Tüm ilişkiler uzlaşmayı gerektirir. Bu konuda üç ilişki öne çıkar. Bunlar arkadaşlıklar, iş ilişkileri ve romantik ilişkilerdir. İster işle ilgili bir sonuç olsun isterse sağlıklı bir kişilerarası dinamiği sürdürmek olsun, bir sonuca gerçekten bağlı olduğumuzda, beklentilerimizde esnek olmamız gerekir. Bazen bir ilişkide kendinizi rahatsız hissedebilirsiniz. Uzlaşma isteğinizin daha çok fedakarlık hissi verdiğini fark ediyorsunuz. Almaktan daha fazlasını veriyorsunuz. Destekleyici olmak istiyorsunuz, ancak bir şekilde başka birinden veya hatta kendinizden beklentiniz çok büyük hale geliyor. Kırgın veya utanmış hissediyorsunuz ve nedenini anlamıyorsunuz. Destekleyici ilişkileriniz sizi kendiniz olmaya, güçlü yönlerinizi geliştirmeye ve potansiyelinizi daha tam olarak gerçekleştirmeye teşvik eder. Destekleyici bir ilişki içinde olup olmadığınızdan veya ilişkiyi devam ettirmek için çarptırdığınızdan emin değilseniz, işte kendinize sormanız gereken bazı şeyler:
Kendinizi enerjik veya tükenmiş hissediyor musunuz?
Bu dinamikte kendinizi özgün hissediyor musunuz? Yoksa olmadığınız biri olmanız gerektiğini mi hissediyorsunuz?
İlişki sürdürülebilir mi yoksa geçici mi? İçinde çarpıttığınız bir ilişkiyi nasıl ele almak istediğinizi düşünürken, sizi yaşayacağım anahtar sözcüklerden birini aklınızda tutmaya davet ediyorum: Başkasının davranışını asla değiştiremezsiniz. Yalnızca kendinizinkini ayarlayabilirsiniz. Bazen ilişkiler yoldaki tümseklere çarpar. Yanlış anlaşılmalar olabilir. Derin yaralara neden olan ihanetler bile olabilir. Uzlaşma hayatın bir parçasıdır ve her gün irili ufaklı şekillerde yaptığımız bir şeydir. Destekleyici bir ortamın doğası budur.
İLİŞKİ TERAPİSTİ | MARY G. BARRET