Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Anayasa Mahkemesinin Kur'an kurslarıyla ilgili kararına ilişkin, "KKTC'de Anayasa Mahkemesinin din eğitimine ilişkin aldığı karar, içinde bulunduğumuz ramazan ayında özellikle vicdanları yaralamıştır." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın direktifleri çerçevesinde KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve KKTC Başbakanı Ersan Saner ile telefon görüşmeleri gerçekleştirdiğini, alınan bu kararı ve sonrasında yapılabilecek düzenlemeleri değerlendirdiklerini söyledi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun gerçekleştirdiği KKTC ziyareti çerçevesinde konuyla ilgili değerlendirmelere devam ettiğini hatırlatan Oktay, "Devlet, gerekli gözetim ve denetimi sağlayarak herkesin din ve vicdan hürriyetini temin etmek durumundadır." ifadesini kullandı.
VİCDANLARI YARALAMIŞTIR
"KKTC'de Anayasa Mahkemesinin din eğitimine ilişkin aldığı karar, içinde bulunduğumuz ramazan ayında özellikle vicdanları yaralamıştır." diyen Oktay, millet egemenliğine dayanan mahkemelerin, kararlarında milletin din ve vicdan özgürlüğünü yaralayacak hükümlerden kaçınması gerektiğini vurguladı.
BÖYLE SAKAT BİR ANLAYIŞ OLABİLİR Mİ?
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, alınan kararın içeriğine bakıldığında ise "Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir kurumun Kur'an öğretimi yapması gibi doğal ne olabilir. 3 husus var. İzin, denetim, gözetim konusu. İzni Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığından aldı. Yine de 'yapamazsın' deniliyor. Neden yapamaz 'sen devletin yetkili organı, tüzel kişiliği değilsin' yanıtı veriliyor. Kimdir peki KKTC Din İşleri Başkanlığı nedir? Rum Yönetiminin bir tüzel kişiliği midir? Yunanistan'a mı bağlıdır? İsrail'e mi bağlıdır? ABD'ye, Rusya'ya Çin'e mi bağlıdır? Yani bu Türkiye'de çıkıpta 'Diyanet İşleri Başkanlığı din eğitimi verecek ve ya Kur'an-ı öğretecek devletin tüzel kişiliği değildir.' demek gibi bir anlayış! Bu neye dayandırılıyor. Laiklik ilkesine... Peki kararda laiklik nasıl değerlendiriliyor? Din ve devlet işlerinin ayrı tutulmasına... Din kurumları ve devlet kurumlarının birbirinden ayrı olması gibi yorumları var mahkemenin... Peki devlet kurumu değilse KKTC Din İşleri Kurumu kim? Kime bağlı? Bu kurum bütçesini nereden alır? KKTC Meclis'inden alır. Böyle bir sakat anlayış olabilir mi?
"AYNI OYUNLARIN KKTC'DE OYNANMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ"
Bu sendikaların kimler olduğunu olduğuna bakın! Mili Eğitim ve Kültür Bakanlığı üzerinde etkili olan öğretmenler sendikasının genel sekreterinin sözlerini hatırladığım kadarıyla 'Ağzından kan damlayan işgalci Türkiye' ifadesini kullanacak kadar kimliksiz, şahsiyetsiz, din düşmanı, Türkiye düşmanı sendikaların neredeyse hakim olduğu bir yapıda gözetim-denetim olacak. Bunlarda çocuklarımızın gençlerimizin din eğitimini verecek! Bunun adına da din ve vicdan hürriyeti diyeceğiz. Biz bunları çok yaşadık. Biz bu resimleri çok gördük. Oynanan oyunları çok gördük. Aynı oyunların KKTC'de oynanmasına izin vermeyiz! Biz bunların ne olduğunu biliyoruz asla bu oyunlara müsaade etmeyeceğiz Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği budur. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Başbakan Ersan Saner ve ilgili kurumlarla iletişim halindeyiz.
