Suriye sorununda Türkiye'nin yanında yer almayarak adeta Esad rejiminin sözcülüğüne savunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün partisinin grup toplantısında skandal sözler sarf etti. Sabah Gazetesi yazarlarından Melih Altınok, Kılıçdaroğlu'nun bu sözlerine tepki gösterirken CHP liderinin Suriye meselesinde mezhepçi bir bataklığa saplanıp kaldığını söyledi.
İşte Melih Altınok'un "Hakikaten Kemal Bey siz ne konuşuyorsunuz?" başlıklı o yazısı
Kemal Kılıçdaroğlu dün partisinin grubunda yaptığı Suriye konulu toplantıda şunları söyledi:
"Topuğunuz kıçınızda Putin'e koştunuz! Ne konuşayım Allah aşkına, ne konuşmamı istersiniz?"
Kılıçdaroğlu bu sözleriyle sosyal medyada "hedefledikleri", arzu ettikleri reaksiyonu aldı.
İnsanlar, ülkenin Cumhurbaşkanı İdlib'de daha fazla kan dökülmemesi için temaslarda bulunmak üzere Rusya'ya gitmeden hemen önce, ana muhalefet liderinin muhataplarımıza böyle bir destek mesaj vermesini haklı olarak eleştirdiler.
Sonrasını biliyorsunuz... Kılıçdaroğlu, savaşta olduğumuz Esad'ın Baas partisinden bir vekilin ağzından çıksa şaşırmayacağımız sözleri edip TBMM'deki kapalı oturuma katıldı.
Yanında "Bugün Suriye'ye savaş açsak banko Esad'ı tutarım" diyen, çatışmalarda tahrip olmuş TSK araçlarının resimlerini büyük bir iştahla paylaşan vekilleri de var mıydı bilmiyorum? Ya da "Türkiye'ye saldırmaz" diye kefil olduğu YPG-PKK'nın yasal kanadı HDP'den vekiller...
Ama umarım, Mili Savunma Bakanımız içeriği 10 yıl gizli kalacak dünkü oturumda bunları Türkiye'nin vekili diye düşünüp İdlib hakkındaki askeri bilgileri falan anlatmamıştır.
***
Evet, Kılıçdaroğlu zaten epeydir tavrını açık etti. Dün İdlib'den yeni çatışma haberleri gelirken rejime verdiği destek de bizlere "yeni bir pozisyonu" işaret etmiyor.
Ancak Suriye tartışmasında mezhepçi bir bataklığa saplanıp kalan Kılıçdaroğlu'na destek veren kategorik savaş karşıtlarını anlamak gerçekten mümkün değil.
Öyle ya, Suriye'deki krizin, daha fazla kan dökülmeden, şehit vermeden çözülmesinin tek yolu var...
O da Rejimi cesaretlendiren Rusya'nın daha ileri gitmemesi için masa başında ikna edilmesi.
Söyler misiniz, azıcık tarih, güncel siyaset, dış politika takip eden aklı başında birinin, eğer Türkiye bunu başaramazsa, İdlib'den geri çekilmenin ancak Edirne'de son bulacağını görmesi için daha ne olması gerekiyor?
Savaş karşılığı gibi ahlaki bir pozisyonu getirip bu sığlığa eşitlemenin barışa ne faydası dokunabilir?