FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'da kalkıştığı hain darbe girişimine karşı milletin yazdığı destanın 4. yıl dönümünde Takvim Gazetesi 15 Temmuz'a özel ek hazırladı. İşte Takvim Gazetesi'nin 15 Temmuz özel ekinde yer alan o haberler..
FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'da kalkıştığı hain darbe girişimine karşı milletin yazdığı destanın 4. yıl dönümünde Takvim Gazetesi 15 Temmuz'a özel ek hazırladı. İşte Takvim Gazetesi'nin 15 Temmuz özel ekinde yer alan o haberler..
Başkan Erdoğan, FETÖ'cü hainlerin 15 Temmuz darbe girişimine karşı milletin destansı direnişini anlattı: 15 Temmuz, tarihimizin en büyük direniş destanlarından biridir. milletimiz kadını-erkeği, genci-yaşlısıyla iradesine ve devletine sahip çıkmıştır. Kefenimizi giyerek çıktığımız bu yolculukta, milletin emanetini korumak için her türlü mücadeleyi verdik. 15 temmuz bir milattır.
UNUTMA UNUTTURMA!
Hafıza 15 Temmuz Müzesi, bir yılda 500 bin vatansever ağırladı. Müzeyi ziyaret edenler, "Şehitlerimizle gurur duyuyoruz" diye haykırdı.,
Fetullahçı Terör Örgütü, dört yıl önce darbe yapmaya kalkıştı. Milyonlarca vatansever ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı üzerine sokaklara aktı. Cuntacılara demokrasi tokadı attı. Kalleşler, birer birer yakalanıp tutuklandı. 'GURUR DUYUYORUM'
Darbe girişiminde kalleşlerin kurşunlarına karşı vücudunu siper eden şehitlerimiz adına açılan Hafıza 15 Temmuz Müzesi ise birinci yılında 500 bin kişiyi ağırladı. Müzeyi ziyaret eden Niğdeli Aysel Dokucu, "Buradaki anıları görünce çok duygulandım. Ömer Halisdemir'in memleketlisiyim, öyle bir yiğidin kahramanca şehit olmasından gurur duyuyorum. Ben de burada olup şehit olabilseydim, ne mutluydu bize" dedi.
EŞYALAR SERGİLENİYOR
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen yıl açılışını yaptığı, FETÖ'cülerin hain darbe girişiminde ortaya koydukları vahşeti gözler önüne seren müzede; vatanın müdafaası için mücadele verenlerin eşyaları ile kalleşlerin kullandığı mühimmatlar sergileniyor...
ŞEHİT EŞİM TÜRKAN EN BÜYÜK ŞEREFİM
Türkan Türkmen Tekin, 15 Temmuz darbe girişiminde vatan savunması için sokağa çıktı. Hainlerin kullandığı tankın altında kaldı. Şehitlik mertebesine ulaştı. Üç evladı öksüz kaldı. Kahramanın eşi Ramazan Tekin ise yaşadığı gururu şöyle anlattı: Dört yıldır her gece o geceyi, eşimi düşünüyorum. Şehit eşim benim en büyük şerefim. O gece verilen mücadeleyle, verilen şehitlerle bu vatanı sahipsiz bırakmadık.
FETÖ'NÜN 15 Temmuz darbe girişiminin en kanlı yaşandığı yerlerden biri de İstanbul Esenler olmuştu. O gece sokağa çıkan kahraman kadınlardan biri olan Türkan Türkmen Tekin, Atatürk Havalimanı'nın darbeciler tarafından işgal edildiği haberini alır almaz eşi Ramazan Tekin ile birlikte Esenler'den yürüyerek yola çıktı. Yolda ön sıralarda yürüyen Türkan Tekin, darbeci askerlerin vatandaşların üzerine sürdüğü tankın altında kalarak şehit düştü. Tekin çiftinin üç çocuğu o gece yetim kaldı.
'O GECEYi UNUTMAYALIM'
Dört yıldır zor bir süreç yaşadığını anlatan şehit Türkan Tekin'in eşi Ramazan Tekin, "Beni şehit eşi olma gururu ayakta tutuyor. Üç tane evladım var. İkisi okuyor, biri çalışıyor. Tabi ne yaparsam yapayım ben anneleri gibi olamam. Yine de hem anne hem baba olmaya çalışıyorum. 15 Temmuz kimimizi annesiz, kimimizi babasız, kimimizi evlatsız, kimimizi kardeşsiz bıraktı. Ama o gece verilen mücadeleyle, verilen şehitlerle bu vatanı sahipsiz bırakmadık. Eşimin eksikliğini her zaman hissediyorum. O benim hayat arkadaşımdı. 4 yıldır yastığı kafama koyduğumda hala o geceyi, hayat arkadaşımı düşünüyorum. Ona dualar ediyorum. İnsanlardan da tek isteğim hem o geceyi unutmamaları, hem de şehitlerimiz için dua etmeleri. Güçlü olmaya çalışıyorum. Şehit eşi olarak başım çok şükür hep dik. O benim en büyük şerefim. İnsanımızdan da çok şey istemiyorum. Sadece dua ve hatırlanmak. Biz bu sayede daha güçlü olacağız" diye konuştu.
Furkan KARA
ŞEHADETE YÜRÜYORDU
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, şehit Türkan Türkmen Tekin'den bir konuşmasında şöyle bahsetmişti: Benim Türkan kardeşim de o tanklar, zırhlı araçlar, onu köşeye sıkıştırdığında, onun bedeni paramparça olduğunda, o sadece Allah'a yürüyordu, o sadece şehadete yürüyordu. Onlar Nene Hatunların varisleriydi...
TEREDDÜT ETMEDEN VATANIMIZI KORUDUK
Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki hain darbe girişiminin yaşandığı gece, darbecilerin "kafasına sıkın" talimatı verdiği Fethiye Camisi İmam Hatibi Adem Aktaş, aradan 4 yıl geçse de yaşananları unutamıyor. 14. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'nın yanındaki Fethiye Camisi'nin imam hatibi Adem Aktaş, darbe girişimi gecesi camiye girerek, "Allah rızası için devletimize sahip çıkalım vatanımıza sahip çıkalım, kimsenin oyununa gelmeyelim, devletimiz güçleniyor, Türk milleti ilelebet bu vatanda kalacaktır. Allah rızası için sokaklara inelim" anonsu yaparak vatandaşları sokağa davet etti. Bu anonsun üzerine, dönemin 14. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı kurmay başkanı eski yarbay Serkan Polat, iddianameye göre, "Bunu susturamadınız, girin sıkın kafasına" şeklinde emir verdi. O gece askerlerin, kaldığı lojmandan dışarıya çıkmasına müsaade etmediğini ifade eden Aktaş, "Vatandaşların sokağa inmesiyle askerler oraya odaklandı, ben de o esnada bir fırsat yakaladım ve hemen camiye girip anons yaptım, sela verdim. Seladan hemen sonra askerler beni almaya geldi" dedi. Aktaş, askerlerin camiye yönelmesiyle herhangi bir korku yaşamadığını anlatarak, "O anda en ufak bir korku, tedirginlik yaşamadım. Bu olayları geriye sardığımızda o kadar silahlı asker üzerinize geliyor fakat Allah o gece milletin üzerine fazilet indirdiği gibi buraya da indirmişti. Allah'a şükürler olsun ki korku olmadan panik yaşamadan, tereddüt etmeden vatanımızı savunduk." şeklinde konuştu.
