AB Liderler Zirvesi'nde Türkiye'ye yönelik kişisel yaptırım kararı çıktı. Kadir Has Üniversitesi'den Prof.Dr. Mustafa Aydın, gündemi Takvim'e değerlendirdi.
Bu hafta AB Liderler Zirvesi'nde Türkiye'ye yönelik kişisel yaptırım kararı çıktı. Çıkan kararı nasıl değerlendirirsiniz?
Aslında bu beklenen bir karardı. Zirveden önce hafif yaptırım çıkacağı yönünde beklentiler vardı ve öyle de oldu. Bunun ilk sebebi AB kendi arasında bölünmüş olması. Başta Almanya olmak üzere, Bulgaristan, Macaristan, İtalya, İspanya gibi ülkeler, Türkiye'yi AB'den tamamen uzaklaştıracak yaptırımların olmasını istemediler. Zaten bu görüşmeler Almanya'nın dönem başkanlığı yaptığı süreçte devam ediyor. Almanya ilişkileri
pozitif bir yere taşımak istedi ama istenildiği gibi olmadı. Yaptırım konusunda baskı yapan
Yunanistan, Kıbrıs Rum kesimi ve Fransa gibi ülkelerin öne sürdüğü argümanlar çok yer
tutamadı.
KOMİSYON TÜRKİYE İLE ÇALIŞMAK İSTİYOR
Avrupa Birliği Komisyonun tavrı nasıl?
Komisyonun duruşu da çok önemli. Komisyon, son 5-6 aydır Türkiye-AB ilişkilerinin
normalleşmesi gerektiğini diplomatik bir dille bildiriyorlar. AB-Türkiye arasındaki Gümrük Birliği'nin revize edilmesi gerektiği de hem Türkiye hem komisyon tarafından dile getiriyordu. Yunanistan, Fransa, Kıbrıs Rum kesimi gibi ülkelerin politik nedenlerden buna karşı çıkmaları hem Türkiye'yi hem de komisyonu rahatsız ediyordu.
AB, BİDEN İLE BİRLİKTE HAREKET ETMEK İSTİYOR
Yani Komisyon'un da tavrı etkili oldu...
Tüm bunlar birleşince yaptırım beklendiği gibi düşük düzeyde kaldı. Bu toplantının
en önemli yanı ise, görüyoruz ki AB politikaları ABD'nin yeni yönetimiyle eş güdümlü hareket etmek istiyor. Bu da orta vadede bizim dikkatli izlememiz gereken bir olgu olarak karşımıza çıkıyor.
TRUMP EN HAFİF 5 YAPTIRIMI SEÇEBİLİR
Trump görevden ayrılmadan önce CAATSA'yı gündemine alması, Biden öncesi bir ön olarak yorumlanabilir mi?
Aslında bu kararın Türkiye'ye olumlu bir yansıması olabilir. Kongre yılın bu
döneminde bütçe tasarısını başkana gönderiyor. Aslında, CAATSA İran ve Rusya'nın silahlı kuvvetleriyle iş birliğine engel olunmasını istedikleri bir yasa. Tabii Trump bunu en başından beri, Kongre'nin başkanın dış politika yapmasına engel olmaya yönelik algıladı.
Aslında mesele özünde bu.
Geçen sene CAATSA yasası çerçevesinde Türkiye'ye yaptırım kararı Kongre'den çıkınca Trump uygulamadı. Fakat geçiştirmeyi önlemek için, bir ek maddeyle Trump'ı zorlayacak bir yazı stili geliştirdiler. 3/2 çoğunlukla geçti. Yani Trump veto edemiyor artık. Bu sebeple maddeler arasında en yüzeysel olanlardan 5 tanesini seçip uygulamaya alacağını düşünüyorum. Bu da Türkiye tarafından tercih edilebilir bir olay durumunda. Biden yönetiminin daha sert olanları seçip uygulayacağı büyük bir
ihtimali kapsıyor.
AB'nin Mart ayına referans vermiş olması Biden ile hareket etme isteğini
gündeme getirdi. Mart ayına kadar bizi nasıl bir süreç bekliyor?
