Uluslararası ilişkiler çerçevesinde pek çok devlet ve hükümet temsilcisiyle telefon ve telekonferans görüşmeleri ile yüz yüze kabuller gerçekleştirdiklerine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tabii her biri aynı zamanda ülkemiz meselelerinin konuşulduğu, tartışıldığı platformlar olan parti kongre üyelerimiz ve diğer parti faaliyetlerimiz bu listenin dışındadır. Bunların yanında haftanın her günü devlet ve millet meseleleri ile ilgili yaptığımız kabulleri veya telefon görüşmelerini mutat mesaimiz olduğu için ayrıca saymıyoruz." ifadelerini kullandı.
Bugüne kadar yaptıklarıyla yetinmeyip, geleceğin büyük ve güçlü Türkiye'sini inşa etmek için her alanda yoğun hazırlıklar yürüttüklerini vurgulayan Erdoğan, "Ülkemizin son 18 yılının en büyük özelliği, demokraside ve ekonomide kesintisiz bir reform gündemine sahip olmasıdır. Yıllarca siyasi istikrarsızlıklar, ekonomik krizler, darbeler, vesayet kıskacında bu ülkenin ve milletin enerjisini, vaktini, imkanlarını heba edenlerin yol açtığı kayıpları telafi etmek için gerçekten çok çalıştık. Üstelik bu mücadeleyi, ülkeyi bu hale getiren vesayetçilerin, darbecilerin kriz tüccarlarının nice sinsi tuzaklarına rağmen başarıya ulaştırdık." ifadelerini kullandı.
REFORM MESAJI
Başkan Erdoğan, "Tabii 'reform' dediğimiz değişim ve dönüşüm gündemi, dinamik bir süreci ifade ediyor. Görevimiz dünyanın ve Türkiye'nin değişen şartlarına, milletimizin değişen ihtiyaçlarına ve beklentilerine göre yeni reform gündemleri oluşturmaktır. Her kim 'Artık bu ülkede yeni reforma ihtiyaç yok.' derse bilinmelidir ki o kişi Türkiye'den de dünyadan da toplumdan da bir haberdir." diye konuştu.
Türkiye'nin geçmişten günümüze eğitim sistemine değinen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Mesela daha düne kadar kendi çocuklarına dahi üniversite eğitimi imkanı sunamayan bir Türkiye ile bugün 8 milyon evladı yanında 200 bin yabancıya yükseköğrenim sağlayan bir Türkiye'nin eğitim yaklaşımı aynı olabilir mi? Aynı şekilde geçmişte bırakınız dünya ile rekabet etmeyi, kendi vatandaşlarının asgari ihtiyaçlarını karşılayacak sağlık, ulaşım, enerji, sanayi, teknoloji, şehircilik, çevre, spor altyapısına sahip olmayan bir ülkenin ihtiyaçlarıyla bugünküler aynı olabilir mi? Yine kendi sınırları içindeki teröristlerle baş etmekte zorlanan bir Türkiye ile sınırlarının ötesinde güvenli alanlar oluşturan çok da ötelerde harekatlar yürüten bir Türkiye'nin güvenlik stratejileri aynı olabilir mi?
Bu örnekleri her alana teşmil etmek mümkündür. Daha önemlisi hayatın bir gerçeği olan değişimin dışında kalan veya değişimi doğru istikamette yönlendirilemeyen toplumların yaşadıkları acı tecrübeleri ve yıkımları hemen yanı başımızda bizzat görüyoruz. Avrupa'dan Amerika'ya, Asya'dan Afrika'ya kadar dünyanın her yerinde köklü siyasi, sosyal, ekonomik çalkantılar yaşanırken Türkiye'nin olduğu yerde çakılıp kalması elbette düşünülemez."
"ÜLKEMİZ HER ALANDA BÖLGESEL VE SİYASAL LİDERLİK POLİTİKASI İZLEMEKTEDİR"
Türkiye'nin yıllarca küresel siyasi ve ekonomik değişimlerin gerisinde kalıp, statükoya teslim olduğu için hep büyük bedeller ödediğini kaydeden Erdoğan, "İnşallah bu defa küresel siyasi ve ekonomik değişimin önünde kendi inisiyatiflerimizi hayata geçirmek suretiyle hedeflerimize ulaşacağız. Ülkemiz işte bu amaçla bir süredir ekonomiden güvenliğe her alanda bölgesel ve siyasal liderlik politikası izlemektedir." dedi.
