Şap hastalığı nedir? Şap hastalığı hayvandan insana bulaşır mı?

Şap hastalığı nedir? Şap hastalığı hayvandan insana bulaşır mı? Hayvanlarda sık sık görülen şap hastalığı yeniden gündem oldu. Denizli’nin Horaz ilçesinde 17 mahallenin karantina alınmasına yol açan şap hastalığı arama motorlarında sorgulanıyor. Peki, şap hastalığı nedir? Şap insana bulaşır mı? Şap hastalığın bulaşma oranı yüksek olup, hassas hayvan topluluklarında (popülasyonlarında) % 100'e kadar ulaşabilmektedir.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :13 Mayıs 2020 , 11:49 Güncelleme Tarihi :13 Mayıs 2020 , 12:50
Şap hastalığı nedir? Şap hastalığı hayvandan insana bulaşır mı?

İÇİNDEKİLER

Şap hastalığı nedir? Şap hastalığı hayvandan insana bulaşır mı? Şap hastalığı vatandaşlar tarafından araştırılmaya başlandı. Denizli'nin Horaz ilçesinde görülen ve 17 mahallenin karantina altına alınmasına yol açan şap hastalığı merak konusu oldu. Peki; şap hastalığı nedir? Şap hayvandan insana bulaşır mı? İşte yanıtı…

ŞAP HASTALIĞI NEDİR?

Çift toynaklı hayvanlarda görülen viral bir hastalıktır. Halk arasında tabak veya dabak olarak adlandırılır.

Evcil veya yabani tüm çift tırnaklı hayvanlarda görülebilen, kronik durumlarda zayıf ve yavru hayvanlarda ölüme sebebiyet veren, genellikle et, süt ve iş gücü kaybına sebep olan viral bir hastalıktır.

Türkiye Tarım ve Orman Bakanlığınca ihbarı mecburi hastalıklar arasında yer almaktadır. Hastalığın mortalitesi düşük olmasına karşın yüksek morbiditeye sahiptir. Bu şu anlama gelir: Öldürücü olmamakla birlikte sürü içerisinde veya bölgede hızla yayılır. Her ne kadar zoonoz kabul edilse de insanlara bulaşma oldukça nadirdir.

Hastalık İlk kez 1546 yılında Hieranymus Fracastorius tarafından tanımlanmıştır. Türkiye'de ise ilk olarak 1914 yılında istatistiki bilgi olarak kayıt altına alınmıştır.

ŞAP HASTALIĞININ ÖZELLİKLERİ

Picorna virüsler grubu içinde Aphtovirus alt grubundandır. Virüsün bilinen (A, O, C, Sat 1, Sat 2, Sat 3 ve Asia 1) isimlerinde 7 adet serotiplerinin yanında, yaklaşık 64 farklı alt tipi mevcuttur.

Türkiye'de en çok görülen serotipler A, O ve Asia-1 serotipleridir.

Yüksek sıcaklık, direkt güneş ışığı virüs için uygun olmayan şartlardır.

Direkt güneş ışığı virüsün tahrip olmasına sebep olur. Direkt güneş ışığına maruz kalmadığı şartlarda

40 °C 12 saatte,

60-65 °C 30 dakikada,

85 °C ise hemen tahrip olur. (sütü kaynatmak, eti kaideye uygun şekilde pişirmek virüsü temizler)

Virüs normal hava şartlarında (ör. oda şartları) yaşamını sürdürür,

Virüs bilinen birçok dezenfektan a karşı dayanıklıdır.

Virüsün dayanıksız olduğu dezenfektanlar şunlardır.

Potasyum hidroksit (KOH)

%4 soda, asitler (sirke asiti)

%1-2 NaOH (sudkostik)

Hastalık etkeninin normal koşullarında yaşama standartları

Donmuş sperma (-270 °C) 30 gün

Yapağıda 24 gün

Deri ve kıllarda 28 gün

Kuru ot ve danelerde 130 gün

Ayakkabı ve lastik çizme 80-100 gün

Toprakta 28 gün

Dondurulmuş taze ette 1 yıl süreyle hastalık yapma yeteneğini korur.

NASIL YAYILIR?