Çok büyük değişiklerin olacağını sanmıyorum. 20 Ocak'ta Biden göreve başlayacak. Mart yakın bir ay. Bu süre onların yeni görevlendirmelerle geçecek bir ay olacak.
Ama AB'nin beklediği, Biden'ın, Trump'ın göz ardı ettiği ilişkileri yeniden rayına oturtması.
Hem Karadeniz hem Doğu Akdeniz hem de Suriye meseleleri gündeme gelecektir.
AB ve ABD arasında yeni bir pozisyon yaratacaktır.
TÜRKİYE YENİ DURUMA GÖRE POZİSYON ALIYOR
Türkiye nasıl bir pozisyon alamalı?
Fakat Türkiye'nin kendi politikasını da revize etme yoluna gittiğini görüyoruz. İsrail başta olmak üzere yeni büyükelçi atamaları yapıldı, bunun işaretlerinden biri. Bunu yeni ABD başkanı döneminde, Türkiye'nin kendine bir pozisyon alma hamlesi olarak görebiliriz. Benzer gelişmeler Doğu Akdeniz'de de olabilir. Esas itibariyle, Biden'ın AB ziyareti, ilk NATO toplantısı ve görüşmelere bakmak gerekiyor. O döneme kadar uzlaşı olmazsa, ağır yaptırım olabilir.
BİDEN'İN EKİBİ MÜZAKERE YANLISI
Biden gelmeden kamuoyunda Türkiye'ye çok sert tavır alınacağı
düşünülüyordu. Biz Biden yönetiminden tam olarak ne bekliyoruz? Diyalog kurulabilecek mi?
Bu tartışmalara en başından beri katılmadım. ABD'nin başkanı kişisel bir
husumetle harekete geçmez, ihtimal vermiyorum. Biliyoruz ki zaten ABD'De başkan adayları çeşitli gruplara iyi görünmek için böyle açıklamalar yaparlar. Çok da üzerinde duran, fazla vurgulu açıklamalar olmadı zaten. Dışişleri ekibinin yaptıkları açıklamalar ise bu ilk söylemlerin tersini söyler nitelikte. Biden göreve başladıktan sonra, Trump yönetimine oranla, Türkiye'yi daha iyi bilen bir ekiple hareket edecek. Ekip ilişkileri masaya yatıracak ve bundan sonrasını belirlemeye çalışacaklar. Sonrasında da büyükelçilikten başlayıp cumhurbaşkanlığına uzanan bir görüşme zinciri yaşanacaktır. Önceden belirlenmiş negatif ya da pozitif yaklaşımları olacağını sanmıyorum. Fakat, eski Merkez Komutanı Organeral'in Savunma Bakanlığı'na getirilecek olması ilginç bir mesaj.
İSPANYA VE ALMANYA TÜRKİYE'NİN YANINDA
Son dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Batı'ya yönelik açıklamaları var. AB ile bir
yakınlaşma olacaksa, üyelik değil ama Gümrük Birliği meselesi 2021'de revize edilebilir mi?
Ben çok olası görmüyorum. Çok keskin bir Türkiye karşıtı blok var, öte
yandan bize yakın pragmatist bir blok da var. Örneğin İspanya, Almanya ekonomik olarak
kötü olmamızın kendilerine yaramayacağının çok farkında. Mülteciler meselesi de en çok öne çıkan başlıklardan biri. Tamamen siyasi davranan diğer ülkelerden Fransa, Almanya böyle devam ederse bize karşı pozisyonunu değiştirebilir. Fakat bunun için Doğu Akdeniz ve Libya meselesinde bizden kendi lehine bir hareket görmek isteyecektir. Ama Kıbrıs Rum'un ve Yunanistan'ın pozisyon değiştirmeleri daha zor geliyor. Fakat büyük devletler pozisyonunu
kesinleştirirse uymak zorunda kalırlar. Pozitif bir diyalog başlatılabilirse bu 2022 için bir umut verebilir bize.
ALİ DEĞİRMENCİ