HAİNLİĞİN İZİ
FETÖ, 15 Temmuz gecesi Marmaris'te bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesini hedef aldı. Otel odalarına kurşun yağdırdı. 4 yıldır korunan izler o gecenin en büyük kanıtıydI.
Fetullahçı Terör Örgütü, 15 Temmuz gecesi ülkemizi hedef aldı. Asker kılığına girmiş hainleriyle darbe yapmaya kalktı. Terör örgütüne bağlı tim Muğla Marmaris'te konaklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesine suikast düzenlemek için yola çıktı. Erdoğan ve ailesinin dakikalarla kurtulduğu saldırıdan geriye, suikast timinin bıraktığı mermi izleri kaldı. Konaklamaya kapatılan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kaldığı oda, toplantı yaptığı ve o gece koruma polislerinin bulunduğu bina ile güvenlik güçlerinin kaldığı odalardaki izler, eli kanlı örgütün en iyi kanıtıydı. Odaların birinde yerde seccadelerin serili olması, toplantı masasındaki dağınık dosyalar, suikast timine karşı güvenlik güçlerinin kahramanca karşı koyduğu oteldeki bir başka ayrıntı olarak öne çıktı.
HEPSİNE CEZA YAĞDI
SALDIRIYI düzenleyen hainler, 17 gün sonra yakalandı. Suikastı planlayan ve yöneten eski tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş ile yerdeki suikast timini yöneten Özel Kuvvetler üyesi eski binbaşı Şükrü Seymen ve "Paşa" lakaplı eski astsubay başçavuş Zekeriya Kuzu 4'er defa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı.
MİLLETİN EMANETİNE SAHİP ÇIKTIK
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili konuştu: Kefenimizi giyerek çıktığımız bu yolculukta, milletin emanetine sahip çıkma noktasında her türlü mücadeleyi verdik.15 Temmuz bir dönüm noktasıdır. 15 Temmuz, Türkiye'de gerçek anlamda millet egemenliğinin tesis edildiği gündür.
KRİTER dergisine verdiği röportajda gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Başkan Erdoğan, SETA Vakfı Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran'ın sorularına çok önemli cevaplar verdi:
15 TEMMUZ BİR MİLAT: 15
Temmuz, tarihimizin en büyük direniş destanlarından biridir. O gece milletimiz, kadını-erkeği, genciyaşlısıyla iradesine, geleceğine ve devletine sahip çıkmıştır. 15 Temmuz, aynı zamanda milli irade üzerindeki vesayet zincirlerinin kırılması açısından da bir milat olmuştur. Türkiye'yi esaret altına almak isteyen güçlerin 40 yıldır beslediği, büyüttüğü FETÖ'nün gerçek yüzü ortaya çıkmıştır. Bugün topraklarımızda özgürce yaşıyorsak şehitlerimizin ve gazilerimizin sayesindedir.
FETÖ'DEN ARINDIKÇA TSK GÜÇLENDİ:
15 Temmuz'la birlikte FETÖ'cü unsurlar Silahlı Kuvvetlerimizden büyük oranda temizlenmiş oldu. İçerdeki hainler tasfiye edilince ordumuz adeta kendini yeniden buldu. Silahlı Kuvvetlerimizin terörle mücadeleden yurtdışı operasyonlara kadar farklı cephelerde imza attığı başarıların altında, bünyesinde yapmış olduğu işte bu temizlik vardır. Emniyet teşkilatımızda da benzer durum söz konusudur. Bu insicamı korumakta ve güçlendirmekte kararlıyız.
İLK 4 ÜLKEDEN BİRİ OLACAĞIZ:
Savunma sanayiinde yerlilik oranını yüzde 20 seviyelerinden aldık, yüzde 70'lerin üstüne çıkardık. 2002'de sadece 62 savunma projesi yürütülürken, bugün bu sayı 700'e yaklaştı. Son 5 yılda yaklaşık 350 yeni proje başlattık. Bulunduğumuz noktayı önemsiyoruz fakat daha fazlasını yapmamız gerekiyor. Savunma sanayi projelerimizin en önemlisi şüphesiz SİHA ve İHA'lardır. AKINCI ile bu alanda dünyanın ilk 4 ülkesinden biri olacağız. Güvenlik teşkilatlarımız olan TSK, emniyet, jandarma ve MİT arasındaki koordinasyon şu an en üst düzeyde. İnşallah bunu daha da artıracağız.
MİLLETİN EMANETİNE SAHİP ÇIKTIK:
Türkiye'nin 1950'de başlayan demokrasi yolculuğu, maalesef her 10 yılda bir tekrarlanan müdahalelerle sürekli kesintiye uğradı. Sandıktan çıkan irade hiçbir zaman tam olarak ülke yönetimine yansımadı. Kefenimizi giyerek çıktığımız bu yolculukta, milletin emanetine sahip çıkma noktasında her türlü mücadeleyi verdik. Bu tarihi süreç içinde 15 Temmuz bir dönüm noktasıdır. 15 Temmuz, Türkiye'de gerçek anlamda millet egemenliğinin tesis edildiği gündür. Milletin iradesini teslim alma teşebbüsü, bizzat milletin direnişi ile engellenmiştir. 40 YIL DEVLETE SIZDILAR:
Milletin kanını dökenler, millete kurşun sıkanlar işledikleri cinayetlerin hesabını hukuka verdi ve veriyor. Elbette 40 yıl boyunca devlete sızan sinsi bir yapıyı 4 yılda tamamen temizlemek mümkün değildir. Nitekim güvenlik ve yargı birimlerimiz, her gün yeni bir bulguya ulaşarak, örgütün kripto yapılanmasını deşifre ediyor. Lafa gelince sürekli demokrasiden bahsedenler, bize hukuk dersi verenler maalesef demokrasi düşmanlarına kol kanat germekten çekinmiyorlar.
