Başsavcı Şahin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11. maddesinin 1. fıkrasında, "herkesin barışçıl olarak toplanma ve dernek kurma hakkı"na sahip olduğunun belirtildiğini, aynı maddenin 2. fıkrasında ise bu hakların kullanılmasına, ulusal ve kamusal güvenliğin korunması, kamu düzeninin sağlanması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla kanunla kısıtlama getirilebileceği ilkesinin kabul edildiğini vurguladı.
Şahin, açıklamasında şu değerlendirmelerde bulundu:
"Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, terörün kınanmamasını dahi siyasi partilerin kapatılması için yeterli bir gerekçe olarak kabul etmiştir. Siyasi parti yönetici ve üyeleri demokratik ilkeler çerçevesinde faaliyetlerine devam etmeli, terör örgütleri ile irtibatlı ve iltisaklı olmamalı, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve ortadan kaldırmayı amaçlamamalıdır. Bu bağlamda, Halkların Demokratik Partisi yönetici ve üyelerinin beyan ve eylemleriyle demokratik ve evrensel hukuk kurallarının kabul etmeyeceği şekilde davrandıkları, PKK terör örgütü ve bağlı örgütlerle birlikte hareket ettikleri, örgütün uzantısı olarak faaliyetlerde bulunarak, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve ortadan kaldırmayı amaçladıkları anlaşıldığından, adı geçen siyasi partinin kapatılması Anayasa Mahkemesinden talep edilmiştir."
600'ÜN ÜZERİNDE HDP'Lİ HAKKINDA SİYASİ YASAK İSTENDİ
Ayrıca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin'in, HDP'nin kapatılması istemiyle açtığı davanın iddianamesinde, 600'ün üzerinde HDP'li hakkında siyasi yasak istendi.
Anayasanın 69. maddesine göre, kapatma davasına bakacak Anayasa Mahkemesi, temelli kapatma yerine, dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasi partinin devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebiliyor.
Temelli kapatılan bir parti, başka ad altında kurulamıyor.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin'in, HDP'nin kapatılması istemiyle açtığı davanın iddianamesinde, 600'ün üzerinde HDP'li hakkında siyasi yasak istendi.
Anayasa Mahkemesi'nin, siyasi yasak istenen kurucuları dahil partililerin, beyan ve eylemleriyle partinin temelli kapatılmasına neden olduğunu belirlemesi halinde, bu kişiler Anayasa Mahkemesinin temelli kapatmaya ilişkin kesin kararının Resmi Gazetede gerekçeli olarak yayımlanmasından başlayarak, 5 yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve deneticisi olamıyor.
SÜREÇ NASIL GELİŞTİ?
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı Kobani İddianamesi'nde HDP'nin o dönem yöneticileri hakkında bir dava açılmıştı. 6-7-8 Ekim olaylarında HDP'nin Eş Genel Başkanları olan Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ bu suçlamadan cezaevindeydi. HDP'ye yönelik terör örgütü PKK'yla ilişkili olduğuna dair oldukça kapsamlı bir iddianame hazırlanmış ve iddianamede HDP'nin terör örgütü ile ilişkili olduğu ve Kandil'le irtibatlı olduğuna dair çok sayıda tespite yer verilmişti. Bu tespitlerin ardından HDP'nin kapatılmasına giden hukuki sürecin oluşmaya başladığı ifade edilmişti.
İNCELEMENİN TEMEL DAYANAĞI KOBANİ OLAYLARI
TSK'nın gerçekleştirdiği Gara operasyonuyla birlikte siyasetten HDP'nin kapatılmasına yönelik sık talepler gündeme gelmişti. MHP Lideri Devlet Bahçeli çok açık bir şekilde HDP'nin kapatılması için adım atılması gerektiğini, kendilerinin de bu yönde gerekirse başvuru yapabileceklerini ifade etmişti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı geçtiğimiz haftalarda incelemesini başlatmıştı. İncelemenin temel dayanağı da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan Kobani iddianamesiydi.