Gelinen noktada yeni ve köklü reform ihtiyaçlarının ertelenemez olduğunu gördüklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
"Bu çerçevede hukuki ve ekonomik reform paketlerinin hazırlıklarını zaten bir süre önce başlatmıştık. Adalet Bakanlığımız hukuki reformlarla Hazine ve Maliye Bakanlığımız ekonomik reformlarla ilgili teknik çalışmaları hamdolsun belirli bir seviyeye getirdi. Bu reform paketleri çalışılırken dünyadaki ve ülkemizdeki gelişmelerin detaylı bir analizi yanında, ilgili tüm bakanlıklarımızla kurumlarla sivil toplum kuruluşları ile görüşmeler yapıldı. Hazırlık çalışmalarında ortaya konulan tespitler ve teklifler çerçevesinde her kesimin ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılayacak taslaklar ortaya çıktı."
"KAPSAMLI ÇALIŞMAYI KAMUOYUYLA PAYLAŞACAĞIZ"
Ortaya çıkan bu taslakları hem kendi içlerindeki kurullarda hem de Cumhur İttifakı'ndaki ortaklarıyla değerlendirerek nihai aşamaya getireceklerini söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"İnşallah çok yakında reform paketlerimizin felsefesini, amaçlarını, hedeflerini ve faaliyet başlıklarını içeren kapsamlı bir çalışmayı kamuoyuyla paylaşacağız. Hemen ardından yasamanın alanındaki konularla ilgili Meclis'te, idari alandaki konularla ilgili de Cumhurbaşkanlığımızda gereken müşahhas adımları atmaya başlayacağız. Esasen Türkiye'de sorunların kaynağının 1960'tan beri hep darbeciler tarafından yapılan anayasalar olduğu açıktır. Ne kadar değiştirirsek değiştirelim anayasanın ruhuna dercedilen darbe ve vesayet izini silmek mümkün olmuyor.
Anayasa çalışması öyle gizli saklı mahfillerde terör örgütü ile irtibatlı kesimlerin gölgesinde, ülkesiyle zihni ve kalbi bağlantısı kopuk isimlerle yürütülebilecek bir iş değildir. Bu çalışmanın, milletin gözü önünde ve onun temsilcilerinin tamamının katılımıyla şeffaf bir şekilde gerçekleştirilmesi, ortaya çıkan metnin de mutlaka milletin takdirine sunulması gerekir. Cumhur İttifakı'ndaki ortağımızla bu konuda bir anlayış birliğine varmamız halinde önümüzdeki dönemde yeni anayasa için harekete geçebiliriz."
YÜZ YÜZE EĞİTİM NE ZAMAN BAŞLIYOR?
Uzaktan eğitim öğretimin temeli olan internete erişimdeki sınırlılığı dikkate aldıklarını ifade eden Erdoğan, "Köy okullarında 15 Şubat'ta eğitim-öğretimin başlamasını kararlaştırdık. Ancak okulların açıldığı köylerde vaka artışı yaşanması halinde eğitim ve öğretime yeniden ara verilebilecek. Bunu da özellikle söylemek zorundayım. Kovid-19 her şeyden tehlikeli ve önemli. Yavrularımızın kaybına tahammülümüz olamaz." ifadelerini kullandı.
Her türlü tedbiri almak zorunda olduklarını söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"8 ve 12. sınıflar ile ilkokul ve özel eğitim okullarında ki eğitim öğretimin 1 Mart'tan itibaren başlaması için hazırlıklara başlanacak. Vaka sayılarındaki iyileşmeye paralel olarak 1 Mart'tan itibaren il bazında eğitim öğretimin kademeli başlaması için gereken çalışmalar da yürütülecek. Yine vakaların belirli bir sayının altına düşmesiyle birlikte esnafımıza yönelik kısıtlamaların kademeli olarak gevşetilmesiyle ilgili takvimi de başlatmayı planlıyoruz. Bu vesileyle belediyelerden ve organize sanayi bölgeleri yönetimlerinden İl Hıfzıssıhha Kurulu kararlarının uygulanması hususunda hassasiyet göstermelerini beklediğimizi belirtmek istiyorum."
