nin Rusya ile çalışmasına neden olan kişi batıdır. Dolayısıyla Türkiye ve Rusya ilişkileri karmaşık ilişkilerdir. Ya hep ya hiç şeklinde bakılamaz. Ama bugün itibarı ile ciddi bir düzensizlik oluşmuştur.

BATININ TERBİYECİ ÜSLÜBU İLE KONUŞMASI KABUL EDİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR

Mehmetciğe yapılan saldırıdan sonra ABD ile ilişkiler nasıl olacaktır?

Özellikle ABD ve Avrupa'dan bazı insanlar Türkiye'yi terbiye etme uslubu ile konuşuyorlar. Bu üslüp kesinlikle kabul edilebilir bir durum değildir. Hiç kimse Türkiye'yi terbiye etme üslübu ile konuşamaz. Bugün batı, Rusya ve Türkiye'de de kategorik düşünen insanlar var. Türkiye'yi yöneten insanların kategorik düşünme lüksü yoktur. Bazıları hepten batıcı, bazıları hepten Rusyacı olalım diyor. Fakat Türkiye kendi ayakları üzerinde duracak Ankara merkezli bir siyaset yürütecek bir ortam olmak zorunda. Yeri geldiğinde doğu ile yeri geldiğinde belki de daha fazla batı ile çalışmak zorundadır. Ama batının terbiyeci üslübu ile konuşması durumunda batıda ilerlemek mümkün değildir. Türkiye'nin batıdan beklediği bugün sahada durumu dengeyi değiştirecek bir tavırdır. 36 şehidimizden sonra Nato 4. Madde bağlamında toplandı ve yapılan saldırıyıyapan Suriye ve Rusya'yı kınadı ve Türkiye'nin yanındayız dedi. Daha ileri giden bir eylem hiç olmadı.

Bugün itibarı ile Nato ve özellikle batı ile yeni bir durum sözkonusu olabilir mi?

Bugün itibarı ile yeni bir emare görülmüyor. Fakat ABD'nin Orta Doğu politikalarında Rusya konusunda bir kırmızı çizgilerinin olduğunu düşünüyorum. Rusya'nın bölgedei yayılmacı siyaseti sadece Türkiye ile ilgili değildir. Bütün Doğu Akdeniz'i ablukaya alamaya çalışan, Doğu Avrupa'yı çevrelemeye çalışan Rusya'ya karşı Amerika'nın bir tavrı olacaktır. Ne yazık ki Avrupa'nın bir tavır göstermesi çok zor ama ABD'nin kırmızı çizgisi neyse ona göre bir çaydırıcı bir tavır ortaya koyacaktır. Dolayısıyla bugün batıdan bir adım beklemiyorum.

Bugün batı'da bir kaç devlet hariç siyasal iktidarlar aşırı milliyetçi ve pragmatistler. Dolayısıyla aşırı duygusal ve milliyetçi refleksler veriyorlar. Böyle bir durumdan rasyonel bir düşünce ile Orta Doğu'ya bakabileceklerini zannetmiyorum. Batı dünyanın bir çok yerinde Çin ve Rusya ile bir kapışma yaşıyor. Batı ile Çin ve Rusya karşı taraflarda olsalar da bazı noktalarda ittifak yapıyorlar. Mesela Libya konusunda bir taraftalar. Bugün dost-düşman kavramı kısa sürede tanımlanması çok zor kavramlar. Bir hafta içinde dost olan gelecek hafta düşman olabiliyor. Bu bütün dünya devletleri için geçerli.

İRAN ABD İÇİN DÜŞMAN AMA SÜNNİLER'İ DENGELEMEK İÇİN ONA İHTİYAÇLARI VAR

Rusya ve Amerika Sünni Araplar'ın topraksızlaştırılmasında birleşmiş olabilirler mi?

Bugün yaşananlara bakarsanız evet sanki bu planda birleşmişler gibi. Görünen o. Fakat paradoksal bir durum var. Trump yönetimi açısından bakınca kırmızı çizgi İran gibi görülüyor. Fakat ben o kanaatte değilim. ABD, İran'ı hedefe koyu Şiiler'in Sünnileri vurdurduğunu görüyorum. Şu an da uygulanan siyasette bunun devamı gibi görülüyor. İran bugün bölgesel yayılmacı politika izlerken, İran haddini aşınca onu cezalandırıyorlar. İran Sünni dünyaya karşı özellikle Türkiye'de dahil batı açısından önemli bir dengeleyici unsur olarak görülüyor. ABD bir taraftan Sünniler'i Şiiler eli ile terbiye etmeye çalışıyorlar. Mesela bunu kullanarak Suudi Arabistan'a 100 milyarlarca dolarlık silah sattılar. Evet batı için İran bir düşman ama o düşmana da ihtiyaçları var.

NASIL OLUYOR? / ALİ DEĞERMENCİ

GÜNÜN DİĞER HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.