Asırlar boyunca 3 kıtada hüküm süren Osmanlı Devleti'ni kuran, adaletli, atılgan ve mücadeleci yapısıyla örnek bir lider olan Osman Gazi, vefatının 694'üncü yılında anılıyor.
Osman Gazi, babası Ertuğrul Gazi'den edindiği devlet adamlığı tecrübesi ve adalet anlayışıyla bir devre mührünü vuran Osmanlı'nın temellerini attı.
Askeri becerisi de yüksek olan Osman Gazi, küçük bir uç beyliği iken zamanla evrensel devletlerden biri haline gelen, büyük bir coğrafya üzerinde tek hanedana dayalı en uzun süre devamlılık gösteren devlete ismini verdi.
Anadolu Selçuklu Devleti'nin bir parçası olarak yaklaşık 20 yıl Söğüt ve Domaniç bölgesinde yaşamını idame ettiren Kayı Boyu'na beylik yapan Osman Gazi, kayıtlardaki ilk zaferini İnegöl tekfuruna karşı 1286'da aldı. Osman Gazi, 1288'de Eskişehir yakınındaki Karacahisar Kalesi'ni kuşatarak almayı başardı. Böylece hakimiyet alanı Eskişehir'den Söğüt'e kadar uzanan Osman Gazi, 1298-1299'da Yenişehir'i imar etti.
Doğu Roma (Bizans) Ordusuna karşı ilk zaferini 1302'de Koyunhisar Savaşı'nda kazanan Osman Gazi'nin kurduğu Osmanlı Devleti, 14'üncü yüzyılın ilk çeyreğinde yeni fetihlerle topraklarını genişletti.
Bayrağı oğlu Orhan Gazi'ye devreden Osman Gazi, 1326'da Bursa'nın fethini göremeden hayata gözlerini yumdu.
"YENİŞEHİR, OSMAN GAZİ'NİN KURDUĞU İLK VE TEK ŞEHİRDİR"
Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Sezai Sevim, Osman Gazi'nin Oğuz Türklerinin Kayı Boyu'na mensup olduğunu söyledi.
Ertuğrul Gazi'nin küçük oğlu olan Osman Gazi'nin, babasının vefatıyla onun görevini yürütmeye başladığını belirten Sevim, "Babasının görevini sürdürmeye 20 yıl boyunca devam ediyor. Böylelikle 20 yıl Selçuklu Devleti'ni tanıyor. Selçuklu Devleti'ni tanıma, onu pişirdi, olgunlaştırdı. Böylelikle yeni bir devlet nasıl işleyecek, onu öğrenmiş oldu." dedi.
Sevim, Anadolu Selçuklu Devleti'nin devlet yapısının zafiyete uğradığı bir ortamda, Osman Gazi'nin Karamanoğulları'na bağlılık bildirmeyi uygun görmediğini dile getirdi.
Osman Gazi'nin, Bursa'da bugünkü Yenişehir ilçesinin olduğu bölgeye yeni bir şehir kurduğunu aktaran Sevim, şöyle devam etti:
"Yenişehir, Osman Gazi'nin kurduğu ilk ve tek şehirdir. O yüzden Yenişehir, Osmanlı Devleti'nin ilk başkentidir, merkezidir. Osman Gazi, devletin nasıl yönetileceğini Selçuklu Devleti'nden öğrendi, babasının tecrübesinden de faydalandı. Bu idari yapıyı Anadolu Selçuklu Devleti, Büyük Selçuklu Devleti'nden o da Karahanlılar ve Abbasiler'den, Gazneliler'den aldı. Böyle bir devlet silsilesi var. Bu anlayış, köklü bir anlayış. Bu anlayışın bir temeli var; 'illa adl' yani adalet. Osman Gazi, adalet anlayışını ilk icraatında uygulamaya koydu."
Halkın huzur içinde yaşamasının adaletle mümkün olduğuna değinen Sevim, Osman Gazi'nin de devlet yönetimini adalet temeline oturttuğunu anlattı.