Hastalığın yayılışı 2 farklı unsurla gerçekleşir:

1- Hasta hayvanlar

Bunların ağız salya akıntısı

İdrar ve dışkıları

Sütü

Mihraklarda oluşan vezikülerin patlaması ile

2- Taşıyıcı hayvan ve kaynaklar

Fare, Kuşlar, Yaban domuzu, Kanatlılar hastalığın yayılmasında rol oynar.

Suni tohumlama (Hastalıklı sperm veya malzeme ile)

Hastalıklı ortamda bulunan kaba yem, hayvan altlığı, su,

Hastalıklı ortamda kullanılan elbise, kıyafet ve malzemenin (sağım makinesi, kaşağı, zincir) dezenfekte edilmeden kullanılması,

Hayvan nakilleri (Hastalıklı hayvan, malzeme veya dezenfekte edilmemiş taşıma araçları ile),

Hastalıklı hayvan ürünlerinin gerekli işleme tabi tutulmadan piyasaya sürülmesi hastalığın salğın haline gelmesinde önemli rol oynar.

ŞAP HASTALIĞI BELİRTİLERİ

Etken kuluçka dönemini (sığırlarda min. 2-7, Koyunlarda 1-6 gün) bitirdikten sonra;

Yüksek ateş (40-41 °C)

Durgunluk, iştahsızlık,

Süt verimi kaybı,

Sürüden geri kalma.

Etken vücuda alındığı bölgede primer aft denilen ilk lezyonları oluşturur.Daha sonra çok katlı epitelin stratum spinosum hücrelerine yerleşir ve burada ürer. Ürediği hücrelerde öncelikle hidropik dejenerasyon başlar ve zamanla hücreler ölerek içi sıvı dolu veziküller oluşmaya başlar. Stratum basale katmanı sağlam olduğu için lezyonlarda kanama görülmez.

Lezyonlar sıklıklar dil, ağız boşluğu mukozası, gingiva (dişeti), yanak mukozası, tırnak arası ve meme dokusunda görülür. Bu kesecikler dil hareketleri ve çeşitli nedenlerle patlar buna bağlı olarak iç ağız bölgesinde kızarıklık, Yem yememe, Ağızdan salya akması, ağız salya akması, dilin soyulması, dilin dışarı çıkması görülür. Bazen yakın veziküller birleşerek bulla adını alır ve daha büyük hale gelirler.

Ağız bölgesinde oluşan veziküller ayak ve tırnak arası bölgede de görülebilir. Buna bağlı olarak,

Tırnak arasında oluşan yaralar, kızarıklık, apse ve ilerleyen dönemlerde tırnak düşmesi görülebilir.

Meme yangıları sebebiyle;

Hayvan buzağının emmesine dahi izin vermez,

Ağrı çeker,

Sağımı reddeder,

Süt verimi düşer.

İlerleyen dönemlerde mastitis görülebilir.

Buzağı, kuzu ve oğlaklar da hastalık belirtileri tam olarak görülmeden ani ölümlere rastlanabilir. Bunun sebebi etkenin doğrudan myokard hücrelerine yerleşerek perakut/akut myocarditis'e neden olmasıdır. Nekropsi sonucunda kalp kası kaplan derisi görünümünde olur. Buna daha çok virüsün O suşu neden olmaktadır.

Hastalık insanlarda da lokal ve hafif etkili olarak görülebilir. Belirtisi ağız ve el bölgesinde su dolu kabarçık oluşumu şeklindedir. Çocuklarda daha etkilidir.

Teşhisi

Ağız bölgesinde salya, köpüklü akıntı ve/veya tırnak arası bölgesinde oluşan erozyonlar ön teşhis için en belirli görüntüdür. Bu lezyonlar meme bölgesinde özellikle meme başlarında görülebilir ama bu teşhis için tam bir ayrım sağlamaz.

Tedavisi

Viral bir hastalıktır, birçok çeşidi olduğundan tam olarak tedavisi yoktur. Diğer hayvanlara sonradan bulaşmaması için sünger ile geçirilir, Antibiyotik uygulanarak önü kesilir. Ağızdaki rahatsızlıkları gidermek için Soda ve çamaşır suyu ile yıkanır. Böylece hayvanın dili soyulur ve rahatlama görülür.