Ankara Barosu'nun ardından İzmir Barosu'nun da LGBT merkezi açtığı ortaya çıktı!

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın Ramazanın ilk gününde verdiği hutbede zina ve eşcinselliğin haram olduğuna dair ifadelerini manipüle eden ve İslam'a nefretlerini gözler önüne serenlerin gerçek yüzleri ortaya çıkmaya devam ediyor. Skandal açıklamaları ile büyü tepki çeken Ankara Barosu'nun 2018 yılının Aralık ayında Baro Yönetim Kurulu’nun kararıyla LGBT Hakları Merkezi kurduğunun ortaya çıkmasının ardından İzmir Barosu’nun da 2018 Kasım ayında Baro Yönetim Kurulu’nun kararıyla LGBT Hakları Merkezi kurduğu belirlendi.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :28 Nisan 2020 , 12:58 Güncelleme Tarihi :28 Nisan 2020 , 13:08
Ankara Barosu’nun ardından İzmir Barosu’nun da LGBT merkezi açtığı ortaya çıktı!

İÇİNDEKİLER

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın Ramazan ayının ilk Cuma günü verdiği hutbede eşcinsellik ve evlilik dışı ilişkiyle ilgili sözler sarf etti. Ali Erbaş zina ve eşcinselliğin "hastalıkları da beraberinde getirdiğini" ve kuşakları "çürüttüğünü' söyledi. Erbaş şunları kaydetti: "İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lutiliği, eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti? Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir bunun hikmeti. Yılda yüz binlerce insan gayrimeşru ve nikahsız hayatın İslami literatürdeki ismi zina olan bu büyük haramın sebep olduğu HİV virüsüne maruz kalıyor. Geliniz bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim."

Erbaş'ın bu ifadeleri toplumun geniş kesimlerinden destek görürken bazı baroları da rahatsız etti. Ankara Barosu, Erbaş'ın hutbede sarf ettiği sözlerle "halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. İzmir Barosu ise yazılı açıklama yaparak Ali Erbaş'ın cezasız kalmaması gerektiği yönünde ifadelerde bulundu.

TOPLUM MÜHENDİSLİĞİNE SOYUNDULAR
İzmir Barosu'ndan yapılan açıklamada ise şaşırtıcı ifadeler kullanıldı ve şöyle denildi: " Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'ın 24 Nisan 2020 tarihindeki cuma hutbesindeki LGBTİ+'lara, resmi evlilik niteliği taşımayan bazı ilişki pratiklerine ve HIV'le yaşayan kişilere yönelik açıklamalarından haberdar olmuş bulunmaktayız. Nefret söylemleri, temelinde insan hak ve özgürlükleri ile tarihsel kazanımları ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. Asıl mücadele edilmesi gereken bu ayrımcı ve nefret dolu anlayıştır. Nefret söylemlerine karşı yaptırımlar getirmenin ve bu ifadelerin engellenmesi gereklidir. Cinsel yönelime dayalı ayrımcılık da ırka, renge ve kökene dayalı ayrımcılık kadar ciddi bir sorundur. Dünyanın ırk ayrımcılığı konusundaki utanç verici deneyimleri, tarihsel bağlam ile birlikte düşünüldüğünde bu tespitin ne kadar önemli olduğu ortadadır."

İSLAMIN KURALLARINI NEFRET SUÇU YAPTILAR
Açıklamanın devamında Ali Erbaş'ın İslam dininin emirlerini açıklamasını çarpıtarak bir nefret suçu gibi lanse eden İzmir Barosu, 'Ne yazık ki ülkemizdeki benzer nefret söylemleri bununla sınırlı değildir. Bu açıklamaların yeni nefret suçları yaratma potansiyeli nedeniyle haklı bir endişe içerisindeyiz. Taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler ve kanunlarımız ışığında nefret söylemlerinin cezasız kalmaması gerektiğine inanıyor, Diyanet İşleri Başkanını yaptığı ayrımcı ve nefret içerin konuşması sebebiyle kınıyoruz. Bir kez daha nefrete inat yaşamı savunmaya devam edeceğimizi kamuoyuna saygıyla bildiriyoruz.' ifadelerini kullandı.

LGBT'LİLERİN DOSTU ÇIKTILAR
Diyanet İşleri Başkanı hakkında suç duyurusu yapan Ankara Barosu'nun Aralık 2018'de LGBT Hakları Merkezi açtığı ortaya çıkmıştı.
Diyanet'e tepki gösteren İzmir Barosu'nun da Ankara Barosu'ndan kısa bir süre önce Kasım 2018 yılında Baro Yönetim Kurulu'nun kararıyla LGBT Hakları Merkezi'nin kurduğu ortaya çıktı.

Baro'dan konu ile ilgili yapılan duyuruda, " "İzmir Barosu LGBTİ+ ( Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans, İnterseks Artı ) Hakları Komisyonu" İzmir Barosu Başkanlığı'na bağlı olarak, bu yönergede düzenlenen esaslar çerçevesinde faaliyet göstermek üzere İzmir Barosu Yönetim Kurulunun 16.10.2018 tarihli kararı ile kurulmuştur. LGBTİ+ hakları alanında ulusal ve uluslararası hukuk ekseninde, insan haklarının tanınması, korunması, uygulanması, geliştirilmesi, farkındalığın arttırılması, LGBTİ+'ların hak taleplerinin görünür kılınması açısından mesleki, kuramsal ve uygulamaya yönelik disiplinler arası bir yaklaşımla araştırma ve çalışma yapmaktır.' denilmesi dikkat çekti. (Sabah)