HDP'Lİ 9 VEKİL HAKKINDA FEZLEKE HAZIRLANMIŞTI
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı yaklaşık 2-3 yıl Kobani iddianamesinin üzerinde çalışıyordu. Oldukça kapsamlı olan iddianamede HDP'nin o dönemki Eş Genel Başkanları ve MYK üyeleri bu iddianameyle sanık kürsüsüne oturtulmuştu. Kısa bir süre sonra o iddianameyle birlikte yargılama da başlayacaktı. Halen milletvekili olan 9 HDP'li hakkında fezleke hazırlanarak Meclis'e gönderilmişti. Bu milletvekillerinin de dokunulmazlıklarının kaldırılması ve yargılanmasının yolunun açılması ifade edilmişti.
KAPATMA SÜRECİ NASIL İŞLEYECEK?
HDP'nin kapatılması için açılan dava ile ilgili süreç hakkında detayları paylaşan A Haber muhabiri Tülay Ağaoğlu, "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, davayı açtı ve AYM'ye dosyayı gönderdi. AYM'de raportör dosyanın tam olup olmadığına bakacak. Ardından da dosya Genel Kurul röportörüne gidecek ve burada kontrol edilecek. Ardından dava ya kabul edilecek ya da kabul edilmeyecek. Bu konuda bir süreç sınırı bulunmuyor." dedi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, bir siyasi partinin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi'nde açılan davalarda, "ceza davası" prosedürü izleniyor.
Siyasi partilerin kapatılması, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının açacağı dava üzerine Anayasa Mahkemesi tarafından karara bağlanıyor. Anayasa Mahkemesi, temelli kapatma yerine, dava konusu fiillerin ağırlığına göre ilgili siyasi partinin devlet yardımından kısmen veya tamamen yoksun bırakılmasına karar verebiliyor.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından açılan dava üzerine Mahkeme, bir siyasi partinin Anayasa'nın 69. maddesinde sayılan hallerden ötürü kapatılmasına veya dava konusu fiillerin ağırlığına göre devlet yardımından kısmen ya da tamamen yoksun bırakılmasına, toplantıya katılan üyelerin üçte iki oy çokluğuyla yani 15 üyenin 10'unun oyuyla karar verebiliyor.
Siyasi partilerin kapatılmasına ilişkin davalar, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun davanın mahiyetine uygun hükümleri uygulanmak suretiyle dosya üzerinden Genel Kurulca inceleniyor ve kesin karara bağlanıyor.
AYM BAŞKANI RAPORTÖR GÖREVLENDİRECEK
Bu aşamadan sonra Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, raportör görevlendirecek.
Başkanın görevlendirdiği raportör ilk inceleme raporunu hazırlayarak Başkanlığa sunacak. Sonrasında kabulüne karar verilmesi halinde iddianame ve ekleri HDP'ye gönderilerek, usul ve esasa ilişkin savunmaları alınacak.
HDP'nin yasal süre içinde ön savunmasını vermesi gerekiyor. Bu sürenin uzatılması için yapılabilecek başvuruyu Anayasa Mahkemesi karara bağlayacak.
Ön savunmanın ardından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, esas hakkındaki görüşünü sunacak. Bu görüş HDP'ye gönderilecek. Daha sonra belirlenecek bir tarihte Başsavcı Şahin sözlü açıklama, HDP yetkilileri de sözlü savunma yapacak.
Bütün bu sürecin ardından davaya ilişkin bilgi, belgeleri toplayacak raportör esas hakkındaki raporunu hazırlayacak. Bu işlemler sürerken, gerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı gerekse davalı HDP ek delil veya yazılı ek savunma verebilecek.
Raporun Anayasa Mahkemesi üyelerine dağıtılmasının ardından Başkan Zühtü Arslan toplantı için bir gün belirleyecek, üyeler belirlenen günde bir araya gelerek kapatma istemini esastan görüşmeye başlayacak.
HDP hakkındaki kapatma davasını 15 kişiden oluşan Anayasa Mahkemesi Heyeti karara bağlayacak.
Siyasi parti kapatma davası sonucunda verilen karar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ile ilgili siyasi partiye tebliğ edilecek ve Resmi Gazetede yayımlanacak.
