İşte Milliyet Gazetesi'nden Didem Özel Tümer'in konuya ilişkin köşe yazısı:
Kıbrıs Barış Harekâtı'nda dönemin Başbakanı Bülent Ecevit ile Dışişleri Bakanı Turan Güneş arasında belirlenen "Ayşe tatile çıksın" parolasının hikâyesini bir çok kişi bilir. Ecevit ve Güneş 2. Cenevre konferansına hazırlanırken, konferansın yarıda kalması ya da uza(tıl)ması ihtimaline karşı aralarında bir parola belirlemeyi konuştukları sırada, Güneş'i Turizm Bakanı Orhan Birgit arar. Güneş, Birgit'e de konferansın uzayabileceğini söyler, çocuklarının onu beklemeden tatil yapabilmesi için rezervasyon konusunda yardımcı olmasını ister. Konuşmayı duyan Ecevit, "Ben parolayı buldum. 'Ayşe tatile çıksın.' Eğer işler kopma noktasına gelirse, burada işler uzayacak, Ayşe tatile çıksın de ben anlarım" der.
İşte buna benzer bir parolanın, Karadeniz'de gaz keşfi sırasında da sınırlı sayıda kişi arasında kullanıldığını öğrendim. Burada da bir bebeğin ismi, 'müjde' aleniyet kazanana kadar güvenlik gerekçesiyle parola olarak kullanılmış. Ona geçmeden önce, gaza ulaşıldıktan, müjde olarak duyurulmasına kadar geçen süreçte olanlara ilişkin anlatılanları aktarayım.
Türkiye'nin ilk sondaj gemisi Fatih, İstanbul'un fethinin 567. yıl dönümü olan 29 Mayıs 2020'de törenle Karadeniz'e uğurlandıktan sonra, Tuna 1 adı verilen kuyudaki çalışmalar 15 Temmuz 2020'de başlar. Çalışmalar gün gün, Ankara'ya da raporlanmış. Gazın keşfine dair ilk haber ise ağustosun ilk haftasında gelmiş. Yani aslında gaz tespitinin yapılması sadece bir kaç hafta sürmüş. Burada akla gelen sorulardan biri nasıl bu kadar kısa sürede gaza ulaşılabildiği. Bir önceki yazıda da görüşlerini aktardığım keşif ve sondaj sürecinde görev alan kaynaklardan biri, bu konuda şunları söyledi:
"Bunun cevabı Fatih gemisinde saklı. Fatih ikinci el bir gemi ama döneminin en iyi gemilerinden biri. Deniz tabanına oturduktan sonra saatte 30 metre derine inebiliyor. Bu, gemilerin sondaj kabiliyeti açısından inanılmaz bir hız. Üstelik Fatih 24 saat esasına göre çalışıyor. Yani bir günde yapılabilen sondaj 720 metre. Sürenin bazılarına fazla kısa gelmesinin arkasındaki asıl neden bu."