Sağlık Bakanlığı bünyesinde kurulan ve koronavirüs ile mücadelede öneri ve tavsiye kararları alan Koronavirüs Bilim Kurulu'nun üyeleri, son dönemde sosyal medyada kendi adlarına açılan fake (sahte) hesaplardan dertli. Bu hesaplardan zaman zaman halkı korku ve paniğe sevk edecek paylaşımlar yapılması, salgın konusunda halkı bilgilendirmek için ekranlara çıkarak yoğun çaba harcayan Bilim Kurulu üyelerini sıkıntıya soktu.
KARA: HOŞUMA GİTMEDİ
Adına sahte hesap açılanlardan Bilim Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Öğretim Üyesi ve Bilim Kurul Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, Kovid-19 salgını öncesinde sosyal medyayı çok fazla kullanan birisi olmadığını söyledi. Bu süreçte bir arkadaşının aramasıyla adına sahte hesap açıldığını öğrendiğini ifade eden Prof. Dr. Kara, "Baktım Twitter'da bir hesap ve o hesabın da 10 binin üzerinde takipçisi var. Bir iki yorum farklı anlaşılabilirdi, onlar çok doğru değildi. O bakımdan açıkçası ben rahatsız oldum, yani ismimin o şekilde kullanılması çok hoşuma gitmedi. Sosyal medya hesaplarının böyle kullanılmasının çok doğru olmadığını düşünüyorum" dedi.
'SUÇ DUYURUSUNDA BULUNABİLİRİM'
Sahte hesabın kapatılması için Twitter'a başvurduğunu söyleyen Prof. Dr. Kara, "Onlar da benim gerçek hesabımın hangisi olduğunu, öbür hesabın hangi amaçla olabileceğine dair bir bilgilendirme istediler. Ve sonrasında da açıkçası Sağlık Bakanlığı'nın da yardımıyla o hesabın kapatılması sağlandı. Ama bugün biraz önce öğrendim yine adıma bir başka hesap daha varmış. Artık o şekilde kullanmayalım. Tek bir Twitter hesabım, tek bir Instagram hesabım ve bir tane Facebook hesabım var. Onları da çok yoğun kullandığımı söyleyemem, Twitter'dan arada bir paylaşımlarda bulunuyorum, o da bu dönemde bildiklerimi ve yeni öğrendiklerimi beraber paylaşalım faydası olursa şeklinde. Aralıklı böyle bilgi paylaşıyorum; ama tek söyleyebileceğim bizim isimlerimizin farklı amaçlarla kullanılmamasını rica ediyorum. Adımı kullanan arkadaş yanlış veya hatalı bir yazı yazmamıştı, olursa tabii ki o zaman herhalde suç duyurusunda bulunma zorunluluğu ortaya çıkacak" diye konuştu.
ERASLAN: SAĞLIK BAKANI ADINA 14 HESAP SAPTADIK
Anadolu Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim Araştırma Merkezi (SODİGEM) Müdürü Prof.Dr. Levent Eraslan, özellikle karantina dönemlerinde sosyal medyanın çok yoğun kullanıldığına dikkat çekti. Prof. Dr. Eraslan, Bilim Kurulu üyelerinin bazılarının özellikle çok ekranda yer alanların ve diğer bazı bilim insanlarının da çok sayıda fake hesabı olduğunu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın aynı şekilde 14 kadar sahte hesabını saptadıklarını söyledi. Prof. Dr. Eraslan, "Burada iki amaç var; bu fake hesaplarla halkta korku ve infiale yol açmak, ki bu çok önemli bir terör suçu. Yani sahte bilgiler, hatalı istatistikler, yanlış öneriler ve tavsiyelerle insanları kandırma ve böylelikle bir kaos yaratma amaçlı. Böylesi paylaşım yapan hesapları da saptadık biz merkez olarak. İkinci ise daha çok ticari boyutta olan, yani takipçi elde edip bu popüler isimlerle, sonrası bir parodi hesaba dönüşmek ve belki daha sonra hesabı tümden satmak şeklinde boyutu var" dedi.
'SUÇ DUYURUSUNDA BULUNSUNLAR'
Prof. Dr. Eraslan, bu durumlarda yapılması gerekenin hesabın ekran görüntüsünün alınıp, 'siber@egm.gov.tr'ye yani Siber Suçlar ile Mücadele Daire Başkanlığı'na gönderilerek, savcılığa suç duyurusunda bulunmak olduğunu vurgulayarak, "Aksi takdirde uğraşmadıkları zaman çok fazla böylesi hesaplar da ortaya çıkacaktır" ifadelerini kullandı.