Erdoğan, yaklaşık 11 aydan bu yana sabır ve metanetle tedbirlere riayet eden herkese teşekkür etti.
POZİTİF BÜYÜME İLE KAPATACAĞIZ
Erdoğan, "Son uluslararası analizler, G20 ülkeleri içinde 2020 yılını pozitif büyüme ile kapatabilecek iki ülkenin Türkiye ve Çin olduğunu gösteriyor." dedi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslenen Erdoğan, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının son 1 yılda ülke ayrımı yapmaksızın tüm dünyada üretimi, tüketimi, ticareti, yatırımları, turizmi ve sosyal hayatı derinden etkileyen sıkıntılara yol açtığını, bu dönemde en güçlü ekonomilerin bile küçülmeye, daralmaya başladığını söyledi.
Hasarın boyutunu gösteren çarpıcı bazı rakamları paylaşmak istediğini belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"Yapılan son tahminlere göre, 2020 yılında küresel ekonominin yüzde 3,5, gelişmiş ülkelerin yüzde 4,9, AVRO Bölgesi'nin yüzde 7,2 ve gelişmekte olan ülkelerin yüzde 2,5 oranında küçülmesi bekleniyor. Görmeye alışık olmadığımız bu oranlar veya bu rakamlar yaşanan krizin ne kadar derin olduğunu işaret ediyor. Bu denli bir ekonomik küçülme aynı zamanda işsizlik demektir. Uluslararası Çalışma Örgütü'nün verilerine göre 2020 yılında çoğu da gençlerden ve kadınlardan oluşan 255 milyon iş kaybı yaşandı. Sadece bu iş kayıplarının ekonomik değeri 4 trilyon dolara yakın. Böylesine zorlu bir küresel konjonktürün Türkiye'yi olumsuz etkilememesi elbette mümkün değildir. Fakat bizi dünyadan ve özellikle de gelişmiş ülkelerden ayıran çok önemli avantajlarımız var. Biz son 18 senedir sağlığa, sosyal güvenliğe, sanayiye, teknolojiye yani toplumun refahını artıracak her alana büyük yatırım yapan bir ülkeyiz. Yaptığımız yatırımların karşılığını da işte bu gibi zor günlerde alıyoruz."
Salgın süresince Türkiye'nin direncinin kırılmadığı gibi tam tersine önüne yeni fırsatlar çıktığını söyleyen Erdoğan, milletin azmini, çalışkanlığını ve yardımseverliğini bu dönemde yeniden tüm dünyaya gösterdiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sağlıkçıların özverisini, sanayide, tarımda, hizmet sektöründe çalışan kardeşlerimin alın teri tamamladı. Aşı ve ilaç geliştirmeye kendini adayan bilim insanlarımızın tutkusunu uzaktan eğitimle öğrencilerine ulaşan öğretmenlerimizin çabaları tamamladı. Salgına karşı hep birlikte topyekün bir seferberlik yürüttük. Hükümetimiz de bu süreçte sağlıktan sosyal desteklere kadar her konuda vatandaşlarımızın yanında olacak adımları attı. Hafızalarınızı tazelemek adına verdiğimiz desteklerin bazılarını kısaca özetlemek istiyorum. Yaklaşık 650 bin emeklimizi kapsayan en düşük emekli maaşı ödemesini 1000 liradan 1500 liraya yükselttik. Sosyal destek kapsamındaki tüm ailelere ilave nakdi yardım yaptık. Büyüklerimize sahip çıkarak yalnız yaşayan 80 yaş üstü vatandaşlarımızı yakın takibe aldık. Ekonomiyi canlandırmak ve istihdamı korumak için geliştirdiğimiz bir dizi tedbiri kararlılıkla uyguladık. Bay Kemal öyle danışıklı dövüşle, öyle gidip de çöp konteynırlarının içerisinden aldatmak suretiyle vatandaşlarımızı 'bak aç, açık, sefil' gibi yalan yanlış haberlerle, spekülasyonlarla sen bu milleti aldatamayacaksın. Zaten böyle söyledikçe de bak partin kendi içinde dağılmaya başladı."
Kısa çalışma ödeneğinin şartlarını kolaylaştırdıklarını, kapsamını da genişlettiklerini söyleyen Erdoğan, ayrıca kısa çalışmadan ve işsizlik sigortası şartlarından yararlanamayıp ücretsiz izne çıkarılanlar için nakdi ücret desteği vermeye başladıklarını anlattı.