CUMHUR İTTİFAKI GÜÇLÜ VE KARARLI:
Türkiye, Libya'dan Doğu Akdeniz'e, Suriye'den Irak'a kadar çok farklı cephelerde beka mücadelesi veriyor. Bu mücadelenin başarısı en az İstiklal Harbimiz kadar önemlidir. Ülkemizin zaferden başka şansı yoktur. AK Parti ve Cumhur İttifakı ise bu mücadelenin sancaktarıdır. Zira bu ittifak 15 Temmuz gecesi sokaklarda, meydanlarda omuz omuza yürütülen bir mücadeleyle kurulmuştur. Bu ittifak, pazarlıkların ve gizli-kapaklı anlaşmaların olmadığı şeffaf bir ittifaktır. Cumhur İttifakı ne kadar güçlü olursa, Türkiye de hedeflerine o derece hızlı ve sağlam yürür. Ülkemizin ve milletimizin bağımsızlığı için, ay yıldızlı bayrağımız için, vatan toprağımız için hiçbir fedakârlıkta bulunmaktan çekinmeyiz. MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli de bu konularda bizimle aynı hassasiyeti, aynı hissiyatı paylaşıyor. Nitekim geride bıraktığımız zaman zarfında içeriden ve dışarıdan gelen nifak girişimlerine rağmen Yenikapı ruhunu diri tutmayı başardık. Millet ve memleket ortak paydasında kurduğumuz bu güzel birlikteliği inşallah önümüzdeki dönemde daha da güçlendireceğiz.
CUMHURBAŞKANIM KORKUSUZDU
15 Temmuz gecesi FETÖ'nün ele geçirmeye çalıştığı yerlerden biri de Atatürk Havalimanı'ydı. O gece olaylara tanıklık eden dönemin DHMİ Genel Müdür Yardımcısı Celal Özuğur, kulede ve Erdoğan'ın vatandaşlarla buluştuğu Devlet Konukevi'nde yaşananları anlattı:
Türkiye, 15 Temmuz'da ya bağımsızlığını koruyacaktı ya da Amerikan çetesi FETÖ'ye teslim olacaktı. O gece ölümü göze alanların zaferiyle bitti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, tarihi direnişi başlattığı gün Atatürk Havalimanı'nda inanılmaz anlar yaşandı. İşte dönemin Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdür Yardımcısı Celal Özuğur'un anlattıkları:
HAFTA sonunu geçirmek için 19:00 uçağıyla Ankara'dan İstanbul'a geçtim. Gece telefon geldi. Havalimanında askerlerin olduğu ve uçuşların durdurulduğu söylendi. Evden yürüyerek havalimanına ulaştım.
'KULE ele geçirildi dediler. Kuleye çıktığımda halk da kuledeydi. Biz Cumhurbaşkanını karşılamak için kuleden aşağı indik. Bu sırada darbecilerin kullandığı alçaktan uçuş yapan ve sonik patlamalar yapan savaş jetleri geçiş yaptı. Jetlerin alçak geçişi sırasında patlayan camlar nedeniyle yaralananlar vardı. Cumhurbaşkanımız içeri girer girmez yaralıların yanına giderek onlarla ilgilendi.
BİZE 'Bütün hızınızı meydanı açmaya eski haline getirmeye uçuşları başlatın' talimatı verdi. Kendisi çıktı konuşma yaptı. . O olayda bile soğukkanlılığını kaybetmedi.
EĞER başarılı olsalardı, biz Suriye gibi idik. Allah yurdumuzu büyük bir felaketten korudu.
SIĞINAK TEKLİFİNİ KABUL ETMEDİ
O gece yaşadığımız sürece unutulmayacak. Çocuklarımız, torunlarımız yeni nesillere o gece bir vatanın nasıl kurtulduğunu anlatacak. O gece, kuleden beni arayarak tanımsız bir helikopterin bize doğru yaklaştığı söylendi. Cumhurbaşkanımız Sayın Tayyip Erdoğan'a bilgi verdim. Cumhurbaşkanımız kulede görevli arkadaşımızla konuşarak bazı talimatlar verdi. Ancak helikopterin kuleyle hiçbir irtibatı yoktu. Bunun üzerine kendisine güvenli sığınak gibi bir yer var, isterseniz oraya gidelim dedik. Kabul etmedi. 'Burada kalacağız. Ayrılmayacağız' dedi. O anda büyük zaferin geleceğini anladım.
DEMOKRASİ DESTANI - MİLLET TARİH YAZDI
Darbe girişiminin başlamasından sonra vatandaşlar sokaklara inmeye başladı. Kahraman Türk halkı, saatler süren mücadelenin ardından darbecilerin tanklarını ellerinden aldı.
DAKİKA DAKİKA 15 TEMMUZ
SAAT 22.00:
GENELKURMAY'DA silah sesleri duyuldu ve bir helikopterden dışarıda bulunanların üzerine ateş açıldı. Ankara'da Genelkurmay Başkanlığı karargahı darbeci askerlerce ele geçirildi. İstanbul'da Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprüleri, bir grup asker tarafından geçişe kapatıldı. SAAT
22.10:
ANKARA'DA
MİT binası ve Genelkurmay Başkanlığı karargahına helikopterden ateş açıldı.
SAAT 22.35:
İSTANBUL'DAKİ Atatürk Havalimanı'na tankla giden darbeci askerler kontrol kulesine girdi.
SAAT 23.10:
BAŞBAKAN Binali Yıldırım olayları "TSK içinde bir grubun kalkışması" olarak niteleyen açıklamasını yaptı.
SAAT 23.15:
MARMARİS'TE tatilini geçiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, buradaki bir grup gazeteciye yaptığı açıklamayla halkı darbecilere karşı direnişe çağırdı. Erdoğan, "Malum yapıdan birtakım odaklar girişimde bulunmuştur. Bunun da üstesinden gelinecek. Bütün halkı havalimanlarına, meydanlara, sokaklara bekliyorum" çağrısı yaptı.
SAAT 23.30:
GENELKURMAY Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın, darbeciler tarafından rehin alındığı bildirildi.
SAAT 00.00:
GÜVENLİK kaynakları, askeri kalkışmanın Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bulunan FETÖ mensubu bir grup subay tarafından yapılmaya çalışıldığını duyurdu.
SAAT 00.11:
CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan, Marmaris'te kaldığı otelden helikopterle ayrıldı.
SAAT 00.13:
DARBECİ askerler TRT binasını basarak canlı yayındaki haber spikerine, yönetime el koyduklarına dair yazılı bir açıklama metni okuttu. Bu açıklamada, "... siyasi iktidara görevden el çektirilmiştir" denildi. Milli Savunma Bakanı bildiriyi "korsan bildiri" olarak nitelendirdi.