'4 YILA KADAR HAPİS CEZASI VAR'
Prof. Dr. Eraslan, sahte hesap açmanın yanı sıra bu hesaptan yapılan paylaşımları tekrar dolaşıma sokanların da suç işlediğinin altını çizerek, "TCK'nın 135 ve 136'ncı maddesinde 'kişisel verileri kaydetme' suçu var, burada, 1 yıldan 4 yıla kadar hapis var. O yüzden bu işi yapmaya çalışanlara bunun bir suç olduğunu ifade etmemiz gerekmekte. Peki bunu 'RT' yapmak, dolaşıma sokmak? Bu da bir suç. Çünkü sosyal medyada mesajları yeniden ve yeniden dolaşıma sokmak yayma amaçlıdır. Bunun da 1 yıldan başlayan suç oranları vardır. Tabii kişinin kendi resmi, özel hayatına dönük bilgiler oldukça bu ceza da katlanmaktadır. Hesabın gerçek olup olmadığının saptanmasında 3 önemli parametre var. Hesabı açma tarihi önemlidir, hesaptaki son dönem hareketlilikler önemlidir ve hesabın biyosundaki bilgiler çok önemlidir" dedi.
'HESABI SATARAK VE REKLAM ALARAK KAZANÇ SAĞLIYOR'
Prof. Dr. Eraslan, 'takipçi satmak' ve 'takipçi toplamak' şeklinde bu işin iki sokak argosu olduğuna da işaret ederek şöyle konuştu: "Çok takipçi üzerinden reklamlar bağlamında bir para kazancı söz konusu olabiliyor, hesabın satılması söz konusu olabiliyor. Bu yüzden böylesi popüler insanların hesaplarına dönük fake hesaplar açılıp daha sonra ticari kazanca dönüştürebiliyorlar. Sosyal medya dünyanın üçte ikisinin kullandığı ve Türklerin de çok sevdiği bir araç. Yani şu anda milyonlarca kişi nüfusun neredeyse 56 milyonu online durumda ve tüm sosyal medya araçlarında ilk 5'teyiz biz. Biz bu işi sevdik. Bir de böylesi kaos durumları, sokağa çıkma yasağının olduğu o 2 saat, dün akşam ki hararetli saatlerde sosyal medya üzerinden algı yöneticileri çok mutlu oluyorlar. Çünkü en istedikleri yapı, kaos ve bu kaosu da sosyal medya üzerinden artırma derdine düşüyorlar."
BİLİM KURULU ÜYESİ ÖZLÜ'DEN TEPKİ
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof.Dr. Tevfik Özlü, Twitter hesabından açıklama yaparak, sosyal medyada adına açılan sahte hesaplardan dert yandı. Prof. Dr. Özlü, videolu paylaşımında, zor günlerden geçtiklerini, tedbir ve tavsiyelere uyulması halinde bu zor günleri hep birlikte ulusça aşabileceklerini ifade ederek, "Bu şekilde size hitap etmemin asıl nedeni Twitter'da benim adıma açılan sahte hesaplara dikkatinizi çekmek, burada yapılan paylaşımları tasvip etmiyorum. Benim tek resmi hesabım budur, diğerleri uydurma hesaplardır. Onlar hakkında da şikayetçi olabilirsiniz" ifadelerini kullandı.
FETÖ İZİ
İstanbul Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Yusuf Özkır yaptığı açıklamada, sahte hesapla ilgili, daha açılmadan çok önce dezenformasyon sürecinin planlandığını, sosyal medyada haberin dolaşıma sokulma hızı ve etkileşimine çok dikkat edildiğini söyledi.
"Fake hesapların çoğalması, bot hesapların yaygınlığı ve trolleşme süreçlerinin ortaya çıkarttığı negatif bir atmosfer var." diyen Özkır, şunları kaydetti: "Bazı yapılar, oluşan yeni pozitif durumları negatife çekmek ve kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak için örgütlü bir şekilde bu süreçleri tasarlıyor ve planlıyorlar. Türkiye'de yayın yapan basın kuruluşlarının da bunu düşünerek, hareket etmesi gerekir. Bir bilgiyi habere dönüştürüp dönüştürmeyeceğine o noktadan hareketle karar verilmesi lazım. Çünkü hepimiz biliyoruz ki FETÖ var, PKK var, DHKP-C ve aynı şekilde Türkiye'nin zarar görmesini, bu süreçte toplumun bir arada olmasını istemeyen birtakım farklı güç merkezleri de söz konusu. Gazeteciler, muhalif olsa bile bu tür yalan haberlere karşı dikkatli olmalı."
Özkır, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) dezenformasyon için açtığı hesapların bazı ortak özelliklerinin olduğunu söyledi.
Bu hesapların salgın döneminde aktif kullanıldığına dikkati çeken Özkır, "Sahte hesapların dezenformasyon yöntemlerinin başında gerçek dışı ses kayıtlarının hızlıca yayılması önemli bir yer teşkil ediyor. Bunun ardından da sahte belge üretip sosyal medyada gerçekmiş gibi yayınlamak geliyor. 'Koronavirüsü, Türkiye'den Çin'e giden birisinin bulaştırdığı' şeklinde paylaşımlarda bile FETÖ izleri görülüyor. Bu sürecin başından itibaren sahte hesaplarla vaka ve ölümlerin gizlendiği de yayılmaya çalışılıyor. Bilim Kurulu üyeleri ve virüs konusunda uzman isimlerin adına benzeyen bazı hesaplar da bu süreçte yoğun olarak açılıyor." diye konuştu.