Türk gemisine düzenlenen saldırıda zamanlamaya dikkat! Uzman isimden A Haber ekranlarında flaş yorum

A Haber ekranlarında hafta içi her gün yayınlanan Memleket Meselesi programında Doğu Akdeniz'de Türk gemisine dün yapılan hukuk dışı arama konuşuldu. Programa katılan Deniz Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Selami Kuran zamanlamaya dikkat çekti ve Türkiye'ye dikkatli olma çağrısında bulundu.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :24 Kasım 2020 , 00:15 Güncelleme Tarihi :24 Kasım 2020 , 00:18
Türk gemisine düzenlenen saldırıda zamanlamaya dikkat! Uzman isimden A Haber ekranlarında flaş yorum

Güne damga vuran skandal haber Doğu Akdeniz'den geldi. Yunan komutan tarafından sevk ve idaresi gerçekleştirilen İrini Harekatı'nda görevli Alman fırkateyni, Türkiye'den Libya'ya gıda ve boya gibi muhtelif maddeler taşıyan gemiyi Doğu Akdeniz'de durdurarak uluslararası hukuka aykırı şekilde arandı.

Bu haberi Deniz Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Selami Kuran, A Haber'de yayınlanan Memleket Meselesi programında yorumladı.

Selami Kuran'ın açıklamaları şöyle;

"CENEVRE SÖZLEŞMESİ VE 1982 BM DENİZ HUKUKU SÖZLEŞMESİ..."
Sizin de ifade ettiğiniz gibi esasen bu hukuk dışı eylemin kara ülkesinde yapılması durumunda haydutluk eşkıyalık diye tabir edilir. Deniz alanlarında yapıldığı zaman biz uluslararası hukukta deniz hukuk terminolojisinde deniz haydutluğu korsanlık şeklinde ifade ediyoruz. Çünkü olayın vuku bulduğu alan uluslararası su açık deniz rejiminin geçerli olduğu alan. Kural denizlerin serbestliği ilkesidir ve buna dayalı olarak da seyreden geminin bayrak devleti kuralı geçerlidir. Bayrak devleti kuralı nedir? Uluslararası sularda seyreden bir gemide bir ticari gemide bir sivil gemide bayrağını taşıdığı devlet tam yetkilidir. Üçüncü bir devletin, gücün, bir deniz gücünün gemiye müdahale etmesi orada arama yapması söz konusu olamaz.

Bunun sadece uluslararası hukukun temel kaynağı olarak kabul ettiğimiz, 1958 Cenevre sözleşmesi ve 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesi… Ki sözleşmelere buna Avrupa Birliği onay vermiştir. Taraftır Yunanistan da bizzat taraftır bunun altını çizmem gerekir Almaya da taraftır. Bu sözleşmelerin orak hükmüne göre; açık denizde seyreden bir gemiye müdahale edilmesinin istisnası yani bayrak devletinin istisnası uyuşturucu madde sevkiyatı yapılması durumunda.

YAPTIRIMI NE OLUR?
Bunun hukuku ve diplomatik anlamda sonuçları vardır. Zaten akşam saatlerinde Türkiye haklı olarak resmi düzeyde nota vermiştir. Ama notanın da özelliği şudur. İlgili devletlerin en üst seviyeden protesto edilmesidir. Olayın kınandığının açık ve resmi bir şekilde en üst perdeden ifade edilmesidir. Hukuk dışı eylemi yapan devletler ve kurumlar için cezai ve hukuki sonuçları vardır.

DİPLOMATİK OLARAK BUNUN TAZMİNİ SÖZ KONUSU OLACAKTIR
Özellikle şimdi söz konusu olan gemi bir yük gemisi. Belirtildiği gibi insani bir malzeme taşıyor. Kaldı ki kaptan ve ilgili personel İrini Harekatı çerçevesinde yanaşan gemilere ilgili bilgileri vermiştir. Yük bilgisi sefer yardımcı olmuştur buna rağmen helikopterle bir silahlı unsurları gemiye girerek hem kaptana silah doğrultarak personele suçluymuş gibi adeta teröristmiş muamelesi yapmışlardır.

Bunun uluslararası hukukta hiçbir şekilde karşılığı olamaz. Bu olaydan zarar gören bir kere bayrak devleti, bir defa ilgili devletlerin Yunanistan ve Almanya'nın hukuk dışı ortaya koyduğu eylem haksız fiil eylemidir. Diplomatik olarak bunun tazmini söz konusu olacaktır. Türkiye'nin bunu talep edeceğini düşünüyorum. Gerçek ve tüzel kişilerin yani geminin maliki olan kişilerin uğramış oldukları zarardan dolayı ilgili faililer hakkında tazminat talepleri söz konusu olacaktır. Bunu Türkiye'de de açabilirler. Şikayette bulunabilirler. Çünkü alıkoyma var, hürriyetten yoksun bırakma filli işlenmiştir. Maddi ve manevi tazminatta bulunabilirler.

AB ZİRVESİ ÖNCESİ BİR KIŞKIRTMA
Bunun tabi arkasında yatan sebebe bakmak lazım. Türkiye'nin AB'ye Avrupa'ya sıcak mesajlar verdiği bir olumlu mesajlar verdiği bir dönemde özellikle bu gibi hamlenin Yunanistan'ın komutasındaki bir komutan tarafından Almanya'yı da yanına alarak yapılmış olması sanki önümüzdeki hafta AB zirvesi öncesi bir kışkırtma bir provokasyon olarak da değerlendirilebilir. Bunun siyasi değerlendirmesini Türkiye'nin yetkilileri muhakkak ki yapacaklardır.