Erdoğan, "Bunları biz yapıyoruz. Sosyal Koruma Kalkanı kapsamında bugüne kadar çeşitli kesimlere verilen hibe desteklerinin rakamı 49 milyar lirayı geçti. Ekranları başında bizi izleyen milletime sesleniyorum, 49 milyar lirayı geçti. SGK teşviklerimiz ve İŞKUR desteklerimiz ile birlikte bu rakam nereye ulaşıyor biliyor musunuz, 71 milyar liraya ulaştı." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl salgın şartlarına rağmen 16 milyonluk turist sayısına ulaşıldığını da vurgulayarak, şunları kaydetti:
"İhracatçılarımıza stok finansman desteği sağladık. Eximbank kredi vadelerini uzattık. İhracatçılara, destekleme ve fiyat istikrar fonu kapsamında 2,4 milyar lira destek ödemesi yaptık. Dijital ortamda yapılan pazara giriş çalışmalarını destekledik. Mart 2020'den itibaren belirli sektörler için mücbir sebep hali ilan ederek vergi yükümlülüklerini ve Sosyal Güvenlik Kurumu prim ödemelerini 6 ay erteledik. Böylece 29 milyar lira vergi alacağını ve 40 milyar lira Sosyal Güvenlik Kurumu alacağını erteleyerek, 2,5 milyon vergi mükellefini rahatlattık. Yurt içi yolcu taşımacılığını, eğitim, öğretim hizmetleri, yeme içme, sinema ve konaklama hizmetlerini KDV oranını yüzde 1'e indirdik. İşyeri kiralamaları, otomotiv, motosiklet, bisiklet, küçük ev aletlerinin bakım onarımı, terzilik, kuru temizleme gibi genel orana tabi esnaf hizmetlerinde KDV'yi yüzde 8'e düşürdük. Bu vergi indirimleri ile 2020'de 15 milyar lira, 2021 yılında ise yaklaşık 12,5 milyar vergiden vazgeçmiş olduk. Vergi dairelerine, SGK, gümrük idaresine ve belediyeye ödenecek vergi, prim, para cezası gibi kamu alacaklarının yeniden yapılanmasını sağladık. Bu uygulamadan yararlanmak için şu ana kadar 7,5 milyon vatandaşımız 108 milyar liralık alacağı yapılandırmak amacıyla vergi dairelerimize başvurdu. Salgın sebebiyle faaliyetleri tamamen durdurulan kıraathane, kahvehane, internet kafe ve sinema salonu gibi işletmelerin mücbir sebep hükümleri kapsamında vergi yükümlülüklerini de erteledik. Küçük esnafımızın tamamına ve kısıtlamalar nedeniyle gelir kaybına uğrayan esnaflarımıza da hibe şeklinde destekler vermeye başladık."
"ESNAFLARIMIZA 5 MİLYAR LİRANIN ÜZERİNDE BİR NAKDİ DESTEK VERİYORUZ"
Salgının en çok etkilediği kesim olan taksi, dolmuş, servis işletmecileri, pazarcılar, terziler, oto tamircileri gibi basit usule tabi tüm esnaf ve sanatkarları doğrudan destek ödemesi kapsamına aldıklarını dile getiren Erdoğan, "Aynı şekilde lokantacılık, pastanecilik, kadın ve erkek kuaförlüğü, pansiyon, yurt-kreş işletmeciliği gibi faaliyetleri kısıtlanan sektörlerdeki esnaf ve sanatkarımızı da aynı kapsama dahil ettik. Böylece 1 milyon 240 bin esnafımız 3 ay süreyle ayda 1000 lira almaya devam edecek. Ayrıca esnafımıza büyükşehirlerde 750, diğer şehirlerde 500 lira kira desteği ödemesi yapıyoruz. Sadece bu iki program sayesinde esnaflarımıza 5 milyar liranın üzerinde bir nakdi destek veriyoruz." diye konuştu.
