15 Temmuz 2016 gecesi üç çocuk annesi Vahide Şefkatlıoğlu (43) ailesiyle birlikte İstanbul, Esenler'deydi. Eşi Mehmet Şefik Şefkatlıoğlu'yla (49) birlikte, darbe girişimini öğrenince sokağa çıktılar; darbe girişimine karşı direndiler. Mehmet Şefik Şefkatlıoğlu hayatını, Vahide Şefkatlıoğlu ise bir bacağını kaybetti. Edirnekapı'daki 15 Temmuz Şehitliği'ne defnedilen eşinin mezarını ziyaret eden gazi Vahide Şefkatlıoğlu o gece yaşadıklarını anlattı. Sokağa çıktıkları için asla pişman olmadıklarını söyleyen Şefkatlıoğlu, "O gece şanlı bir geceydi. İnsanlar sokağa çıkarak tarih yazdı. Eğer darbeciler kazansaydı çok daha fazla kan akardı" dedi.
"ÜLKE ELDEN GİDİYOR!"
Şefkatlıoğlu, 15 Temmuz gecesi darbe girişimini kız kardeşinden öğrendiğini anlatıyor: "Eşim beyaz eşya tamircisiydi. O gün izindeydi. Evi boyayacaktı. Ben birkaç saat sonra yoruldum. Uyumaya gittim. Aradan ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorum. Küçük kızım geldi. Telefonu uzatarak 'Anne, teyzem arıyor' dedi. Kardeşim 'Abla darbe oldu, haberin var mı?' dedi. O an ağlamaya başladım. 'Ülke elden gidiyor' dedim. İçeriye koşup eşime haber verdim. Televizyonu açtık. Pardösümü giyip hemen dışarı çıkmaya karar verdim. Eşim 'Sen gitme, ben oğlumla giderim' dedi. Beklemeden, anında çıktım. Onlar da peşimden geldi."
Sokağa ilk çıktılarında kimseyi görmediklerini ancak daha sonra büyük bir kalabalıkla karşılaştıklarını söyleyen Şefkatlıoğlu yaşadıklarını şöyle anlattı: "Eşimle birlikte Esenler, Dörtyol'a doğru yürüdük. Kimse yoktu. Atışalanı'na gitmeye başladık. Sürekli dua ediyordum. Ellerinde Türk bayrağı ile insanların akın akın yürüdüğünü gördüm. Onları görünce 'Allah'ım sana şükürler olsun. Bu ülke yıkılmayacak. Cumhurbaşkanı'mızı seven bu kadar insan varken bu ülkeye bir şey olmayacak' dedim.
Atışalanı'na varınca bir yetkili 'Burayı kontrol altına aldık' dedi. Bunun üzerine Atatürk Havalimanı'na gitmeye karar verdik. Eşim 'Hadi sen eve git, yoruldun' dedi. 'Ölmek var dönmek yok' dedim. 15-20 dakika yürüdük. Arkama baktığımda insan seli gördüm. 15 dakika kadar sonra 'Tank geliyor' dediler. Ben görmedim. Üzerimize geliyormuş. Eşim 'Bariyerlerin üzerinden atlayalım' dedi. 'Sen üstünden atla, ben de alttan geçerim' dedim. Eşim ayağını bariyerlerin üzerine koymuştu. Ben de elimi bariyerlerin altına... Tank o an üzerimizden geçti. Bilincim yerindeydi. Bacağımın sallandığını hissediyordum. Daha sonra birinin 'Ablayı kurtaralım, ablayı kurtaralım' dediğini duydum. Sonra da beni bir arabaya koyup hastaneye götürdüler."