"DİN EĞİTİMİ DEVAM EDECEK"
Ne olacak şimdi? Din eğitimi duracak mı? Hayır. Böyle bir şey olmayacak. Atılan adımlar çerçevesinde bu devam edecek. Bunun devam ediyor olması, bahsettiğim sendikanın inisiyatifine bırakılamaz. Dolayısıyla yasal düzenlemeler de dahil bunun garanti altına alına alınacak düzenlemenin yapılması gerekiyor bunun takipçisi olacağız. Laiklik dediğimiz şey bireyin din eğitiminin alınmasının garantisidir. Hiç kimse özellikle eski siyasetçiler laf cambazlığıyla kendilerine fırsat aramasın, herkes haddini bilsin. Ne Cumhurbaşkanımızın ne de bizlerin böyle her şeyin son derece açık net olarak konuştuğumuz ortamda art niyet aramasın. Biz bir şeyi düşündüğümüz zaman açık konuşuruz. Şu anda da açık ve net söylüyoruz. Kur'an öğretilmesi ve din eğitimi milletin temel hakkıdır. İnanç özgürlüğünün temelidir. İzin, denetim, gözetim adı altında hiç kimsenin insafına bırakılamaz. Bunun en yetkin olduğu yerde bellidir. Türkiye'deki Diyanet İşleri Başkanlığının karşılığı olan KKTC Din İşleri Başkanlığıdır.
ERDOĞAN LİDERLİĞİNDE BU SÜREÇLER GERİDE KALDI
Oktay, Türkiye'nin geçmişte bu gibi laiklik kisvesi altında vicdanı yaralayan yaklaşımlarla uzun yıllar kaybettiğini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde bu süreçleri geride bıraktığını kaydederek, şunları söyledi:
"Ülkemizde olduğu gibi nasıl Diyanet İşleri Başkanlığı, devletin gözetim ve denetimi dahilinde din eğitimi verebiliyorsa KKTC'de de Din İşleri Dairesi'nin bunu yapabilmesi kadar doğal bir şey olamaz. Biz, diğer pek çok alanda olduğu gibi Diyanet İşleri Başkanlığımızın Kur'an ve din eğitimi, yönetim ve denetim altyapısını, çalışma usul ve esaslarını da örnek bir model olarak KKTC ile paylaşmaya hazırız. Din ve vicdan özgürlüğü, en temel insan haklarından birisidir ve laiklik ilkesi bu hakkın kullanılmasına asla engel değildir."
"LAİKLİK, BİREYİN DİN VE VİCDAN HÜRRİYETİNİN BİR GÜVENCESİDİR"
KKTC'nin kuruluş ruhuna, Kıbrıs Türk halkının yapısına ve milletin ruhuna hiçbir şekilde uymayan anlayışlara geçit verilmeyeceğinin altını çizen Oktay, "Laiklik, bireyin din ve vicdan hürriyetinin bir güvencesidir. Laiklik ilkesini kısıtlayıcı ve baskılayıcı bir şekilde yorumlayarak inanca zulüm aracı haline getirilecek bir yola girilmemelidir." dedi.
Atılan adımlar çerçevesinde kursların açık kalacağını ancak bunun yeterli olmayacağını belirten Oktay, sözlerini şöyle tamamladı:
"Ayrıca Doğu Akdeniz'de haklı mücadelemizin devam ettiği bu süreçte ve 5+BM toplantısı arifesinde böyle gündemlerle kaybedecek vaktimiz yoktur. Kıbrıs Türk halkına baskı uygulayanları ve zulmedenleri ne yazık ki sevindiren bu kararın uygulamada Kıbrıs Türk halkının inanç özgürlüğünü ve iradesini dikkate alan bir şekilde düzenleneceğine inanıyorum. Bu sorunu kökten çözecek yasal düzenlemelerin yapılarak KKTC'de din ve vicdan özgürlüğünün garanti altına alınmasını önemsiyoruz ve takipçisi olacağız."