Dr. Öğr. Üyesi Sevim, devletin Osman Gazi'nin elinde büyüyerek ortaya çıktığını dile getirdi.
Osman Gazi'yi "atılgan bir insan" olarak nitelendiren Sevim, "Sonuç alıcı bir ruha sahip. Yani 'bekle, gör' yerine 'çöz, çalış, gayret et, ortadan kaldır.' Atılgan, mücadeleci, çözümcü. Problemi görmezden gelme değil, çözme anlayışına sahip. Zaten bu anlayışa sahip olmasaydı devlet kurması mümkün olmazdı. Problemi gördüğü yerde hemen çözüme kavuşturma anlayışı, Osman Gazi'nin karakteridir." ifadelerini kullandı.
Şeyh Edebali'nin kızı Malhun Hatun ile evlenen Osman Gazi'nin Fatma adında bir kızının dünyaya geldiğini söyleyen Sevim, diğer çocuklarının erkek olduğunu aktardı.
NAAŞININ GÜMÜŞLÜ KÜMBET'E DEFNEDİLMESİNİ VASİYET ETTİ
Sevim, Osman Gazi'nin naaşının, vasiyeti üzerine oğlu Orhan Gazi'nin Bursa'yı fethetmesinin ardından Tophane mevkisinde "Gümüşlü Kümbet" olarak bilinen ve sonradan türbeye çevrilen eski Doğu Roma şapeline defnedildiğini belirtti.
Bursa'nın 1302'de Osman Gazi tarafından kuşatıldığını, bu kuşatma sırasında Osman Gazi'nin oğlu Orhan Gazi ile arasında, Balabancık Hisarı'ndaki kalede bir diyalog geçtiğini kaydeden, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Osman Gazi, göstererek, 'Ey oğul, beni şol Gümüşlü Kümbet'e koyasın' demiş. Bu, iki hedef ortaya koyar. Bunlardan biri; 'Bursa'yı al, neticesiz bırakma.' İkincisi; 'Burayı aldıktan sonra beni kubbenin altına defnet.' Bu kilisenin ana kubbesi, şu anda Orhan Gazi'nin türbesinin olduğu yerdir. Oraya defnetmez çünkü orası şehrin en büyük kilisesidir. En büyük kilise, Müslüman Türk devletlerinde fethin nişanesi olarak camiye çevrilir; Ayasofya'da olduğu gibi. Ayasofya da burası da fethin nişanesidir. Ana kubbenin altı cami olmuştur, Osman Gazi'nin türbesinin olduğu yer şapeldir. Orhan Gazi, babasının vasiyetini yerine getirerek onu buraya defnediyor."
SANDUKASINDAN ÇIKAN MERMİ ÇEKİRDEĞİ
Osman Gazi'nin naaşının, zeminin altındaki toprakta gömülü olduğunu bildiren Sevim, şunları kaydetti:
"Halk arasında, Yunan işgali sırasında bir Yunan komutanın Osman Gazi'nin türbesine tekme atıp kurşun sıkarak, 'Ey Osman, bak bizden aldığın yeri geri aldık. Kalk, kurtarabiliyorsan kurtar' dediği anlatılır ancak bunun izi ve delilinden bahsedilmiyordu. Son restorasyonda sanduka ve örtünün de tamiri yapıldı. Bu işi yapan arkadaşlar, sandukanın ve kumaşın delik olduğunu hatta sanduka içinde mermi çekirdeği tespit ettiklerini söylediler. Halk arasında söylenen rivayetin gerçek olduğunu anlamış olduk. Sonradan ortaya çıktı ki Yunanistan'da bazı gazetelerde, Yunan komutanın Osman Gazi Türbesi'nin başında kurşun sıkma ve tekmeleme sırasında çekilmiş fotoğrafı yayımlanmış."
Sevim, sekizgen planlı, üzeri kubbeyle örtülü türbenin ortasındaki Osman Gazi'ye ait ahşap sandukanın etrafının sedef kakmalı, pirinç parmaklıklarla çevrili ve sandukanın üzerinin sırma işlemeli kadifeyle örtülü olduğunu sözlerine ekledi.