KOCASAKAL: HDP, SİYASİ PARTİLER KANUNU'NA AYKIRILIKTAN DOLAYI KAPATILMALIDIR
HDP'ye açılan kapatma davasıyla ilgili konuşan Prof. Dr. Ümit Kocasakal, "HDP, HDP olduğu için değil, Anayasa'nın 68. maddesinde yasaklanan eylemlerin odağı haline geldiği için ve aynı hükümleri içeren Siyasi Partiler Kanunu'na aykırılıktan dolayı kapatılmalıdır." ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Kocasakal sözlerine şöyle devam etti:
- Aldığı oy oranı ne olursa olsun, hiçbir partiye Anayasa'yı ve yasayı çiğneme, suç işleme hakkı, özgürlüğü, yetkisi vermez. HDP hiçbir zaman bir siyasi parti olamadı.
- Suç, ceza, parti kapatma, bunlar en son çare olmalı. Siyaset kanalları olabildiğince açık tutulmalı, en aykırı fikirlere dahi tahammül gösterilip siyasi zemin oluşturulmalı. Ama bunun bir sınırı var: Anayasa. '6 buçuk milyon oy ne olacak?' deniyor. Bu oyların üzerinde kimsenin ipoteği yok. '6 buçuk milyon oy ne olacak' diyenlere: Anayasa ne olacak, kanun, hukuk ne olacak?
- Herhangi bir parti demokrasiyi kullanarak demokrasiyi ortadan kaldırmaya çalışırsa demokratik hukuk devleti de nefsimüdafaada bulunur.
- Kapatma yerine hazine yardımının kesilmesi... Adam öldüren bir kişiye SSK yardımlarının kesilmesi gibi olur bu. Eğer bir parti bu tür fiillerin odağı haline gelmişse kapatılır.
"AYM BİR KARAR VERECEK"
Avukat Yasin Şamlı'nın açıklamaları şöyle:
- Mahkeme muhtemelen raporunu hazırlayacak, kamuoyu da rapor hakkında bilgilendirilir. Sonra üyeler görüşecek. Sonuç itibarıyla AYM bir karar verecek.
- Bu husus 2 bakımdan değerlendirilebilir: 1) Hukuki bakımdan 2) Siyasi açıdan. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde parti kapatmaları var. 'Parti kapatma olmasın, ancak suç işleyen parti üyeleri işledikleri suçtan sorumlu olsun' görüşü paylaşıldı daha sonra. Uzun süre de bu uygulandı.
- HDP gerçekten terör örgütüyle arasına bir mesafe koyabilmiş olsaydı keşke ve Türkiye'nin partisi olma yolunda ilerleme kaydedebilmiş olsaydı. Hukuki anlamda baktığımızda, kamu güvenliğinin, sağlığının, ahlakının, gerekçe olarak bunların ifade edildiğini görüyoruz.
"HUKUK BUGÜN HUKUK DEVLETİ OLMANIN GEREĞİNİ YERİNE GETİRMİŞTİR"
Değerlendirmelerde bulunan Avukat Serkan Toper'in konuşması ise şöyle:
- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı açtığı davayla hukuk devletinin ve Anayasa'nın gereğini yerine getirmiştir.
- İddianameler, toplanan deliller hepsi bir arada değerlendirildiğinde HDP'nin bir siyasi parti olmadığı, terör örgütünün eylem ve amaçlarını geniş kitlelere ulaştırmak amacıyla bir propaganda ayağı ...
- AYM ne yapabilir? AYM bu iddiaları, iddianameyi değerlendirecek. Hazine yardımının kesilmesi konusunda veya partinin kapatılması konusunda karar verilebilir.
- Hukuk 6 milyonun sosyolojik gerçekliğiyle ilgilenmez. 6 milyon HDP'ye oy vermiş seçmenin sosyolojik durumu, bundan sonraki tercihleri siyasetin konusu, hukukun değil.
- Hukuk bugün hukuk devleti olmanın gereğini yerine getirmiştir.