Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron 28 Ağustos günü Paris yakınlarındaki Villeneuve kasabasında düzenlediği basın toplantısında, ülkesinin Doğu Akdeniz politikasıyla ilgili olarak "söylemleriyle eylemlerinin tutarlı olması gerektiğini" söyledi ve şöyle devam etti: "Türklerin ancak bundan anladığını ve buna saygı gösterdiğini söyleyebilirim. Eylemlerle desteklenmeyen sözler söylerseniz (…) Fransa'nın bu yaz yaptığı önemliydi: Bu bir kırmızı çizgi politikasıydı. Bunu Suriye'de de yaptım".
Kuşku yok ki bu açıklama Fransa'nın Suriye'de terör örgütü PYD/YPG'ye verdiği destek nedeniyle bir süredir dikkat çektiğimiz Türk-Fransız ilişkilerinde yaşanan kırılmanın itirafıydı. Ancak bu kırılma Macron'la başlamış değil. Hatırlanacağı gibi, PYD/YPG'yi baştan beri "Suriyeli Kürtler" olarak niteleyen Fransa'nın eski Cumhurbaşkanı François Hollande, Afrin operasyonu üzerine "Türkiye ne biçim NATO müttefiki 'bizim öz müttefiklerimizi' (nos propres alliés) vuruyor" diye ortalığı ayağa kaldırmıştı. İşte Macron da atıf yaptığımız konuşmasında bu politikasıyla övündü.
"Kırmızı çizgi" politikasının ölçülü olduğunu savunan Macron, Fransa'nın Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve İtalya ile Doğu Akdeniz'deki tatbikatına katılımı konusunda "Ölçülüydü. Oraya armada yollamadık" diye konuştu. Avrupa Birliği (AB) ülkelerini Yunanistan ve GKRY ile dayanışmaya çağıran ve AB'nin Türkiye'ye yaptırım uygulamasını savunan Fransa Cumhurbaşkanı'na göre, Ankara ile ilişkilerdeki kırılmanın nedeni "Türkiye'nin son yıllardaki stratejisinin bir NATO müttefikine yakışmaması". Bu sözünü de şöyle açıyor: "İki AB üyesinin münhasır ekonomik bölgelerine (MEB) ve egemenliklerine saldırırsanız, provokasyon yapıyorsunuz demektir".