"YAPTIRIM ŞANTAJLARI TÜRKİYE'YE KARŞI İŞE YARAMAZ"
Yaptırım tehditlerine de dikkati çeken Kalın, "Bazı üyeler Türk ekonomisi, Türk enerji sektörüne ve şirketlerine yönelik yaptırımdan bahsediyor. Bunu daha önce de yaşamıştık. Türkiye'yi tanıyan herkes, bu gibi yaptırım söylemleri veya şantajların Türkiye'ye karşı işe yaramayacağını bilmeli." diye konuştu.
Kalın sorunun müzakereler yoluyla çözülebileceğine inandıklarını belirterek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın diplomasiye şans vermesine rağmen Yunanistan'ın Türkiye'nin haklarını ihlal edecek şekilde Mısır'la bir anlaşma imzaladığına değindi.
"CUMHURBAŞKANIMIZ BİR KEZ DAHA DİPLOMASİYE ŞANS VERDİ"
Yunanistan'ın bunu yaparken ne Türkiye'ye ne de diğer AB ülkelerine haber verdiğini kaydeden Kalın, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanımız bir kez daha diplomasiye şans verdi. Oruç Reis Antalya limanına geri döndü. Bunu Yunanistan'ın görüşmeleri ilerletmek için bir fırsat olarak kullanmasını ve istikşafi görüşmelere devam etmemizi umuyorum. Ayrıca bunun 24-25 Eylül'deki AB Liderler Zirvesine de olumlu bir yansıması olacaktır. Sadece Türkiye ve Yunanistan ilişkilerinde değil aynı zamanda Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir sayfa açılmasını istiyoruz."
"SORUNUN BİR KAÇ AY VEYA YILDA ÇÖZÜLMESİ BEKLENMEMELİ"
Kalın, Uluslararası deniz hukukunun, iki taraf arasındaki sorunun öncelikle bu iki taraf arasında çözülmesini işaret ettiğine vurgu yaparak, böyle bir çözüm olmaması durumunda üçüncü tarafların veya mahkemelerin devreye girebileceğini söyledi.
Bu gibi görüşmelerin çok uzun yıllar alabileceğine dikkati çeken Kalın, buna Rusya ve Norveç arasında deniz sınırlarının belirlenmesine ilişkin görüşmelerin 40 yıldır devam etmesini örnek gösterdi. Kalın, dolayısıyla bu gibi sorunların bir kaç ay veya yılda çözülmesinin beklenmemesi ve gerçekçi olunması gerektiğini ifade etti.
"HAFTER, BİZLERİN VİZYONUNU PAYLAŞMAYAN ÜLKELER TARAFINDAN DESTEKLENİYOR"
Libya'ya ilişkin bir soru üzerine de Kalın, Türkiye'nin BM tarafından tanınmış meşru hükümete destek vermemesi durumunda ülkenin tamamen darbeci Halife Hafter'in kontrolüne geçeceğini belirterek, "Peki perde arkasında Hafter'i kim destekliyor? Bunun AB ya da NATO için iyi ve kabul edilebilir bir sonucu olur muydu? Hafter, bizlerin vizyonunu paylaşmayan ülkeler tarafından destekleniyor." dedi.
Türkiye'nin Libya hükümetiyle imzaladığı anlaşmanın soruna bir denge getirdiğini söyleyen Kalın, şu anda müzakereler yürütüldüğünü ve bundan memnuniyet duyduklarını ifade etti.
"ADİL DEĞİL"
"Doğu Akdeniz'de niçin müzakere yapılmıyor?" diye soran Kalın, Meis Adası'nın Türkiye'ye sadece 2 kilometre, Yunanistan'a ise 500 kilometre uzaklıkta olduğuna işaret ederek, "Bu 10 kilometrekarelik adanın, 4 bin kilometrekare deniz alanı olduğunu iddia etmek adil mi? Hayır değil. Coğrafyadan anlayan hiçbir uluslararası organizasyon bu iddiaya inanmaz." dedi.
Kalın, Türkiye'nin bu konuyu gündeme getirdiğinde agresif ve tek taraflı davranmakla suçlandığını ve bunun adil olmadığını söyledi.
Bölgede dışından aktörlerin konuya dahlinin hiçbir şekilde yardımı olmadığını vurgulayan Kalın, "Türkiye, önemli bir oyuncu, NATO üyesi, büyük ekonomisi olan büyük bir ülke. Birleşik Arap Emirlikleri, Fransa ya da diğer ülkelerin Türkiye'yi görmezden gelebilecekleri veya Türkiye'siz hareket edebilecekleri yönündeki her türlü girişimi, olumlu sonuçlanmaz ve tüm bölgede istikrarı bozucu bir etkisi olur." dedi.