SAAT 00.35:
DARBE girişimiyle ilgili ilk soruşturma İstanbul'da başlatıldı. Küçükçekmece Başsavcısı Ali Doğan, darbeci askerlerin görüldükleri yerde tutuklanmaları talimatını verdi.
SAAT 00.37:
CUMHURBAŞKANI Erdoğan "Face Time" üzerinden özel bir kanala bağlandı. Halka sokağa çıkma çağrısını yaptı.
SAAT 00.40
İZMİR Adnan Menderes Havaalanı'ndan THY-8451 koduyla hareket eden TC-ATA uçağı, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesini İstanbul'a götürmek üzere Dalaman Havaalanı'na iniş yaptı.
SAAT 01.01:
ANKARA Emniyet Müdürlüğü savaş uçağı ve helikopterlerin saldırısına uğradı.
SAAT 01.30:
TBMM Genel Kurulu Salonu açıldı. TBMM Başkanı İsmail Kahraman ve milletvekilleri Genel Kurul Salonu'nda yerini aldı.
SAAT 01.40:
BOĞAZİÇİ Köprüsü'nü geçmeye çalışan halkın üzerine ateş açıldı. Diyanet İşleri Başkanı'nın talimatıyla camilerden salâ okunarak, halka darbe girişimine karşı sokaklara çıkma çağrısı yapıldı.
SAAT 01.43:
CUMHURBAŞKANI Erdoğan ve ailesinin içinde bulunduğu uçak, İstanbul'a gelmek üzere havalandı.
SAAT 01.45:
DARBECİLER,
Boğaziçi Köprüsü'nü geçmeye çalışan halkın üzerine ateş açtı. Cunta askerlerin halka ateş açma görüntüleri internet üzerinden yayıldıkça Türkiye çapında sokağa dökülen insan sayısı arttı.
SAAT 02.00: MARMARİS'TE
Cumhurbaşkanı'nın kaldığı oteli vurmak üzere İzmir'deki Çiğli Üssü'nden onlarca darbecinin bulunduğu 3 helikopter havalandı.
SAAT 02.16:
ÖZEL Kuvvetler Komutanlığı'nı ele geçirmeye gelen Tuğgeneral Semih Terzi, Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'nın emriyle kahraman Astsubay Ömer Halisdemir tarafından vurularak öldürüldü. Halisdemir darbeci alçaklar tarafından şehit edildi.
SAAT 02.20:
HAVADAN bombalanan Gölbaşı Emniyet Özel Harekat Daire Başkanlığı'nda 45'i özel harekat polisi, 51 polis şehit oldu
SAAT 02.30:
MİT Basın Danışmanı Nuh Yılmaz, "Darbe püskürtüldü" açıklamasını yaptı.
SAAT 02.42:
F-16'LAR ve askeri helikopterler TBMM binasını vurmaya başladı.
SAAT 02.49:
MECLİS'E yeni bir bomba atıldı. TBMM Başkanı İsmail Kahraman ve Genel Kurul'daki milletvekilleri ile basın mensupları Meclis sığınağına indi. Meclisin giriş kapılarına sabaha kadar toplam 4 bomba atıldı.
SAAT 03.10
BAŞBAKAN Binali Yıldırım, Ankara semalarında MİT, Meclis, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık gibi kritik bölgeler üzerinde uçuş yapan her türlü askeri helikopter ve uçağın füzeyle indirileceğini açıkladı.
SAAT 03.12:
GÖLGE CIA olarak tabir edilen ABD kurumu Stratfor, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uçağının rotasını gösteren bir haritayı Twitter üzerinden tüm dünyaya duyurarak adeta uçağı hedef gösterdi.
SAAT 04.07:
İSTANBUL Atatürk Havalimanı'na inen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisini karşılayan kalabalığa "Bu bir ayaklanma, ihanet, vatana ihanet hareketidir. Bunun bedelini çok ağır ödeyecekler" dedi. Binlerce vatandaş Cumhurbaşkanı'nın etrafında etten duvar ördü.
SAAT 04.42:
MARMARİS'TEKİ otele helikopterlerden FETÖ'cü teröristler tarafından ateş açıldı. Çatışmalarda polis memuru Nedip Cengiz Eker ile Cumhurbaşkanlığı koruma polisi Mehmet Çetin şehit oldu. Sabah saatlerine kadar devam eden çatışmalar sonucunda darbeci askerler, İçmeler mevkisindeki ormanlık alana kaçtı.
SAAT 05.20:
BAŞBAKAN Binali Yıldırım, aralarında albayların da bulunduğu 130 darbeci askerin gözaltına alındığını bildirdi. SAAT 06.42: BOĞAZİÇİ
Köprüsü üzerindeki darbeciler teslim oldu.
SAAT 06.43:
CUMHURBAŞKANLIĞI
Külliyesi'nin yakınlarına 2 bomba atıldı. Bombalar, Millet Camisi'nin önüne park etmiş araçlardan birinin üzerine düştü.
SAAT 06.42:
BAŞBAKAN Yıldırım, darbecilerin rehin aldığı Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın yerine vekaleten 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar'ın atandığını bildirdi.
SAAT 07.35:
DARBE girişimine karşı başlatılan soruşturmalar kapsamında, Türkiye genelinde 754 asker gözaltına alındı. Gözaltına alınıp sivil polis aracına konulan üniformalı askerlerin rütbeleri söküldü.
SAAT 08.11:
İSTANBUL'DA uçak, metro ve vapur seferleri yeniden yapılmaya başlandı.
SAAT 09.32:
TÜRKIYE genelinde, aralarında generallerin de bulunduğu FETÖ üyesi bin 374 TSK personeli gözaltına alındı.
SAAT 10.07:
GENELKURMAY
Başkanlığı'ndan çıkan 700'e yakın silahsız er ve erbaş polise teslim oldu. Demokrasi nöbetinde bazen isimsiz kahramanlar yorgunluğa yenik düştü. Darbe girişiminin başlamasından sonra vatandaşlar sokaklara inmeye başladı. Kahraman Türk halkı, saatler süren mücadelenin ardından darbecilerin tanklarını ellerinden aldı. İstanbul'da köprüleri tutan hainler, vatandaşa kurşun yağdırdı. Halk, vücudunu siper ederek ülkesini teröristlere bırakmadı.
Darbecilerin sokağa indiği ilk andan itibaren her köşe başında 81 milyon yürek onlara karşı çıktı. Cuntacıların silahlarını tek tek ellerinden aldı.
SAAT 10.41:
DARBENİN merkez üssü olan Ankara'daki Akıncı 4. Ana Jet Üs Komutanlığı'ndaki FETÖ'cüler, darbe girişimlerinin başarısızlıkla sonuçlanması üzerine burayı terk etmeye başladı.
