"Bazı konular var ki inanın bana üzerinde konuşmak bile insanın kalbini acıtıyor. Aile olarak birkaç gündür böyle can acıtıcı bir meseleyle karşı karşıyayız" diyen Erdoğan, önceki gece sekizinci torunu Hamza Salih'in dünyaya geldiğini, damadı Berat Albayrak'ın evladının doğum sevincini yazdığı bir sosyal medya mesajıyla kamuoyuyla paylaştığını hatırlattı. Bu mesaja hakaretlerle karşılık verenlerden bu suçun hesabını soracaklarını söyleyen Erdoğan, "Bu mesajın altına on binlerce kişi tabii olarak tebriklerini ve iyi dileklerini ifade eden yorumlar yazdı. Ancak sayıca az da olsa bırakınız ahlakı, namusu, haysiyeti, insanlıktan dahi nasibini almamış kalbi kararmış bazı alçaklar, içlerindeki kötülüğü sergileyen hakaretlerle bu güzel iklimi kirletmeye çalıştı. Yargı ve emniyet teşkilatlarımız hemen harekete geçip bu haysiyetsizlerin kimliğini tespit etmeye ve işlem yapmaya başladı. Dünyaya gözlerini henüz açmış bir bebek üzerinden, daha yeni doğmuş bir bebek üzerinden, ailesine ve onların temsil ettiğini düşündükleri değerlere saldıran bu alçakların peşini bırakmayacağız. Hukuk önünde bu esfel-i safilinlerin her birinden işledikleri suçun hesabını elbette soracağız" dedi.
Benzer saldırıları daha önce de farklı vesilelerle yaşadıklarını kaydeden Erdoğan, son yıllarda bu tür ahlaksızlıkların artmasında hem mecraların kontrolsüzlüğünün hem de organize saldırıların kolaylaşmasının rolünün bulunduğunu ifade etti.
'SOSYAL MEDYANIN DÜZENE SOKULMASI ŞARTTIR'
Youtube, Twitter, Netflix gibi sosyal medyalara bu ahlaksızlıkları ortadan kaldırabilmek için karşı olduğuna dikkat çeken Erdoğan, sosyal medyanın kontrol edilmesini amaçlayan bir düzenleme üzerinde çalıştıklarını belirterek, "Biz ahlakı yüce, medeniyet değerleri yüce bir milletin torunlarıyız, evlatlarıyız. Ve bu millete layık olmayan bu gelişmeleri yaşamak istemiyoruz, görmek istemiyoruz. Asıl konu medya ve özellikle sosyal medya mecralarının nasıl olup da böyle bir kokuşmuşluğun aracı haline dönüştükleridir. Yalanın, iftiranın, kişilik haklarına saldırının, itibar suikastlerinin alıp başını gittiği bu mecraların bir düzene sokulması şarttır. Bu millete, bu ülkeye bu tür mecralar yakışmıyor. Onun için de bir an önce biz bunları parlamentomuza getirip ve parlamentomuzdan biz bu tür sosyal medya mecralarının tamamen kaldırılmasını, kontrol edilmesini istiyoruz. Ve sosyal medya mecralarını kontrol eden küresel firmalar, batı ülkelerinde açtıkları temsilcilikler vasıtasıyla içerikle ilgili her türlü hukuki ve mali sorumluluğu üstleniyorlar. Buna karşılık kimi yerlerle birlikte Türkiye'de ısrarla bundan kaçınıyorlar. Unutulmamalıdır ki bizim ailemizin başına gelenleri 83 milyon Türkiye Cumhuriyeti Devleti bireyinin her biri yaşayabilir. Hiç kimsenin izzet-i nefsini koruma hakkı elinden alınamaz. Bir kişinin yüzüne karşı ifa edildiğinde suç olan her şey, medya ve sosyal medya mecralarında yapıldığında da aynı sonuçla karşılaşmalıdır. İnternet mecralarını kullananlar suç işleme konusunda layüsel değildir. Cinsel istismar, müstehcenlik, kumar, dolandırıcılık, suça teşvik, terör propagandası, hakaret başta olmak üzere kanunların suç saydığı her konuda hak arama ve önleme yolları açık olmalıdır" dedi.
'YASAMA DÖNEMİ BİTMEDEN HALLEDECEĞİMİZİ ÜMİT EDİYORUM'
Millete karşı sorumluluklarının bu doğrultuda gereken mekanizmaları kurmayı ve işletmeyi gerektirdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapılacak düzenleme ile ilgili şunları söyledi: "Amerikalısı Avrupalısı Çinlisi bu imkana sahipken 83 milyon Türk vatandaşının sosyal medya terörü karşısında eli kolu bağlı kalmasını kabul edemeyiz. Bu konuda kapsamlı bir hukuki düzlenme üzerinde çalışıyoruz. İnternet ve sosyal medya mecralarının ülkemizde bir an önce hukuki ve mali muhataplık tesis etmeleri için ne gerekiyorsa yapmakta kararlıyız. Hukuki düzenleme tamamlandığında erişim engeliyle adli ve mali yaptırımlar dahil her türlü yöntemi devreye sokacağız. Türkiye bir muz cumhuriyeti değildir. Bu ülkenin idari ve adli kurumlarını hiçe sayanları biz de hiçe sayarız. Hukuk devleti ilkesi demokrasinin vazgeçilmez bir şartıdır. Asıl bu konuda gerekeni yapmazsak demokrasiye ve hukuka aykırı davranmış oluruz. Buradan Adalet Bakanlığımıza, Meclis grubumuza ve ilgili tüm kurumlarımıza konu ile ilgili düzenlemenin süratle hazırlanması ve yürürlüğe sokulması çağrısında bulunuyorum. Yasama dönemi bitmeden bu meseleyi halletmiş olacağımızı ümit ediyorum. Artık bu tür konularda 'kim ne der' yerine, 'ülkemizin neye ihtiyacı var' sorusuna cevap arayacağız. Türkiye'ye karşı çifte standart uygulayanları da kendi ilkesizlikleri ve onursuzlukları ile baş başa bırakacağız."