Lokanta, restoran ve kafe sahibi esnaflara yeni bir hibe desteğinin müjdesini kısa bir süre önce verdiğini hatırlatan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Buna göre 2019 yılı cirosu 3 milyon liranın altında olan işletmeler eğer 2020 yılında yüzde 50 ve üzerinde bir ciro kaybı yaşadılarsa azalan cirosunun yüzde 3'ü kadar hibe alabilecekler. Bu hibenin tutarı da en az 2 bin lira, en fazla 40 bin lira olabilecek. İnşallah bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada esnafımızın, sanatkarımızın, üreticimizin, vatandaşımızın yanında olmayı sürdüreceğiz. Uyguladığımız ekonomi politikalarının olumlu etkileri 3'üncü çeyrekten itibaren makro ekonomik verilerimize yansımaya başladı.
Öncü göstergeler 2020 yılını yüzde 1'in üzerinde bir büyüme ile kapatabileceğimize işaret ediyor. Son uluslararası analizler, G20 ülkeleri içinde 2020 yılını pozitif büyüme ile kapatabilecek iki ülkenin Türkiye ve Çin olduğunu gösteriyor. Ekonominin üretim, tüketim, yatırım harcamaları ve ihracat tarafı oldukça güçlü seyrediyor. Büyüme bakımından önemli bir gösterge olan imalat sanayi satın alma yöneticileri endeksi kesintisiz 8 aydır yüzde 50'nin üzerinde gerçekleşiyor. Yeni ihracat siparişleri ile ağustostan bu yana endeksteki güçleniş daha da hızlanırken istihdamda 2017 sonundan beri en yüksek seviyeye ulaştık. Amacımız yatırımların çoğalması, üretim kapasitemizin gelişmesi ve sektörlerimizin rekabet gücünün artmasıdır."
Erdoğan, geçen yıl girişimcilerin salgına rağmen yatırım taleplerini artırdıklarını söyledi.
Erdoğan, "Teşvik tarihimizin rekorunu 2020'de kırarak toplam 10 bin 505 yatırım teşvik belgesi düzenledik. Bu belgelere istinaden 238 milyar liralık sabit yatırıma destek vereceğiz. Söz konusu yatırımlar tamamlandığında 305 binin üzerinde ilave istihdamı ülkemize kazandırmış olacağız." diye konuştu.
Tüm sıkıntılara rağmen 2020'yi 169,5 milyar dolarlık ihracatla tamamladıklarını ve program hedefini aştıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kamu maliyesi tarafı da güçlü olduğumuz alanlardan biridir. Mali disiplinin korunmasına gösterdiğimiz özen sayesinde 2020 yılı bütçe açığını yüzde 3,6 civarında tuttuk. Üstelik bu başarıyı gelişmekte olan ülkelerin, ortalama yüzde 11'lere varan bütçe açığı verdiği bir dönemde yakaladık. Aynı anlayışla 2021 yılı bütçe açığı hedefimizi de yüzde 3,5 olarak belirledik." ifadelerini kullandı.
"TÜRK LİRASI DEĞER KAYBINDA DEĞİL, DEĞER KAZANIYOR"
Türkiye'nin finansal piyasalarda son 3 aydır pozitif görünüme sahip olduğunu kaydeden Erdoğan, "Türk lirası, dolara karşı yüzde 18, avroya karşı yüzde 16 düzeyinde değer kazanarak gelişmekte olan ülkeler arasında en iyi performansı sağladı. Türk lirası değer kaybında değil, değer kazanıyor. Türk lirasındaki güçlenme ve altın fiyatlarındaki gerilemeyle beraber merkezi yönetim toplam borç stokumuz yaklaşık 173 milyar lira azaldı." bilgisini paylaştı.
Erdoğan, vatandaşların tasarruflarında Türk lirasına dönmeye başladıklarını belirterek, bu vesileyle tüm vatandaşlara teşekkür etti.
Gerçek kişilerin, son 3 aylık dönemde piyasaya 4 milyar dolara yakın döviz sattıklarını belirten Erdoğan, ülkenin risk priminin de düştüğünü aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt dışındaki portföy yatırımcılarının, Türkiye'nin finansal piyasalardaki varlıklarına talebinin güçlü seyrettiğini dile getirerek, son 3 ayda 16 milyar doların üzerinde portföy girişinin olduğunu kaydetti.
