Soyer'in skandal açıklamaları şu şekilde:
"İZMİR BAYRAĞIYLA İLGİLİ BİR ÇALIŞMA YAPILDI"
Şimdi aslında şöyle bir şey söylemek isterim bir akademisyen hocamız çok uzatmadan anlatmak istiyorum size. İzmir bayrağıyla ilgili bir çalışma yaptı ve çalışma çok ilginç bir sonuç ortaya çıkardı. 1800'lerde hatta biraz daha öncesinden itibaren İzmir'in bir bayrağı olmuş yeşil, beyaz çizgili bir bayrak. Kentlerin bayrakları varmış o dönem ama çok az sayıda kentin bayrağı varmış İzmir de dünyadaki bayraklı kentlerden biriymiş biz tabi büyük bir heyecanla dinledik sonra hoca bunu bir akademik makale haline getirdi daha basmadık yakında basacağız.
"AKLIMDA BİR 'İZMİR PARASI' ÇIKARMAK VARDI"
Fakat bunu şunun için anlattım; Benim aklımda bir 'İzmir Parası' çıkarmak vardı hatta buna İZ Coin diye bir isim de koymuştum.
"SENİN BİR EYALET KURMA ÇABAN OLDUĞU ANLAŞILIR"
Sonra bu bayrakta çıkınca arkadaşlar beni uyardılar dediler ki; 'Senin bir eyalet kurma çaban olduğu anlaşılır, sonuçta İzmir'i memleketten kopartacak bir çalışma olarak algılanır. Duralım bunun ismini değiştirelim' dediler.
ÖZERKLİK İSTEMİŞTİ
CHP'li Soyer'in HDP'nin, PKK'lılar tarafından hendek kazılarak sokakları savaş alanına çevirmek istediği dönemde sıkça dile getirdikleri "öz yönetim" söylemlerini akıllara getiren bu çıkışı Soyer'in HDP'ye olan desteğini de hatırlattı.
CHP'li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, PKK'ya destek bildirisine imza atan üç kademisyeni belediyenin şirketine yönetici olarak atamış ve Büyükşehir'in organizasyon ihalelerini de HDP'li Ahmet Saymadi'ye vermişti.
"ANKARA'NIN İNSAFINA VE TASARRUFUNA BIRAKACAĞIMIZ AŞAMAYI GEÇTİK"
Soyer İzmir'de belediye başkanlarıyla katıldığı bir toplantıda da yerel yönetimlere 'özerklik' isteyerek şunları söylemişti:
"Ankara'da alınan karar ve tüm politikaların olumsuz sonuçlarının yansıdığı yerellerin zaten kısıtlı olan yetkilerinin bile alınması; merkezi idarelerin ve siyaset kurumunun, artık sorunlara cevaz vermekten gittikçe uzaklaştığını gösteriyor. Yetki paylaşımını, güçler ayrılığını kabul etmeyen, katı bir merkezi yaklaşım, sorunların katmerleşmesinin en temel sebeplerinden biri. Daralan kamusal ve siyasi alanı, yerelde toplumsal müşterekleri sağlayarak genişletebiliriz. Bu sebeple demokrasiyi, sadece seçimlerden ibaret gören anlayışı, yapacağımız uygulamalarla değiştirmek, yerel siyasetin ve onun temsilcileri olarak bizlerin en temel görevlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Halkın karar süreçlerine katılımını, söylemden öteye taşımamız; ancak ve ancak sorunun bizzat muhataplarını, bu süreçlere dahil ederek ve müşterekler kurarak mümkün. Aksi durumda çözdüğümüzü sandığımız sorunlar, büyüyerek devam eder. Alevilerin cemevi talebini, Kürtlerin anadilinde kamusal hizmet isteğini, Romanların kültürlerini yaşatacağı alanları, Suriyeli sığınmacılar meselesini, engellilerin sosyal yaşamda yaşadığı zorlukları, kadın özgürlüğünü, işsizliği, yoksulluğu, barışı ve onlarca farklı toplumsal sorunun çözümünü sadece Ankara'nın insafına ve tasarrufuna bırakacağımız aşamayı geçtik. "Daha cesur, çok daha kararlı adımlar atmamız gerekiyor" Halka en yakın yerde kamusal hizmet sunan ve siyasi sorumluluk taşıyan bizlerin; yansıması doğrudan kentlerde olan bu sorunların çözümleri için çok daha cesur, çok daha kararlı adımlar atması gerekiyor. Toplum, geçmiş alışkanlıklarımızdan kurtulmamızı, mevcut siyasi, kamusal yaklaşımları değiştirmemizi ve dönüşüme öncülük yapmamızı talep ediyor. Ülkemizin yarısının yaşadığı şehirlerin belediye başkanları olarak burada, İzmir'deki bu buluşmamızın; bu hususlarda tartışmalar yürüteceğimiz bir zemine dönüşeceğinden şüphem yok."
AK PARTİLİ VEKİLDEN TEPKİ: HDP'NİN ARKA BAHÇESİ!
AK Parti MKYK Üyesi ve İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya, Tunç Soyer'in eyalet çıkışına şu sözlerle tepki gösterdi:
Belediyeyi HDP'nin arka bahçesi haline getiren CHP'li Tunç Soyer, kamplaştırmayı, ayrımcılığı ve bölücülüğü esas alan yönetim tarzından ödün vermiyor. İzmir için bir eyalet planı olduğunu itiraf ediyor. İzmir'e ve İzmir'in temsil ettiği değerlere bundan daha büyük saldırı olamaz.
Hasan Tahsin'in düşmana ilk kurşunu sıktığı, kurtuluş mücadelesinin başladığı ve nihayete erdiği kent olan İzmir, bu aziz vatanın en kadim unsurudur. 9 Eylül 1922 günü, Yüzbaşı Şerafettin'in İzmir Hükümet Konağı'na astığı ay yıldızlı al bayrağımız, bir daha asla inmeyecektir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, kahraman silah arkadaşlarının, bu toprakları Kuva-yi Milliye ruhuyla bize vatan yapan tüm aziz şehitlerimizin ve gazilerimizin bize öğrettiği bir şey var. Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, bölünemez.
Vatan, kişinin hem doyduğu hem de gözyaşının aktığı yerdir. Çanakkale Harbi, Kurtuluş Savaşı ve İstiklal Marşı'dır. Hasan Tahsin'dir, Yüzbaşı Şerafettin'dir, 9 Eylül'dür, İzmir'dir. Vatan, bizim evimizdir, harim-i ismetimizdir. Vatanın tapusu aziz şehitlerimizin mezar taşlarıdır.
TAKVİM.COM.TR