'Erken seçim olmazsa darbe olur' tehdidi! İşte geçmişten bugüne İlker Başbuğ gerçeği...

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ demokrasi karşıtı ifadeleriyle gündeme bomba gibi düştü. Cumhuriyet'e röportaj veren Başbuğ, 27 Mayıs üzerinden darbe ima ve tehdidi içeren ifadeler kullandı. Başbuğ'un sözleri, 'Erken seçim olmazsa darbe olur' tehdidi olarak yorumlandı. İşte geçmişten günümüze İlker Başbuğ gerçeği...

Giriş Tarihi :05 Ocak 2021 , 21:52 Güncelleme Tarihi :06 Ocak 2021 , 00:23
’Erken seçim olmazsa darbe olur’ tehdidi! İşte geçmişten bugüne İlker Başbuğ gerçeği...

İÇİNDEKİLER

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ demokrasi karşıtı ifadeleriyle gündeme bomba gibi düştü.

Cumhuriyet'e röportaj veren Başbuğ, 27 Mayıs üzerinden darbe ima ve tehdidi içeren ifadeler kullandı.

Muhalefetin medyası ve ona yakın isimler her zaman olduğu gibi bu hafta da darbe söylemleri üzerinden milleti ve seçilmiş iktidarı hedef aldı.

CHP yandaşı Can Ataklı darbenin nasıl olacağını söyledi! "Tayyip Erdoğan'ın gitmesi için çok büyük bir halk öfkesinin olması lazım." dedi.

MENDERES'İ HATIRLATTI
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ise "Eğer Menderes, 25 Mayıs 1960 günü Eskişehir'de erken seçim tarihini açıklasaydı 27 Mayıs askeri darbesi büyük bir olasılıkla önlenebilirdi" sözleriyle darbe imasından bulundu.

Peki bu darbe heveslilerinin bu eş güdümlü sözleri tesadüf mü? Tabi ki hayır.....Aslında büyük fotoğraf mercek altına alındığında yine bir yerlerde bir şeylerin pişirildiği ve yine karanlık eller tarafından düğmeye basıldığı ayan beyan ortada... Tıpkı 17-25 Aralık operasyonunda olduğu gibi, tıpkı Gezi provokasyonunda olduğu gibi... Tıpkı 15 Temmuz darbe girşiminde olduğu gibi...

Türkiye liderini 2018 yılında seçti. Yeni seçimlerin takvimi ise 2023 olarak tarihe geçti.

Cumhur İttifakı'nın her seferinde ısrarla vurgulamasına rağmen felaket tellalları, kriz olsun isteyenler erken seçim iddiasını dile getirdi ve getirmeye devam ediyor. Aslında Türkiye kamuoyu seçim tartışmaları girdabına çekilmek isteniyordu.

RAND RAPORU VE BAŞBUĞ'UN ÇIKIŞI
Seçilmiş hükümeti hedef alan kalkışma zinciri, önce Amerika merkezli RAND Corporation'ın raporu ile başladı. İlk tetiği onlar çekti.
Rapor, ortada fol yok yumurta yokken 'darbe söylentilerini' gündeme taşıdı. "İktidar değişikliğini" dillendirdi.

Hayata zorla geçirilmeye çalışılan senaryo eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile devam etti sonra ...
Durup dururken FETÖ'nün siyasi ayağı tartışmasının fitilini ateşledi Başbuğ...

Askerlere sivil yargılamanın önünü açan yasa değişikliğinin altında imzası bulunan AK Partili isimleri işaret etti Başbuğ...
Çok eskilerde kalan askeri vesayeti hortlatmaya çalıştı yeniden...

RAND raporunun hemen ardından gelen Başbuğ'un çıkışının zamanlaması manidardı...

İlker Başbuğ, 25 Nisan 2009 tarihli açıklamasıyla hafızalara kazınmıştı. Basın toplantısından 4 gün önce Poyrazköy'de yapılan kazılarda cephaneliklerin bulunmasının ardından konuşmuştu. O gün Başbuğ "Bu boş lav, kullanılmış lav, içindeki roket ateşlenmiş ve geride kalan alüminyum parça." demişti.

Aslında bu iddiayı dile getiren Başbuğ gerçekleri de çok iyi biliyordu. 15 Temmuz darbe girişiminin kritik isimleri 1973 ve sonrasında Türk Silahlı Kuvvetlerine girdi.

Yapılanma 1980, 1984 ve 90'lara kadar hız kazandı.

BAŞBUĞ'UN İDDİALARI GERÇEK DIŞI
FETÖ'nün TSK'ya sızmaya ve yükselmeye başlaması AK Parti iktidarından tam 20 yıl önce başlayan bir süreçti. Dolayısıyla İlker Başbuğ'un iddiaları sonuna kadar gerçek dışıydı.

Meclis FETÖ 15 Temmuz Darbe Araştırma Komisyonu Raporu'nda da örgütün gelişim aşamaları şöyle sıralanmıştı:

- 1970 öncesi örgütün kuruluş aşaması

- 1970'ler örgütün temellerinin atılması

- 1980-1983 yılları (sıkıyönetim dönemi: tedbir dönemi)

- 1983-1989 yılları (özal dönemi: kitleselleşme ve siyasete nüfuz dönemi)

- 1990'lar (koalisyonlar dönemi: şirketleşme ve yurtdışına açılma)

- 2000'li yıllar (paralel devlet aşaması)

AK Parti iktidarından önceki 22 yılda TSK'dan binlerce kişi dini hayat tarzı sebebiyle atılmışken, sadece 400 kişi FETÖ'den atılmıştı.

