Ayasofya'da kritik tarih 2 Temmuz! Kararnamedeki Atatürk imzası sahte mi?

Ayasofya'nın yeniden ibadete açılmasının gündeme gelmesiyle birlikte Ayasofya'nın müze haline getirilmesi için hazırlanan kararnamenin sahte olup olmadığı bir kez daha tartışılmaya başlandı. Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, kararname ve Atatürk'ün imzasının sahte olduğunu savunurken, bazı uzmanlar ise bunun mümkün olmadığını belirtti. Gözler şimdi 2 Temmuz'daki Danıştay kararında...

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :10 Haziran 2020 , 08:51 Güncelleme Tarihi :10 Haziran 2020 , 08:51
Ayasofya’da kritik tarih 2 Temmuz! Kararnamedeki Atatürk imzası sahte mi?

Ayasofya bir anda gündemin en önemli konusu haline geldi. Ayasofya'nın statüsü ile ilgili siyaset arenasında tartışmalar sürerken, gözler 2 Temmuz'da Danıştay'ın vereceği nihai karara çevrildi. Tarihi yapının yeniden cami olması için açılan davadan çıkacak sonuç; Ayasofya'nın statüsünü belirlemiş olacak. Uzmanlar ise ikiye bölünmüş durumda.

Milliyet'in haberine göre Ayasofya'nın ibadete açılması için 2 kez TBMM'ye kanun teklifi veren Türk Tarih Kurumu'nun eski başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu'nun iddiası, Ayasofya'nın müze haline getirilmesi için hazırlanan kararnamenin sahte olduğu yönünde: "Söz konusu kararname hiçbir zaman Resmi Gazete'de yayımlanmadı. Tarih ve sayı numaraları da yok. Açık bir hukuksuzluk var. Atatürk'e ait olduğu söylenen ıslak imza sahte. Mustafa Kemal Paşa, Atatürk ünvanını almadan önce karananmeye Atatürk imzası atılmış. Ancak soyadı kanunundan sonraki imzaları ile kararnamadeki imzası birbirine hiç benzemiyor. 1934'te avludaki mozaiklerin ortaya çıkarılması için 9 kişilik heyet kuruldu. O dönem Ayasofya'nın etrafı dükkanlarla dolu ve çevresi harap haldeydi. 1931'de çevre düzenlemelerine başlandı. 1934'de sıva tozları nedeniyle halılar sökülünce kısa bir süreliğine ibadete kapatıldığı duyuruldu. Atatürk'ün ölümüne kadar açılması geciktirildi. Sonrasında ise sahte imza dayanak yapılarak müzeye dönüştürüldü. Ayasofya'nın müze yapılmasına ilişkin kararnamede ABD Büyükelçisi Joseph Grew ve Amerika Bizans Enstitüsü'nden Thomas Whittemore'un entrikaları olduğuna dair bulgular var."



KARAR DURUŞMASI
Ayasofya, 1931'de restorasyon için halka kapatılırken, Bakanlar Kurulu'nun 24 Kasım 1934 tarih ve 7/1589 sayılı kararıyla müzeye çevrildi. Eserin yeniden cami statüsüne dönmesi için ilk girişimi 2005'de Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği yaptı. Dernek, kararın iptali için Danıştay 10. Dairesi'ne dava açtı. 2008'de dava ret edildi. İtiraz üzerine konu, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na taşınsa da kurul, 2012'de Dairenin kararını onadı. Dernek, 2015'te Anayasa Mahkemesine (AYM) bireysel başvuruda bulundu. AYM 'yetkisizlik' nedeniyle bu isteği kabul edilemez buldu. Davcı dernek bu kez 2016'da 2. kez Danıştay 10. Dairesi'ne Atatürk imzasının kriminoloji laboratuvarında incelenmesi talebiyle dava açtı. Daire, 2 Temmuz gününe Ayasofya'yı görüşmek üzere duruşma açarken, yapılacak duruşmada, Ayasofya ile ilgili nihai kararın çıkması bekleniyor.

"OLACAK İŞ DEĞİL"
Boğaziçi Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Kurucu Başkanı Prof. Dr. Zafer Toprak, Halaçoğlu'nun kararnameye ilişkin sahte iddialarını doğru bulmuyor; "Ayasofya'nın müze olması Atatürk'ün isteği ve bilgisi dahilinde olmuştur. İmzasının taklit edildiğini söylemek olacak iş değildir. Atatürk, o tarihte hayattadır. Ayasofya, evrensel bir değer olarak müze olarak kalmalı. Aksi halde Türkiye uluslararası arenada ciddi eleştirilere maruz kalacak. Ayasofya üzerinden yıllardır süren tartışmalara bakınca, Atatürk'ün müze kararının ne kadar yerinde olduğu, Atatürk'ün büyüklüğünü bir kez daha anlıyorum. Meseleyi ideolojik bağlamdan çıkartıp insanlığın ortak değeri olarak görmemiz gerekir."

DOĞRULUK PAYI YOK
ICOMOS Türkiye Milli Komitesi 2. Başkanı Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, "Atatürk'e ait imzanın sahte olduğu iddialarına katılmıyorum. Kararname, kendi hayattayken imzalandı. Atatürk gibi ülkeyi kuran bir liderin iradesi dışında, imzasını taklit etmeye yeltenecek kişiler olabilir mi? Ayasofya'yı her yıl, her inanç grubundan yüz binlerce insan ziyaret ediyor. Bu açıdan tarafsız statü yani müze en uygun biçim. Mimar Fossati tarafından gün yüzüne çıkartılan mozaiklerin yeniden kapatılması ülkemize yakışık almayacak ve eserin özgün dokusuna zarar verecektir" dedi.

30 KANALLI İVME ÖLÇERLER İLE TAKİP
Ayasofya Bilim Kurulu Üyeliği yapan Boğaziçi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Anabilim Dalı'nda Prof. Dr. Mustafa Erdik ise yapının depreme yönelik dayınımı konusunda şunları söyledi: "Yapıda deprem güçlendirme çalışmaları sürüyor. Süreç 3-4 yıl sürecek. Bir yandan da Ayasofya'yı her yıl 4 milyona yakın insan ziyaret ediyor. Şayet deprem riskli durum olsa ziyarete kapatılır. Diğer ibadethanelerdeki risk ne kadarsa Ayasofya'daki deprem riski de aynıdır. Eseri 7 gün 24 saat 30 kanallı ivme ölçerlerle takip ediyoruz. İvme ölçerler anlık olarak rasathaneye veri aktarıyor."