SAAT 11.01:
GENELKURMAY Başkan Vekili Orgeneral Ümit Dündar, "Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, Bakanlarımız ve TBMM, TSK ile tam bir dayanışma içinde demokrasinin ve hukukun yanında yer alarak bu darbe girişimini önlemiştir" şeklinde bir basın açıklaması yaptı.
SAAT 12.57:
BAŞBAKAN Yıldırım, Çankaya Köşkü'nde kameralara açıklama yaptı. Yıldırım, "Kalkışma bastırılmıştır, 161 şehidimiz, şu ana kadar bin 440 yaralımız vardır. Bu aşağılık kalkışmaya, bu olaya karışan şu ana kadar 2 bin 839 çeşitli rütbede subay, asker gözaltına alınmıştır. Üst düzey rütbeliler de mevcuttur" dedi. Köprüdeki hainler teslim oldu.
Kahramanlığın simgesi
Astsubay Ömer Halisdemir, 15 Temmuz darbe girişiminin seyrini değiştirdi. Direnişin simgesi haline geldi. Şehadet şerbetini içti...
KALBİMİZDE YAŞIYOR...
TAKVİMLER 15 Temmuz 2016'da gecesini gösterdiğinde büyük Türk milleti FETÖ'nün eli kanlı üyelerine karşı eşine daha önce dünyada rastlanmamış bir direniş gösterdi. Darbe girişiminin seyrini değiştiren ve darbeye karşı direnişin simgesi haline gelen Ömer Halisdemir, darbeci Tuğgeneral Semih Terzi'yi "yolun sonunda şehadet" olduğunu bilerek, gözünü kırpmadan öldürdü. Hainler tarafından kurşunlanarak şehit edildi. Darbe girişiminin yıl dönümünde, Şehit Ömer Halisdemir'in Niğde'deki mezarı, ziyaretçi akınına uğruyor. Türkiye'nin dört bir yanından gelen ziyaretçiler, Halisdemir'in mezarı başında Kur-an'ı Kerim okuyup, dua ediyor. Şehit Ömer Halisdemir'in kardeşi Soner Halisdemir, "4 yıl oldu. Burada bizim acımız yok, gururumuz aynıdır. 4 yıl geçti aynı duyguları yaşıyoruz. Milletimiz sağ olsun şehidini yalnız bırakmadı. Çanakkale nasıl bizim kurtuluşumuz ise 15 Temmuz da dirilişimiz oldu. Bizler yaşlanıp gidiyoruz ama şehitlerimiz gencecik, halkımızın kalbinde yaşıyor. Unutmayacağız, unutturmayacağız. Milletimiz can sağlığı bizim için çok önemli ama ne şartlar olursa olsun yine aziz şehidini yalnız bırakmadı. Milletimize teşekkür ediyorum. Türk milleti ile gurur duyuyorum" dedi.
251 ŞEHİT 2194 GAZİ
HAİN darbe girişiminde 251 kahraman şehit düşerken, 2 bin 194 vatandaşımız da yaralanarak gazi oldu.
KARANLIĞI AYDINLIĞA ÇEVİRDİ
Ömer Halisdemir, Karargah'ı ele geçirmeye kalkan darbeci Tuğgeneral Semih Terzi'yi alnından vurdu. Ulubatlı Hasan gibi şehit oldu!
15 Temmuz kanlı darbe girişiminin kırılma anlarından birinin yaşandığı Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndaki tarihi olayı Tümgeneral Zekai Aksakallı anlattı. Aksakallı, darbecileri karargaha sokmamasını istediği, koruma Astsubayı Ömer Halisdemir'in şehadetine varan emri gözyaşları içinde aktardı. "Ömer! Tuğgeneral Semih Terzi haindir. Vur!" Halisdemir, sonu ölüme varan emir üzerine vakur bir sesle komutanına hitaben, "Başüstüne komutanım, hakkım helal olsun" dedi. Darbeci Terzi'yi vurdu. Karanlık geceyi aydınlığa çevirdi.
TOPYEKÜN MÜCADELE!
15 Temmuz darbe girişimine milletin topyekün karşı koyuşu ile birlikte yargının reaksiyonu da aynı gece başladı. Hain girişimin daha ilk saatlerinde soruşturma ve gözaltı işlemleri yapan, kolluk görevlilerine verdikleri talimatlarla dimdik ayakta duran vatansever Cumhuriyet savcıları o geceden bu yana FETÖ ile mücadelede ayrı bir kahramanlık sayfasını oluşturdu. Türk yargısı, FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimine ilişkin kararlılık ve titizlikle çalışmaya devam ediyor. Buna göre 289 darbe davasından 275'i sonuçlandırıldı, 14'ü için ise çalışmalar sürüyor. Şimdiye dek 7 bin 376 kişi hakkında karar verilirken, devam etmekte olan 14 davada ise bin 369 sanık bulunuyor. Çalışmalar sürüyor.
10 BİNDEN FAZLA İHRAÇ
3.932 hakim ve savcı, 6.084 personel FETÖ/PDY bağlantısı nedeniyle meslekten ihraç edildi. İhraç edilen 3.932 hakim ve savcıdan 23'ü, 31 Ağustos 2018'den sonra (OHAL dönemi sonrası) meslekten men edildi. 4 hakim ve savcı hakkındaki ihraç kararı ise henüz kesinleşmemiştir. İhraç edilen 6.084 personelden 41'i de 31 Ağustos 2018'den (OHAL dönemi sonrası) meslekten men edilmiştir.
289 DAVA
TÜRKIYE genelinde 289 fiili darbe davası bulunmaktadır. Bu davalardan 275'i sonuçlanmış olup 14'ü halen devam etmekte. Darbe davalarının 57'si Ankara'da, 56'sı İstanbul'dadır.
4 BİN FETÖ'CÜ HAPİS CEZASI ALDI
1.315 sanığa ağırlaştırılmış müebbet,
1.217 sanığa müebbet,
1.598 sanığa süreli hapis cezası,
2.692 sanığa ise beraat,
554 sanığa ceza verilmesine yer olmadığı, olmak üzere toplam 7.376 kişi hakkında karar verilmiştir.
Acımız taze başımız dik
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Ankara Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığı'na yapılan saldırıda şehit düşen Emniyet Müdürü Dursun Acar'ın eşi Özgül Acar, acılarının ilk günkü gibi taze olduğunu söyledi.