Peki FETÖ'cüler, adli müşavirlikten emir subaylığına, personel başkanlığından atama dairelerine kadar TSK'nın en önemli kadrolarını doldururken eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve ekibi ne yaptı?

Bugün Meclis'i FETÖ'nün siyasi ayağı olmakla suçlayan İlker Başbuğ'a 2007'de bir liste verilmişti. O listede askeriyedeki 15 bini aşkın FETÖ'cünün ismi yer alıyordu. Peki Başbuğ bu listeyi ne yaptı?

Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na verdi sonrasında hiçbir takip ve işlem yapmadı.

2017'de Meclis'te kurulan 15 Temmuz Darbe Komisyonu'ndaki ifadesinde de bu bilgiyi sakladı.

FETÖ'CÜLERİN ORTAYA ÇIKMASINI SAĞLASAYDI; 15 TEMMUZ YAŞANIR MIYDI?
Öyle ise eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'a sormazlar mı? 2007 yılında gazeteci Tuncay Özkan'ın verdiği ve içinde ordu içindeki FETÖ'cü askerlerin ifşa edildiği ve aynı zamanda FETÖ'ye karşı olan subay ve generallerin fişlendiği flash bellek ile ilgili neden bir işlem yapmadı?

Listeyi verdiği Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın Akın Öztürk başkanlığında oluşturduğu Güneş Çalışma Grubu'nun yaptığı çalışmayı neden takip etmedi?

Neden Genelkurmay Başkanı olduğunu dönemde konuyu tekrar gündeme alıp yeni bir araştırma ve soruşturma açtırmadı?

15 Temmuz darbe kalkışmasını araştırma komisyonuna bilgi verirken neden 2007 yılında verilen askeriyedeki FETÖ'cülerin bu listesini neden sakladı?

3 yıl önce ordu içindeki FETÖ'cülerin listesini sakladığı Meclis'i, bugün neden FETÖ ile itham ediyor?

Eğer 13 yıl önce isimleri tek tek sıralanan FETÖ'cü listesi ile ilgili gerekli işlemi yapıp ordu içindeki FETÖ'cülerin ortaya çıkmasını sağlasaydı; 15 Temmuz yaşanır mıydı?

Tarih ve gerçekler ortada apaçık duruyorken FETÖ ile mücadelede kılını kıpırdatmayanlar, gazi Meclis'i ve onun temsil ettiği milli iradeyi hedef almaktan çekinmediklerini görüyorduk.

Aslında İlker Başbuğ, millet iradesini hedef alma konusunda tanıdık bir isim.

2008'in Mart ayıydı. AK Parti hakkında Türkiye'yi yıllarca ayaklarından dibe çeken 'bir zihniyet'le kapatma davası açılmıştı.

Askerin 27 Nisan (e-muhtıra) çıkışı, sivil ayaklanmanın adresi cumhuriyet mitingleri, muhalefetin medya destekli irtica baskısı sandığa yansır sananlar, 22 Temmuz gecesi büyük bir şok yaşadı.

AK Parti tüm bu saldırıları bertaraf etmiş sandıktan yüzde 46 oy oranı ile açık ara birinci çıkmıştı.
Millet iradesini sindiremeyenler kirli emellere alet olup, işbirliğine gitti.

Türkiye bir kere daha demokrasi ile sınanıyordu AK Parti hakkında kapatma davası açıldı. Hem de gazetelerde özel olarak kurulup yönetilen sitelerde yer alan haberler delil gösterilerek.

Dönemin Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde açılan irtica.org sitesinde üretilen 13 haber...
Kapatma davasının o meşhur, '14 no'lu ek klasöründe delildi bu haberler...

'Apronda namaz şovu' 'cami önünde cihat çağrısı' gibi başlıklar dönemin komuta kademesi tarafından desteklendiği herkesçe bilinen
"irtica.org" sitesindeki başlıklardan sadece ikisiydi...

Hükümet aleyhine hazırlanan,,kışkırtıcı ayrıştırıcı 13 haber parti kapatma davasının en güçlü delili oluvermişti...

O günlerde Kara Kuvvetleri Komutanı olan İlker Başbuğ parti kapatma davasının neresindeydi dersiniz? Adını davaya katkı sağlayanlar arasında geçirenler Başbuğ'un 'irtica.org' üzerindeki etkisini çok iyi biliyordu..

Çünkü İlker Başbuğ, kara kuvvetleri komutanlığı görevini yürütüyordu ve 4,5 ay sonra TSK'nın başına geçecekti.

Askeriyedeki gücünü de etkisini gelecekteki makamından alıyordu. Öyle ki AK Parti kapatma dosyasının gerekli görüş ve destekler alındıktan sonra
Genelkurmay Başkanı Büyükanıt değil de onun yerine hazırlanan İlker Başbuğ'a arz edildiği hep konuşuldu.

VE YİNE SAHNEDE
Ve bugün... Sahnede yine eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ var..
Cumhuriyet gazetesine konuştu Başbuğ, 27 Mayıs üzerinden darbe tehdidi içeren ifadeler kullandı.

Merhum Başbakan Adnan Menderes'in o günlerde hata yaptığını dile getiren Başbuğ "Menderes erken seçime gideceğim deseydi darbe olmazdı" dedi. Aslında mesajı net ve belliydi. 60 darbesi üzerinden bugün ki iktidara erken seçim çağrısı yapıyordu.
Seçim olmazsa darbe olur imasında bulunuyordu.