Koronavirüs döneminde işe gidip gelen vatandaşlar, virüs korkusu yüzünden toplu taşıma araçlarını kullanmak yerine özel araçlarına yöneldi. Özellikle İstanbul'da iş çıkış saatlerinde trafik yoğunluğu pik seviyelerine yükseliyor. İstanbullular, her akşam saat 21.00'de başlayan sokağa çıkma kısıtlamasından kurtulmak için herkes aynı saatte işten çıkınca trafik çöküyor. Milliyet'te yer alan haber şöyle:
Yasak öncesi evine ulaşmak isteyen vatandaşlar, normal zamanda gidilen yolda 2-3 saat ekstra zaman kaybediyor. Uzmanlar ise, söz konusu trafik yoğunluğunun oluşmaması için gerekli önlemleri, çözüm önerilerini anlattı.
350 BİN ÖZEL ARAÇ
Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı (İstanbul Valiliği Ulaşım Bilim Kurulu Başkanı):
"Toplu ulaşımda insanlar sosyal mesafeyi sağlayamayacağı endişesiyle özel araçlarına yöneldi. Daha önce yaptığımız bir ankette toplu ulaşımdan yüzde 10'luk kaçış, kaosu oluşturuyor. Bu ne demektir? Yaklaşık 3.5 milyon toplu ulaşım yolculuğunu düşünürsek, bir anda 350 bin aracın daha trafiğe girmesi demek. Korona da bir virüs, trafik de bir virüs.
Trafik virüsü de daha çok emisyonun havaya karışmasına sebep oluyor. Emisyonun da insan sağlığı üzerinde, salınan sera gazlarının da iklim değişikliğine ve kuraklık üzerinde büyük etkisi oluşuyor. Köprüler en fazla trafik üreten yerlerdir. FSM ve 15 Temmuz Köprüleri'nde geçen sene Kasım-Aralık aylarındaki geçiş sayıları ile bu sene aynı dönemdeki geçiş sayıları aynı. Toplu ulaşım yarıya düşmüş, ancak araç trafiğinde değişen hiçbir şey yok. Bu vahim bir durum."
'KADEMELİ MESAİ ÇÖZER'
Prof. Dr. Ali Osman Atahan (İstanbul Teknik Üniversitesi Ulaşım ve Trafik Güvenliği Uzmanı):
"İnsanlar artık kendi araçlarıyla seyahat etmeye başladıkları için toplu taşımada bir düşüş var. Toplu taşımanın, raylı sistemlerin, metroların trafiği ne kadar azalttıkları bilinir. Ancak günümüzün sağlık koşulları nedeniyle insanlar bunları kullanmıyor. İstanbul gibi bir metropolde Zincirlikuyu gibi bir meydanda metrobüsten metroya aktarım yapacağınızı düşünün. Daracık alanlar, insanlar dipdibe. Daha önce toplu taşıma kullananlar, yıllar sonra arabalarıyla tekrar trafiğe çıktılar. Herkes aynı saatte çıktığı için, ara caddeler de olmak üzere her taraf kaos. Koronavirüse ek olarak bir de sokağa çıkma yasağının başlayacağı saatlerden önce trafik yoğunluğu pik noktaya ulaşıyor. Bunun engellenmesi için tam uygulanmış olsaydı kademeli mesai çözerdi. Muhtemelen yoğunluk düşerdi."
'STRES VE KAYGI ARTIYOR'
Prof. Dr. Yeşim Yasak (Çankırı Karatekin Üniversitesi Psikoloji Anabilim Dalı Başkanı, Türkiye'nin ilk trafik psikoloğu):
"Bu pandemi sürecinde zaten çok fazla stres altındayız. Bununla beraber öfkeler artıyor. Kaygı düzeyimiz yükseliyor. Bir de trafikte daha çok sıkışıklık içinde kalınca dolayısıyla stresle birlikte kaygı, öfke ve yorgunluk ortaya çıkıyor. Bunların trafiğe nasıl yansıdığına bakarsak, daha çok kural ihlalleri olarak karşyımıza çıkıyor. Sabırsızlık, hoşgörüsüzlük, yani diğer yol kullanıcılarına karşı toleransımız gittikçe azalıyor. Hele hele bu pandemi döneminde yardımlaşma duygumuz azalıyor. Pandemi döneminde en çok korktuğum şey, yardımlaşmanın böyle yüksek olduğu milletimizde herkesin birbirinden kaçması."
'DENİZ ULAŞIMI CAZİP HALE GETİRİLMELİ'
Prof. Mustafa Ilıcalı, bu dönemde artan trafiği önlemek için alınması gereken tedbirleri açıkladı:
- İstanbul'da en fazla trafiği üreten 15 ilçede yapay zeka ve sanal sensörlerle yol düzenlemeleri ve akıllı kavşak uygulamaları yapılmalı.
- Deniz ulaşımının payı şu anda 1/3'e düştü. Ağustos ayında ücretsiz olan deniz araçlarını kullanan sayısı 250 binken, 80 bin yolcuya düştü. Deniz ulaşımı tekrar cazip hale getirilmeli.
- Bisikleti toplu ulaşıma entegre etmek.
- Mesai kademelendirilmesi kapsamında günü ikiye bölerek mesailerin birbiriyle çakışmayacağı, evden çalışmayı cazip yapacak trafik talebini azaltacak tedbirler alınmalı.