Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de suikaste kurban gitmesinin ardından yaptığı araştırmalarla o dönem FETÖ'nün emniyet yapılanmasındaki etkin isimlerin oynadığı rolü ve bu kişilerin cinayete adeta yol verdiklerini belgeleriyle ortaya koyan gazeteci Nedim Şener, terör örgütü FETÖ'nün emniyet ve yargıdaki isimleri tarafından hedef haline getirilerek gözaltına alındı ve tutuklandı.
Bir süre cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edilen ve hakkında açılan davada beraatine karar verilen Şener, o zaman yaşadıklarını ve cinayetin faillerinin ortaya çıkarılmasıyla ilgili yaptığı çalışmaları anlattı.
"SANIK İFADELERİNDEKİ FETÖ'CÜLER, İDDİANAMEYE ALINMADI"
Şener, Dink cinayetine ilişkin araştırma yaptığı sırada dava dosyasını okuduğunu, sanıkların ifadelerinde FETÖ'cülerin ismini gördüğünü ancak bu ifadelerin iddianameye alınmadığını belirterek, "Aslında bütün gerçekler, Hrant Dink daha gömülmeden ortaya çıkmıştı. Dink 19 Ocak'ta öldürüldü, 23 Ocak'ta defnedildi. O süre içinde yakalanan sanıklar aslında birçok gerçeği anlatmıştı, dava dosyasında bunların hepsi yer aldı ama iddianameye yansımadı. Dosyanın ekleri arasında kaldı. O ekleri okumakla bunlara vakıf oldum ve ben bu kanaate vardım. İddianamede sadece katil ve etrafındaki isimler vardı. Ancak iyi de bu işin içinde Fetullahçılar var. Bu hakikat aslında Hrant Dink daha gömülmeden ortaya çıkmıştı." diye konuştu.
"AYDINLATMAYA ÇALIŞTIĞIM CİNAYETİN FAİLİ GİBİ GÖSTERMEYE ÇALIŞTILAR"
Dink suikastında, katilden daha çok kendisi hakkında tutuklama talebinde bulunulduğunu dile getiren Şener, şöyle devam etti:
"Katile 20 yıl hapis cezası istenirken benim aleyhime 28 yıl ceza istediler. Orada bir şey tutturamadılar çünkü gerçek çok güçlüydü orada, mahkeme beraat vermek zorundaydı. Aydınlatmaya çalıştığım bir cinayetin faili gibi göstermeye çalıştılar, bundan daha korkunç bir suçlama olamaz. Öldürseler beni çok daha şerefli olurdu. Ergenekon davasında sanıktım ya, daha sonra FETÖ'cülerin yargılandığı davada tam 8 saat tanıklık yaptım. Onlar arkamda, ben ön tarafta, onların işlediği suçları yüzlerine karşı anlattım. 'İşte Allah'ın adaleti' dedim. Bunu kul ayarlayamaz. Birisi böyle bir senaryo yazsa kimse inanamaz. Bir cinayeti aydınlatmak isteyen gazeteci, daha sonra o cinayeti işlediği iddia edilen örgütün üyesi diye tutuklanacak, o kumpastan sağ çıkacak, sonra ona kumpas kuranlar yargılanacaklar ve o gazeteci gidip onların davasında tanık olarak ifade verecek. Bunu hiçbir senarist yazamaz. Bu ancak ilahi bir adaletle sağlanır."
SUİKASTIN ÜSTÜNÜ ÖRTMEYE ÇALIŞTILAR
Nedim Şener, kitabında, o dönem Dink cinayetini sözde soruşturanların FETÖ'cü olduğunu kaleme aldığını hatırlatarak, suikastın arkasında da FETÖ'cülerin olduğunu ayrıca aynı örgüt elemanlarının cinayetin üstünün örtülmesinde görev aldıklarını yazdığını kaydetti.
2014 yılında açılan soruşturmayla beraber, yazdığı o isimlerin hepsinin daha sonra sanık olduğunu belirten Şener, "Dink cinayeti, Ergenekon kumpasının başlaması için FETÖ'nün yol verdiği bir cinayettir." dedi.
Hrant Dink cinayetinin içinde FETÖ'cülerin olduğunun anlaşılmasından sonra dış dünyanın davaya ilgisinin azaldığını anlatan Şener, "Ergenekon kumpası sürecinde Hrant Dink davası, yabancılar tarafından inanılmaz şekilde sahiplenildi. Dünyanın her yerinden avukatlar cüppeleriyle duruşmalara katıldılar. FETÖ'cülerin hakim olduğu dönemde Beşiktaş'ta özel yetkili mahkemelerde o mahkeme süreçlerine adam sığmazdı. Beşiktaş'ta yürüyecek yer bulamazdınız ama 2014'ten sonra bu işin içinde FETÖ'cülerin olduğu ortaya çıktı, duruşmalar görülmeye başlandı ve şu an 10 kişi ya takip ediyor ya etmiyor." şeklinde konuştu.