Şehit polis müdürü Dursun Acar'ın öğretmen eşi Özgül Acar, 15 Temmuz hain darbe girişiminin 4. yıl dönümünde, 2016 yılında Ankara'da yaşadıklarını hala unutamıyor. Eşinin şehit edilmesinin ardından kızı Elif Naz ile ailesinin yaşadığı İzmir'e taşınan Acar, tüm zamanını evladıyla geçiriyor. Babası şehit olduğunda 4 yaşında olan Elif Naz da ona olan özlemini fotoğraflarına bakarak ve sık sık annesine babasını sorarak gideriyor. Özgül Acar, eşi Dursun Acar'ın, 15 Temmuz gecesi hainleri durdurabilmek için Ankara Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığı'na gittiğini söyledi. Eşi ve arkadaşlarının, FETÖ'cü teröristlerin uçaktan attıkları bombalarla şehit düştüğünü anlatan Acar, şöyle konuştu: "Acımız hala ilk günkü gibi taze. 4 yıl değil 24 yıl geçse o gece unutulmaz. O gece, İstanbul ve Ankara'da yaşayan herkesin, hele ki bizim gibi acı şekilde yaşayan herkesin hafızalarında kazınıp kaldı. Sadece seneidevriyelerinde değil bizim 365 günümüz bu düşüncelerle geçiyor. Dinecek bir acı değil, hazmedilmesi zor bir durum. Toprak olan yiğitleri düşününce kabullenmesi zor bir durum." Pandemi nedeniyle, 15 Temmuz'da eşinin Artvin'in Yusufeli ilçesi Küplüce köyündeki kabrini ziyaret edemeyeceklerini vurgulayan Acar, kızıyla ona dualarını İzmir'den göndereceklerini ifade etti. Kızıyla birlikte eşini özledikçe onun fotoğraflarına bakıp, videolarını izlediklerini anlatan Acar, "Özledikçe anılarla avunuyorum. Eşim, benim ve Elif'imin süper kahramanıydı. Ömrümüzün kalan kısmı anılarıyla ve bize yaşattığı gururla ve inancımız sayesinde dimdik ayakta durarak geçecek. Kahramanımız bir baba ve eş olarak bizi asla bırakmayacağına inanıyorum. Eşim her zaman bizim yanımızda" diye konuştu. Devletin, tüm kurumlarıyla kendilerinin yanında olduğunu anlatan Acar, eşinin vefalı can dostlarının da yıllardır hep kendilerini arayarak hiç yalnız bırakmadıklarını aktardı. Türk milletinin 15 Temmuz'da destan yazdığını vurgulayan Acar, "Çok büyük bir imtihandı. Çok büyük acılara sahne oldu. 15 Temmuz'u Ankara ve İstanbul dışında yaşayanlar çok fazla bir şey anlamadı. Ama biz o kanlı sokakları gördük, vahşeti yaşadık. Diyorum ya inşallah bunun tekrarı olmasın. Düşmanı çok bir ülkeyiz. Bizi yıkamamalarının, ezip geçememelerinin en büyük sebebi, o gece de sergilenen o milli birlik ve beraberliğimiz. Bunu yıkmaya da kimsenin gücü yetmeyecek. Türk devleti her zaman var olacak. Tüm şehitlerimizin ruhları şad olsun" diye konuştu. Acar, kızının şehit babası gibi büyüyünce özel harekat polisi olmasını çok istediğini ama meslek seçimi konusunda kararını kendisine bıraktığını söyledi. Elif Naz da babasını çok özlediğini anlatırken, "Babamın bahçesine (kabrine) gidince dua ediyoruz. Babamın bahçesinde çiçekler var, onları suluyoruz. Ona olan sevgimizi bu şekilde gösteriyoruz" dedi.
BEN TÜRK ASKERİYİM SİZ KİMİN ASKERİSİNİZ
Tanksavar Metin Doğan, Atatürk Havalimanı girişinde tankın önüne kendisini nasıl attığını anlattı: "Ben bu alçak saldırıyı duyar duymaz kendimi sokağa attım. Gördüğüm manzara beni çok etkiledi. Birden fırladım. Askerin üzerine doğru giderken 'Ben Türk askeriyim, siz kimin askerisiniz' diye bağırmaya başladım. Tank durdu ve ben bağırmayı sürdürdüm. Sağ tarafımda yerde ellerinde silahlarıyla duran, sol tarafımdan kamyonun içerisinde olan askerler vardı. Biri tankın şoförü, diğeri de tankın komutanını gözden kaçırdım. Tankın komutanı, tank şoförü durduğunda silah çekmiş. Sol paletin altına yattığımda orası kör noktaymış. O benim nereye yattığımı ve nereye kaybolduğumu bilmiyor. Tankın şoförü, durduğu zaman komutanının kafasına dayadığı silahla öleceğini bilmesine rağmen o paleti omzumda ve kulağımda hissettiğim anda frene bastıranın Allah olduğuna inandım. Kadere çok inanan biriyim. O ölüm anını yaşamak için bekledim. Çünkü beni sürekli uyarıyorlardı ve aksi takdirde ateş edeceklerini söylüyorlardı. Tank üzerimden geçseydi 161 kişi gibi şehit olacaktım."
CHP'LİLER DIŞLADI
Matematik öğretmeni Metin Doğan, son röportajlarından birinde, sırf darbeye direndiği için yıllardır tanıdığı CHP'liler tarafından nasıl dışlandığını anlattı. 11 yıl Yeşilköy'de, 5 yıl Bağdat Caddesi'nde oturduğunu söyleyen Metin Doğan, CHP'li ailelerin kendisini çok sevdiğini, onların içerisinde çok ünlü bir öğretmen olduğunu ve CHP'lilerin çocuklarına ders verdiğini söyledi. Ancak darbe girişimi sonrası CHP'li ailelerin kendisinden kaçtığını, çocuklarının derslerini kestiklerini, hatta çay bahçelerinde bile aynı ortamda bulunmak istemediklerini belirtti. Doğan, baskılar yüzünden taşınmak zorunda kaldığını bildirdi.
