* Ş: Nerede duruyor bu kasa bilmiyorum.
* Ç: Beyaz bir kasaydı, küçük.
* Ş: Nerdedir bu kasa sizin odanızda mı?
* Ç: Önce sizin odanızdaydı, sonra benim odamdaydı. Anahtarı kimdeydi diye soruyorum. Hatta buzdolabının yanındaydı.
* Ş: Hatırlamıyorum. Yani kasa size niye gitti?
* Ç: Sizin odanızda buzdolabına yer kalmamıştı...
* Ş: Öyle mi gitti, başka şekilde mi gitti bilmiyorum. Anahtarı bende, kasa sizde, niçin?
* Ç: Yer kazanmak için.
* Ş: Odada bir şey yok ki yer kazansın.
* Ç: Yani kapının girişinde solda hemen köşedeydi. Oraya sonra buzdolabı koyunca...
* Ş: O kadar detayları şu an hatırlamıyorum.
* Ç: Yok biz suçlandığımız için...
* Ş: Hatırlamam mümkün değil onları. Yalnız belgelerin geldiği ve daha sonra yayıldığı, zamanında okunmadığı söylendi. Kamuoyunda söylendi. Ne derece doğrudur, nedir, ne değil bilmiyorum.
* Ç: Ben savunmada 'başkan beyin kasasında duruyordu bu evraklar' diye bir savunma yaptım da, onu ispat etmek için size soruyorum başkanım.
* Ş: Başkan beyin kasası yok.
* Ç: Yani mahkeme başkanının denetiminde.
* Ş: Hayır efendim, öyle bir şey yok. Mahkeme kasası olsa sizin orada ne işi var.
* Ç: Kasa benim odada duruyordu, anahtar sizdeydi.
* Ş: Olmaz öyle bir şey.