Oğlunu terör örgütünden kurtarmak için HDP Diyarbakır İl Başkanlığı binası önünde oturma eylemi yapan Diyarbakır anneleri ile eylem yaptığını aktaran Özbey, " Orada HDP'liler bize, 'Sizin çocuklarınızı Cumhurbaşkanı versin' dediler. Bende, 'Çocuğumu Cumhurbaşkanı alsa onun kapısına giderdim, benim çocuğumu HDP aldı, siz aldınız,' dedim. Oğlumu 6 yıl bekledim. Terör örgütü PKK'ya lanet olsun. Bir evladı ne halde büyütüyorsun. 6 yıl beni evladıma hasret bıraktılar. 6 yıl oğlumun ne sesini duydum, ne kokusunu aldım. Cumhurbaşkanım taziye için beni telefonla aradı bana başsağlığı diledi. Ben de kendisine 'Oğlumun kanını yerde koyma, senden tek dileğim bu. Bir tane bile terörist kalmasın, kökünü kazı' dedim." ifadelerini kullandı.
"KILIÇDAROĞLU BENİ KANDIRDI"
Özbey, oğluna kavuşmak için CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da yanına gittiğini aktararak, şöyle devam etti:
"Kılıçdaroğlu'na 'Bizim için yürüyüş yap' dedim, 'Tamam yapacağız' dedi. Acaba çocuklarımız için bir yürüyüş yapacaklar mı diye gözüm kulağım her dakika haberlerdeydi. Bizi kandırdı. Acaba kendi çocukları olsa ne yaparlardı? Kılıçdaroğlu'nun çocuğu orada olsa ne yapardı? Aldığım mektubu Ankara'ya Kılıçdaroğlu'na götürdüm ama onlar zahmet edip mektuba bakmadılar."
"TERÖR ÖRGÜTÜ PKK'YA LANET OLSUN"
Şehit Semih Özbey'in babası Gürsel Özbey ise terörün her türlüsünü lanetlediklerini ifade etti.
"Bize bu acıyı yaşatanlara, bu acıyı layık görenlere lanet olsun" değerlendirmesinde bulunan baba Özbey, şunları kaydetti:
"Bu insanlar, vicdanlarıyla baş başa kalsınlar. Eğer kafalarını yastığa koyduklarında rahat uyuyabiliyorlarsa ne mutlu onlara. Ben hakkımı helal etmiyorum. Etmediğim insanları da zamanı ve yeri geldiğinde tek tek ifşa edeceğim. HDP, gerçek yüzünü bir kez daha gösterdi, yalancı olduklarını gösterdiler. Rahatça bu çocukları getirebilecek imkanlara sahiptiler ama getirmediler. Çünkü bunu kullanmak istediler. Ben onlara ne bu dünyada ne de ahirette hakkımı helal etmiyorum. Benim çocuğum ve 12 evladımızın kanında boğulacaklar. Ben dünyada bir insanın yaşamayacağı evlat acısını yaşıyorum. Allah, benim yaşadığımı onlara da yaşatsın. İnsan Hakları Derneğinin genel başkanından, yönetim kuruluna kadar hepsiyle görüştüm. Bizi hükümete gönderdiler, hükümetten olumlu cevap getirdik. Yine yerlerinden kımıldamadılar. Bugünde bunun hesabını onlardan soracağız. Bizi aylarca, yıllarca oyaladılar. 'Uğraşıyoruz' dediler, gelinen aşamada gördük ki uğraşmamışlar, oyalanmışız."