İşte Salih Tuna'nın konuyla ilgili yazısından bir bölüm:
Hukukun üstünlüğü tartışılmaz. Her şeyin temeli adalet. Yargının yandaşı / partizanı / muhalifi de olmaz. Yargı hem bağımsız hem de tastamam tarafsız olmalıdır...
Buraya kadar sanırım iktidar ve muhalefet cenahında ihtilaf yoktur. Herkes hemfikirdir.
Demek ki, mesele uygulamada.
Anlaşılan o ki küresel sistem yandaşı muhaliflerimiz de uygulamadan çok rahatsız. Her fırsatta "Bu ülkede yaşanmaz, adalet yok!.." lakırdıları eşliğinde yargının bağımsız olmadığını dile getiriyorlar.
İşin garibi...
Bunların içinde yer alan soldan çarklı muhalif güruh vaktiyle "vesayet yargısına" sahip çıkıyordu; sağdan çarklı muhalif güruh da "otonom yargıya."
Hiçbirinin aklına yargının bağımsız ve tarafsızlığı gelmiyordu.
Tam aksine, marangoz imamdan aldığı talimatla hüküm veren otonom yargı, Taha Akyolgiller tarafından "hukukun üstünlüğü" tesmiye ediliyordu.
Şimdi hepsi birden "yandaş yargı" yaygarası koparıyorlar!..
Şayet bu ülkede "yandaş yargı" varsa en son "yandaşlığını" bize yaptı. Bize, yani rahmetli Ahmet Kekeç'e, Turgay Güler'e ve Salih Tuna'ya.
Nasıl mı?
28 Şubat sürecini teşrih masasına yatırdığımız bir televizyon programında dönemin Başbakanı Erbakan'a "Ulan pezevenk..." diye hakaret eden (adı lazım değil) o Paşa'yı (söz konusu hakareti üzerinden) sert bir şekilde eleştirdik diye her birimizi 6.500 TL tazminat cezasına çarptırdı.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