ŞEHİT OLMAK İSTERİM
Uzman Çavuş Halit Yaşar Mine, 15 Temmuz gecesinde görev alan Piyade Kurmay Albay Sait Ertürk'le yola çıktı. Darbe girişimine karşı koymak için iki komutanın liderliğinde dörder kişilik iki tim kuruldu. Böylelikle tankların, silahların ve askerlerin dışarı çıkması engellenerek, tugay içindeki hareketlenme durdurulacaktı. İki tim, farklı noktalardan darbecileri yakalamak ve güvenlik birimlerine teslim etmek maksadıyla karargaha doğru ilerledi. Fakat darbecilerle mücadele ederken Halit Yaşar Mine yaralandı. Mine kaldırıldığı hastanede 18 Temmuz'da şehit oldu. Şehit Halit Yaşar Mine, 19 Temmuz'da Adana Asri Mezarlık'taki şehitliğe defnedildi. Aslen Yozgatlı olan Şehit Halit Yaşar Mine, ilk ve ortaokul eğitimini Adana'da tamamladı. Selçuk Üniversitesi Muhasebe Bölümü'nü bitirdikten sonra çok istediği polislik mesleği için kolları sıvadı. 3 kez Polislik Uzmanlık Sınavı'na giren Mine, ardından Piyade Uzman Çavuş olarak görev aldı. İstanbul'da göreve başlayalı 3.5 yıl olmuştu. Evine, ailesine, vatanına düşkün olan Mine, "Bin defa kanım aksa yine de şehit olmak isterim" diyordu. Şehidin ismi, Adana Seyhan'da bir ortaokula verildi.
DEMOKRASİ DESTANI!
EGE Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, 15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümünde konuştu. Uçak, "Türk halkı, 15 Temmuz 2016 akşamı dünyaya demokrasi dersi verdi. 83 milyonun demokrasiye sahip çıkma iradesi hain darbe girişimini saatler içerisinde bertaraf etti. Büyük bir demokrasi sınavından başarıyla çıktık. Türk insanının bu sınavdaki başarısı tüm dünyaya örnek oldu ve darbe heveslilerinin bir daha bu topraklarda darbe girişiminde bulunmasının yolunu da kapatmış oldu. Biz ihracatçılar, 15 Temmuz 2016 öncesinde olduğu gibi, sonrasında da Türk demokrasisine olan güvenimiz ve bağlılığımızla üretmeye ve ihracat yapmaya devam ediyoruz" dedi.
GÜÇLÜ BİR MESAJ VERDİK
İhracatçılar olarak, 15 Temmuz darbe girişimi sorasında dünyanın hemen hemen her ülkesindeki ticari partnerlerimize, Türkiye'de demokratik rejimin tüm kurumlarıyla çalıştığını, siyasi istikrarın korunduğunu, ve Türkiye'nin her zaman olduğu gibi tüm dünya için istikrarlı ve stratejik bir çözüm ortağı olduğu mesajını güçlü bir şekilde verdik, vermeye de devam ediyoruz. Bu duruşumuz ihracatımızın sürekliliğini ve artışını da devamlı kılıyor.
YENİ TAYİN OLMUŞTU
Astsubay Ziya Dağdaş, 15 Temmuz gecesinden 4 gün önce Erzincan'dan Ankara'ya tayin edildi. Genelkurmay Başkanlığı'nın önüne gittiği sırada başına isabet eden kurşunla şehit düştü.
Türk milleti, demokrasiye sahip çıktı. Fethullahçı hainlere karşı omuz omuza verdi. O kahramanlardan biri de 31 yaşındaki Ziya İlhan Dağdaş'dı. Muğla'da yaşayan ailesi Dağdaş'tan 15 Temmuz gecesi sonrası haber alamayınca Ankara'ya gitti. İlk önce Dağdaş'ın gözaltına alındığını düşünen ailesi listede adının geçmediğini görünce hastanelere yöneldi. Altı gün boyunca Dağdaş'ı arayan ailesi son olarak Ankara Adli Tıp Kurumu'nun yolunu tuttu. Burada kimliksiz cenazelerin olduğunu öğrenen aile DNA örneği verdi. 15 Temmuz gecesinden tam 8 gün sonra adli tıp kurumundan gelen acı haber ile aile hüzüne boğuldu. Ancak şehit olduğu duyurulmayan Astsubay Dağdaş'ın şehit sayılması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuruldu. Savcılık, soruşturmanın ardından Dağdaş'ın darbeci askerler tarafından şehit edildiğini açıkladı. Kara Harp Okulu Bando Komutanlığı'nda görevli olan şehit, olaydan 4 gün önce Erzincan'dan Ankara'ya tayin olmuştu. Whatapp grubundan arkadaşlarıyla mesajlaşan Dağdaş'ın o zaman Genelkurmay Başkanı olan Hulusi Akar'ın derdest edildiğini öğrenir öğrenmez darbeci askerleri engellemek amacıyla sivil kıyafetleriyle Genelkurmay'a geçmişti.
BU MAKAMI KAÇIRAMAM
Köksal Karmil, Boğaziçi Köprüsü'nde yaralıları taşırken hainlerin saldırısıyla şehitliğe ulaştı. Eşi Gülsüm Karmil, "Bu makamı kaçıramam. Vatanım için gitmem gerekiyor"diyordu.
FETÖ'CÜ hainler, 15 Temmuz 2016 günü alçak bir darbeye girişti. Ama kurdukları tuzaklara millet, cevabını misliyle verdi. O kahramanlardan biri 1. Ordu Komutanlığı'nda sivil işçi olarak görev yapan 50 yaşındaki Köksal Karmil'di. Karmil, darbe girişiminin yaşandığı gün evinde istirahat ediyordu. Televizyon kanallarından Boğaziçi Köprüsü'nün darbeciler tarafından kapatıldığını ve halkın hedef alındığını öğrenince bölgeye geldi. Yaralıları taşımak için seferber olan Karmil, hainlerin hedefi oldu. 5 çocuk babası Karmil, şehitlik mertebesine ulaştı. GECE BOYUNCA EŞİNİ ARADI
Eşi Gülsüm Karmil, "Bana, 'Bu makamı kaçıramam vatanım için gitmem gerekiyor' dedi ve gitti" dedi. Gece boyunca eşini habersiz bırakmayan Karmil, son konuşmasında eşine etrafta çok sayıda yaralı olduğu ve tanklardan ateş edildiği haberini verdi. Saat 05.00 sıralarında yaralı olduğu haberi gelen Köksal Karmil, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Gülsüm Hanım, o gece eşine engel olamadığı için çok üzüldüğünü söyledi. Köksal Karmil'in cenazesi Meyveli Bahçe Camii'nde kılınan namazın ardından Ümraniye Kocatepe Şehitliği'nde toprağa verilmişti.
KİMLİKLE EŞİNİN NAAŞINI ARADI
15 Temmuz hain darbe girişimine karşı direnirken, tank mermisiyle şehit olan Akın Sertçelik'in eşi Sema Sertçelik, "Her geçen gün daha büyük birö zlem oluyor. İki yavrum var onlara hem anne hem baba oluyorum. Babasız olur ama vatansız olmaz" dedi.
