CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP'li isimler '128 milyar dolar nerede?' şeklinde algı operasyonuna soyunarak Türk ekonomisini hedef aldı.
CHP'nin yalanı hükümet tarafından yapılan açıklamalarla defalarca çürütülse de CHP ve yandaşları aynı yalanı ısrarla sürdürüyor.
CHP NEDEN BU YALANI SÖYLÜYOR?
CHP'nin 28 Şubat döneminde vesayet odaklarıyla yaptığı ortaklık sürecinde dönen dolapları unutturmak için ısrarla sürdürdüğü '128 milyar dolar nerede?' yalanının nasıl ortaya çıktığı ise CHP yandaşı TELE 1'in spikeri Sedef Kabaş'ın sözleriyle anlaşıldı.
"ORTAYA BİR YALAN ATIN VE ARDINDAN KİTLELERİN O YALANI NASIL KUCAKLADIĞINI SEYREDİN"
Kabaş'ın katıldığı bir programda yaptığı açıklamalar CHP'nin propaganda tarzını gözler önüne serdi.
Yalanla kitleleri etkileme stratejisinden bahseden Kabaş şunları söyledi:
Kitleleri yönlendirmek ve etkilemek istiyorsanız ortaya kocaman bir yalan atın, ama çok büyük bir yalan olsun. İkinci kriter çok basit bir yalan olsun. Sonrasında da bu basit ve çok büyük yalanı sürekli tekrar et. Ardından kitlelerin o yalanı nasıl gerçekmiş gibi kucakladığını otur seyret...
GOBBELS TAKTİĞİ
CHP'nin uyguladığı bu yalan siyasetinin, Nazi Almanyası'nın Propaganda Bakanı Joseph Goebbels'in uyguladığı yöntem olarak da biliniyor.
BANKALARDAKİ DÖVİZ MEVDUATI
Türkiye'de bankalarda bulunan döviz mevduatı 3 Ağustos2018'de 158.6 milyar dolarken 15 Nisan 2021'de 245.8 milyar dolar oldu. 87.2 milyar dolarlık bir artış yaşandı. Mevduatlarda yaşanan değişikliler sonrası CHP'ye yakınlığıyla bilinen KOÇ, Eczacıbaşı ve Kıraç gibi şirketlerin döviz mevduatları da merak konusu oldu.
CHP'NİN VESAYET ODAKLARIYLA ORTAKLIĞI
Bu yalan politikasının amacı ise CHP'nin vesayet odaklarıyla bir olduğu geçmişinde gizli.
O geçmişe ışık tutalım...
1996 kurulan Necmettin Erbakan Başbakanlığında Refah-Yol hükümeti kuruldu. Ancak vesayet odaklı askeri yapı, Başbakan ve hükümetten rahatsızdı.
Kurgulanmasında FETÖ'nün de rol aldığı kumpas olaylarla kamuoyunda "laiklik tehlikede" algısı oluşturuldu. 28 Şubat 1997'de toplanan MGK'da vesayet odakları seçilmiş hükümeti suçladı. Sonrasında seçilmiş hükümet istifaya zorlandı.
CHP, asker, medya, yüksek yargı, 6'lı olmalarına rağmen "5'li çete" olarak ünlenen TÜRK-İŞ, DİSK, TESK, TOBB, TİSK ve TÜSİAD, üniversite yönetimleri ve FETÖ hep birlikte seçilmiş hükümeti devirdi.
28 ŞUBAT DARBECİLERİ CHP'YE KATILDI
28 Şubat 1997 darbesinin siyasi ayağı CHP'ydi. CHP, darbeye ve darbecilere sonuna kadar sahip çıktı. CHP, hükümeti devirmek için sahneye sürülen en büyük kurgu olan "laiklik elden gidiyor" söylemine sonuna kadar sahip çıktı. 28 Şubat'ın mimarı olan pek çok STK ve kamu görevlisi, darbe misyonları tamamlanınca CHP'ye geçti.
Burada milletvekili, parti yöneticisi ve danışman oldular. 28 Şubat'ın mimarları arasındaki sermaye grupları ise sonraki süreçte banka kurup, bu bankaların içini boşaltarak ödüllendirildi.
2001 KRİZİNE GİDEN SÜREÇTE YAŞANANLAR
28 Şubat 1997 darbesinden sonra kurulan, CHP'nin fiilen yer almasa da eski CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in DSP'li 55, 56 ve 57. hükümetler kuruldu. Bu hükümetlere zaman zaman CHP de destek verdi.
CHP bu dönemki hükümetlerde yer almasa da devlet yönetimine hakim olan askeri-bürokratik vesayetle tam uyum içerisindeydi. Bu koalisyon dönemlerinde son derece kötü ve yanlış ekonomi politikaları izlendi.
BANKALAR NASIL HORTUMLANDI
Devlet, 28 Şubat'ın mimarı sermaye gruplarının teknik koşulları yerine getirmeden banka kurmalarına izin verdi. Liyakatsiz ve etik özellikler taşımayan kişilerin banka kurmasına müsaade edildi.
Teknik, mali ve etik kısıtlar, siyasi ilişkilerle aşıldı. Bankalar Yeminli Murakıpları raporları dikkate alınmadı. Bankaların gerçeğe aykırı bilanço yayınlanmasına göz yumuldu. Yani bankaların hortumlanmasına göz göre göre zemin hazırlandı.
EKONOMİNİN YIKIMI
MGK krizi öncesinde ekonomik kriz derinleşmişti. Bankalar arası piyasada gecelik faiz oranı yüzde 1000'in üzerine çıkıyordu. Kasım 2000'de ise bu faizin aylık ortalaması yüzde 223 oldu.
19 Şubat 2001: Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, MGK'da Başbakan Ecevit'e anayasa kitapçığı fırlattı. Bu devlet krizinin ardından ekonomik kriz yıkıma dönüştü.
Aynı gün 7 milyar doların üzerinde döviz talebi ortaya çıktı. Bankalararası piyasada gecelik faizler yüzde 5000-7500 aralığını gördü. BİST (o zamanki adı İMKB) bir günde yüzde 20'nin üzerinde değer kaybetti.
21 Şubat 2001: Sabit kur rejiminden dalgalı kur rejimine geçildi.
Karar öncesi 684 bin TL olan dolar kuru, dalgalı kura geçilmesiyle birlikte 1,2 milyon liraya yükseldi. Binlerce firma kapatıldı. Yüz binlerce kişi işsiz kaldı.
1998-2001 arasında 22 banka hortumlandı ve battı. Bu bankalardan toplam 47 milyar dolar hortumlandı. 4 kamu bankasının içi boşaltıldı. Bu bankaların tüm borçları ve yükleri devletin, yani halkın üzerine kaldı.
Devlet bu açığı kapatmak için de borçlandı. 2001 krizinin neden olduğu açık 2010'da kapatılabildi.
28 ŞUBAT DARBESİ VE 2001 KRİZİNİN TOPLAM BİLANÇOSU
Milli gelirdeki azalmanın Türkiye'ye maliyeti: 93,3 milyar dolar
Hazinenin ödediği faizin maliyeti: 45,9 milyar dolar
Banka kredi faizlerindeki artışın maliyeti: 37,2 milyar dolar
İç borç stokundaki artış: 41,4 milyar dolar
Dış borç stokundaki artış: 27,2 milyar dolar
Hortumlanan bankaların maliyeti: 46 milyar dolar
Doğrudan ve dolaylı tüm maliyetler toplamı: 400 milyar dolar
Durum böyleyken CHP'nin '128 milyar dolar' yalanını neden ısrarla söylediği de açıkça ortada...