"GIDA ENFLASYONU ÖNÜMÜZDEKİ EN BÜYÜK TEHDİTLERDEN BİRİDİR"
Bu olumlu gelişmelerin yanında, ekonomideki sorunlu alanları bildiklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Serbest piyasa kurallarından taviz vermeksizin bu sorunların üzerine gidiyoruz ve gideceğiz. Yüksek enflasyonun hem üretici hem de tüketici cephesinde oluşturduğu tahribatın farkındayız. Gıda enflasyonu önümüzdeki en büyük tehditlerden biridir. Gıda ürünlerinde, tarla veya fabrika ile market arasındaki fiyat farklarının ekonomik süreçler ve gerekçelerle izah edilemeyecek seviyelere çıkması, milletimizle birlikte bizi de rahatsız ediyor. Nitekim bugün yine gündemimizin en önemli maddelerinden bir tanesi de oydu. Üç beş açgözlü tüccarın milletimize ekmeğini ve aşını zehir etmesine izin veremeyiz. Bununla birlikte hükümet olarak, görevimizin meseleyi tüm boyutlarıyla incelemek ve ona göre tedbir almak olduğu açıktır. Sıkıntının kaynağına indiğimizde, kimi tüccarların açgözlülüğü yanında uluslararası alanda gıda fiyatlarında yaşanan yükselişi, bununla birlikte kuraklığın ve yapısal sorunların etkilerini de görüyoruz."
"BİTKİSEL ÜRETİMİMİZ, CUMHURİYET TARİHİNİN REKORUNU KIRDI"
Erdoğan, kuraklığın bazı bölgelerde üretimi düşürmesinin, Çin ve Hindistan gibi yüksek nüfuslu ülkelerin ürün taleplerinin artmasının tüm dünyada gıda fiyatlarını hareketlendirdiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Özellikle uluslararası piyasalarda, ayçiçeğinde 2 kata varan, soya fasulyesinde yüzde 50'yi, buğday ve mısırda yüzde 40'ı bulan fiyat artışları yaşandı. Avrupa ve Amerika'daki boş market rafları görüntülerinin gerisindeki sebeplerden biri de budur. Türkiye'de aldığımız tedbirler ve kendi üretim gücümüz sayesinde hamdolsun böyle görüntülerin ortaya çıkmasına müsaade etmedik ve etmeyeceğiz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl verdikleri 22 milyar liralık destekle tarımsal üretimin kesintisiz devamını sağladıklarını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Bu sayede bitkisel üretimimiz, bir önceki yıla göre 7 milyon ton artışla 124 milyon tonun üzerine çıkarak Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı. Cumhuriyet tarihinde bu gerçekten bir örnektir. Tarımsal büyüme ve ihracatta da oldukça güzel gelişmeler yaşandı. Bu yıl da 24 milyar liralık tarımsal destek ödemesi ile üretimin sürmesini temin edeceğiz. Çiftçilerimizin ekmeğe, biçmeye, üretmeye devam etmeleri için onları artan girdi maliyetlerinden koruyacak tedbirleri de alıyoruz. Yılın ikinci yarısında dünyadaki gelişmeler ve ülkemizde aldığımız tedbirler çerçevesinde gıda fiyatlarındaki oynaklığın azalacağını düşünüyoruz."
"GIDADA PİYASA GÖZETİMİ VE DENETİMİNİ KARARLILIKLA UYGULAMAYA DEVAM EDECEĞİZ"
Erdoğan, kuraklığın etkilerini ve gıda fiyatlarındaki artışı yakından takip ettiklerinin altını çizerek, şöyle konuştu:
"Öncelikle gıdada piyasa gözetimi ve denetimini kararlılıkla uygulamaya devam edeceğimizin altını çizmek istiyorum. Nitekim gıda komitesi harekete geçerek, üretimden perakendeye kadar zincirin halkalarını değerlendirmeye ve gereken tedbirleri almaya başladı. Erken uyarı sistemi kurarak çok hızlı ve etkin bir karar alma mekanizması oluşturacağız. Rekabet Kurulunu da etkin bir şekilde harekete geçireceğiz.
Tarımsal üretimle ilgili kronik sorunların çözümü hususunda 2019 yılında düzenlediğimiz Tarım Orman Şurası'nda alınan kararların uygulamasına da hız vereceğiz. Bu ancak özel sektörle iş birliği içinde yürüyebilecek bir süreçtir. Elbette piyasa dostu ve kalıcı adımlardan yanayız. Ama özel sektörün de kendi üzerine düşenleri yapması şarttır."