15 TEMMUZ gecesi yaşanan darbe girişiminin sembol noktalarından biri olan Boğaziçi Köprüsü'ne 15 dakika uzaklıkta Fetih Mahallesi'nde ikamet eden Akın Sertçelik, annesinden gelen telefonda darbe girişimini öğrendi. Taksi şoförlüğü yapan Sertçelik, evinin camına Türk bayrağını astı ve sonra üzerindeki pijamalarla, Boğaziçi Köprüsü'ne tek başına gitti. 2 çocuk babası 41 yaşındaki Akın Sertçelik, 2004 senesinden bu yana taksi şoförlüğü yapıyordu. Asıl mesleği alakart ustalığı olan Sertçelik'in en sevdiği şey ise eşine ve çocuklarına yemek yapmaktı. KİMSESİZLERİN İÇİNDEYDİ
Eşinin yanına kimlik cüzdan dahi almadan pijama ile çıktığını aktaran Sema Sertçelik; "16 Temmuz günü elimde kimlikle eşimi aradım. Kimsesiz ve sahipsizlerin gönderildiği Yenibosna'daki Adli Tıp Kurumu'nda buldum. Konuştukça daha çok üzülüyorum. Kelimeler kifayetsiz kalıyor. Yokluğu her geçen gün daha belli oluyor" dedi. 4 yıl geçti iki evladıma hem anne hem baba olmaya çalışıyorum diyen Sema Sertçelik, "Oğlum babasını kaybettiğinde 10 yaşındaydı. Şimdi Lise sınavlarına girdi liseye gidecek. Kızım Irmak'ın üniversite kazandığını babası göremedi. 2. sınıfta sosyoloji okuyor. Çocukların yanında iyi ve sağlam durmaya çalışıyorum. Çocukların yanında özledim demeye utanıyorum. Kelimeler gerçekten yetersiz kaldı. Kimseye güvenemiyorum. Şehit yakını olmamdan bile faydalanmak isteyenler var" ifadelerini kullandı.
GURUR VE HÜZÜN BiR ARADA
FETULLAHÇI Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki hain darbe girişiminde Ankara Gölbaşı'nda şehit düşen özel harekat polisi Mehmet Karacatilki'nin eşi Halime Karacatilki, gururu ve hüznü bir arada yaşıyor. Osmaniye'de yaşayan Halime Karacatilki, eşinin şehadetinin ardından yetim kalan çocukları Gökhan (11) ve Emir Hamza'ya (7) hem analık hem babalık yapıyor. Eşinin acısını halen yüreğinde hisseden Karacatilki, 15 Temmuz gecesi darbe girişimi olduğunu öğrendiğini, ardından eşinin cep telefonuna ulaşamadığını ve sonrasında şehadet haberini aldıklarını söyledi. Eşini toprağa vermenin acısını yaşadıklarını anlatan Karacatilki, "Hem gurur verici hem de çok üzücü. Çok şükür eşim şehit oldu. Böyle bir gururu bize yaşattı, kahraman olarak gitti" dedi.
KÖKLERİ KURUTULSUN
Çocukları için ayakta kalmaya çalıştığını dile getiren Karacatilki, "Bu olayda kimin parmağı varsa hepsini Allah'a havale ettim. Şehit olan sadece eşim değildi. Küçük çocuklar, aileler, genç kardeşlerimiz vardı. Devletimizden şehitlerimizin kanlarını yerde bırakmamalarını, FETÖ'cülerin yakalanıp tamamen kökünün kurutulmasını istiyorum" diye konuştu.
4 DEĞİL 400 YIL GEÇSE BU DESTAN UNUTULMAYACAK
FETÖ'CÜ askerlerin mermilerinin karşısında o hain gece vatanını savunmak için yürüyen 42 yaşındaki Hakan Yılmaztürk, Kısıklı'da hainlerin rastgele ateşinden çıkan mermilerle gazi oldu. "Yüzümdeki iz benim madalyam" diyen Yılmaztürk, mahkemeye başvurup adını Gazi Hakan Yılmaztürk olarak değiştirdi. 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında soyadı gibi bir mücadele veren Yılmaztürk, 14 Eylül 2017 tarihinde ilk ismi olan "Hamit"i "Gazi" olarak değiştirmek için mahkemeye başvurdu. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne verdiği tek sayfalık dava dilekçesinde, "Her ne kadar Hamit Hakan ismiyle nüfusa kayıtlı olsam da 15 Temmuz darbe teşebbüsünde yaralandım. Gazi ismi ile anılmak istiyorum, bu nedenle 'Hamit Hakan' olan ismimin 'Gazi Hakan' olarak değiştirilmesini talep ediyorum" dedi. Davayı kabul eden mahkeme, 15 Temmuz gazisi Hamit Hakan Yılmaztürk'ün isminin, "Gazi Hakan Yılmaztürk" olarak düzeltilmesine karar verdi. Yılmaztürk, estetik uzmanlarının gönüllü olarak yüzündeki izi düzelme taleplerini reddetti. Gazi Yılmaztürk yüzündeki kalıcı iz için şunları söyledi. "Yüzümde de bir iz kalacaksa ne mutlu bana derim. En azından o günün şeref madalyası olarak taşırım. Hiçbir zaman da gocunmam. Böyle bir yarayı her zaman taşırım. Bu iz belki yüzümde kalacak belki de kalmayacak ama kalırsa da hiçbir zaman gocunmayacağım. Oğlum Ömer Mete'ye anlatıyorum, vatan, bayrak sevdasını. Oğlum da vatan millete hayırlı bir evlat olur inşallah. Değil 4 sene, 400 sene de geçse bu milletin destanı unutulmayacak."
ONLAR 15 TEMMUZ'U HİÇ UNUTMAYACAK
İBB'NIN AKOM binası önünde askerlerin açtığı ateşle kalbinin milim üzerinden vurulan gazi Musa İlhan 4 yıldır o kurşun ile yaşıyor. İlhan; "Top oynayamıyorum, koşamıyorum ağır spor yapamıyorum, üzerine yatamıyorum'' dedi.
Orhanlı gişelerde sol kolunu kaybeden Gazi Üzeyir Civan; " 15 Temmuz benim için değil Türkiye için bir dönüm noktası. Kolu veren Allah 50 yıldan sonra ezanın susmaması bayrağın inmemesi için gittiğim yolda geri aldı. Gerekirse diğer kolumda feda olsun'' dedi. *İstanbul Büyükşehir Belediyesi binasının önünde helikopterden açılan ateşle kafasından vurulan gazi Sebahattin Çelik 26 ameliyat geçirdi. Hala ameliyat olacak olan Sebahattin Çelik; "Alın kemiklerim yenilendi. Plastik kafatası takıldı. 26 ameliyat geçirdim. O gece bizim elimizde toplu iğne dahi yoktu. Onlar helikopterle tankla geldiler" dedi.
Yunus Emre KAVAK