İSTİHDAMIN ARTIRILMASI
Dertlendikleri bir diğer önemli konunun istihdamın artırılması olduğunu söyleyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Salgındı, mutasyondu derken, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de alınan tedbirler maalesef iş gücü piyasamızı menfi etkiliyor. Bu konuda da özel sektöre çağrı yapıyorum, 'Gelin, bu işi daha önce yaptığımız gibi bir seferberliğe dönüştürelim. Kadın ve genç istihdamı başta olmak üzere, bu konuda atacağımız vizyoner adımlarla dünyaya örnek olalım. Her türlü teklife açığız. Tüm hazırlıkları masaya koyalım, hep birlikte tartışalım, en iyisi ne ise, yarınlarımız için bir an evvel onu hayata geçirelim. Bu ülke bizim, hepimizin. Ayağa kalkarsak hep birlikte kalkacağız ama unutmayın ki kaybedersek hep birlikte kaybedeceğiz. Ben kaybetmeye inanmıyorum."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkenin ve milletin kazanacağına inandığını vurgulayarak, "2021'i, salgın sonrası dönemin hazırlık yılına hep birlikte çevirelim." dedi. Buna mani hiçbir şeyin olmadığını, bunların aşılacağını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Dünya aşı bulamazken hamdolsun bizde bu sıkıntı da yok. Burada da çalışmalarımızı kararlı bir şekilde sürdürüyoruz. Enflasyon hedefine birlikte ulaşalım ama yüksek faizle asla bu mümkün değil. Orada da yine düşük faizle bu işi başarabiliriz. Cari açıkla mücadele için gerekli önlemleri birlikte uygulayalım. İstikrarlı ve kaliteli büyümenin önündeki tüm engelleri birlikte kaldıralım. Yatırım, üretim, ihracat ve istihdam odaklı politikalarla ki bu düşük faizle olur, kalkıp da yatırımcı yüksek faizle yatırıma girebilir mi? Giremez. Ancak düşük faizle yatırıma girmesi mümkün. Bu olduğu zaman istihdam olacaktır. Bu olduğu zaman üretim olacaktır. Bu olduğu zaman ihracat olacaktır. Bütün bunlar olduğu zaman da, biz dünya ile yarışır hale geleceğiz. Ülkemizi 2023'e inşallah hedeflerini gerçekleştirmiş olarak ulaştıralım. Bütün bunları salgın tehdidini en aza indirerek yapmamız gerekiyor."
YERLİ AŞI ÇALIŞMALARI
Toplantıda salgın tedbirlerini yeniden gözden geçirdiklerini söyleyen Erdoğan, "Aşı çalışmalarının hızla sürmesi önümüzdeki dönemi görmemiz bakımından önemlidir. Sahadaki aşı uygulaması belirlenen öncelikler doğrultusunda sürüyor. Kovid-19'un mutasyona uğraması herkes gibi bizim de işimizi zorlaştırıyor. Buna rağmen Allah'ın izniyle bu küresel sağlık krizinin üstesinden gelebileceğimize inanıyoruz. Dışarıdan aşı tedarikinin sürdürülebilirliği şüphelidir. Dünyada bu konuda yaşanan ve giderek ayyuka çıkan kriz, bize yerli aşı çalışmalarına hız vermemiz gerektiğini gösteriyor. Salgınla mücadelede en kritik hususlardan biri olan yerli aşı çalışmalarını yakından takip ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Başkan Erdoğan, geçen yıl mart ayından bu yana süren salgın tedbirlerinin ekonomik ve sosyal hayat üzerindeki olumsuz etkilerinin farkında olduklarını vurgulayarak, "Bunların değerlendirmesini kazanımlarımıza halel getirmeyecek şekilde sürekli yapıyoruz. Bilim insanlarımızın görüşleri yanında milletimizin her kesiminden gelen seslere de kulak veriyoruz." diye konuştu.
BAŞKAN ERDOĞAN TWITTER'DAN PAYLAŞTI
Başkan Erdoğan Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "Dünyadaki gelişmeler ve ülkemizde almakta olduğumuz tedbirler çerçevesinde inşallah gıda fiyatlarındaki oynaklığın azalacağını öngörüyoruz." ifadelerine yer verdi.