ESNAFA DESTEK
Esnaflarımıza yönelik yeni bir destek programın müjdesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Salgın tedbirleri sebebiyle işlerine ara vermek mecburiyetinde kalan esnafımıza iki grup destek oluyoruz. Birinci grup kahvehane, kafe, çay bahçesi, okul personel servisi, düğün salonu, öğrenci yurdu, hamamlar, kırtasiyeler, internet kafeler, lunaparklar gibi yerler yer almaktadır. Bu işletmelere bir defaya mahsus 5 bin liralık hibe ödemeleri yapacağız.
İkinci grupta ise bakım, onarım, tamirat, kaporta işleriyle uğraşanlar, seyyar satıcılar, sıhhi tesisat, hırdavat, müzisyen, oto yıkamacı, kuru temizlemeci, oyuncak, kozmetik, camcı, çilingir, bakırcı, kalaycı, ayakkabı, konfeksiyon, zücaciye, tuhafiye ve kurs işletmeleri yer alacaktır.
Lokantalar, pastaneler, dondurma, berber, taksici, minibüsçü, otobüsçü, pazarcılar da bu gruba dahildir. Bu gruptaki vatandaşlarımıza bir defaya mahsus 3 bin lira hibe ödemesi vereceğiz.
İki ayrı grup 1 milyon 384 binden fazla esnafa karşılıksız olarak veriyoruz. Tüccar, sanayici, büyük şirketler için de nefes kredisi adı altında kolaylık sağlayacak yeni adım atıyoruz. Detayları Hazine ve Maliye Bakanlığımız tarafından açıklanacak destek programlarının ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
ÇİFTÇİYE MÜJDE
Çiftçilerimize de müjdelerimiz var. Patates ve soğanı üreticilerimizden alarak ihtiyaç sahiplerine dağıttık. Çeltiği de Toprak Mahsulleri Ofisi stoklarına dahil ettik. Bu yıl yaşanan kuraklık sebebiyle bazı ürünlerin rekoltelerinde azalma olacağı anlaşılmaktadır. Hububat ve bakliyatta ülkemizin kendi ihtiyacını karşılama konusunda herhangi bir sıkıntısı olmayacaktır. Kuraklıktan zarar gördüğü belirlenen çiftçilerimizin Ziraat Bankası veya tarım kredi kooperatiflerine borçları ertelenecektir.
Belirlediğimiz 2021 yılı alım fiyatları ise Toprak Mahsulleri Ofisi'nin sert ekmekli buğday alım fiyatı 2 bin 250 lira, arpa alım fiyatı 1750 lira, kırmızı mercimekte ton başına 5 bin lira, nohutta ise 4 bin 50 lira olarak belirlenmiştir.
Ton başına hububatta 275 lirayı, bakliyatta ise 910 lirayı bulan prim ve destekler verilerek üreticilerimizin giderlerine katkı sağlayacaktır. Açıkladığımız fiyatlar referans fiyat olacaktır. Aynı şekilde kabul edilecektir.
ÇAY FİYATI BELLİ OLDU
Çay üreticilerimiz için alım fiyatını açıklıyorum; 752 milyon tonun üzerinden çay alımı yaparak toplamda 2 milyar 760 milyon lira ödeme gerçekleştirdik. Bu yıl için yaş çay alım fiyatı kilo başına 3,87 liraya destekleme ile birlikte 4 liraya yükseltilmiştir.
Çiftçilerimizden tek isteğimiz bir karış toprağı boş bırakmadan ekmeleri, biçmeleri, üretmeleridir. Yeni hasat döneminin ülkemize, milletimize ve özellikle çiftçilerimize hayırlı bereketli olmasını diliyorum.
Sıkıntı yaşayanlar olmamış mıdır? Muhakkak olmuştur. Dünyadaki ve bölgemizdeki örnekleriyle mukayese edildiğinde Türkiye'nin hem vatandaşlarına hem iş dünyasına ciddi ve etkin destekleri sağlayan ülke olduğu hakikattir. Bunu biz söylemiyoruz, uluslararası kuruluşlar ifade ediyor. Tüm gayretlerimize rağmen gönlü buruk kalan vatandaşlarımız varsa onlardan helallik istemek inancımız ve kültürümüzün gereğidir.
Bizim bu husustaki muhatabımız milletimizin kendisidir. İşimizi doğru yapmışsak takdirini milletimizden göreceğiz, yanlışımız ve eksikliğimiz olmuşsa hesabını milletimize vereceğiz.
Türkiye'nin 81 vilayetinin 973 ilçesinin, 50 bini aşkın köy ve mahallesinin her karış toprağında bizim eserlerimiz var. Vatandaşımızın her biri hayatının her anında hizmetlerimizden istifade etmektedir. Ortaya sadece kulp takma, yalan ve iftira atma siyaseti koyabilenlerin bugünleri gibi geçmişlerini milletimiz gayet iyi biliyor.
Biz eğer 18 yıl içerisinde bu adımları atmışsak gönlümüz rahat. Türkiye'nin dört bir yanında bu eserler bugün varsa gönlümüz rahat. Şayet Türkiye en azından çok partili hayata geçtiğimiz 1950'den itibaren bu şekilde eser siyaseti merkezli anlayışla idare edilmiş olsaydı gelişmiş ülkeler listesinin en başında yer alıyor olacaktı.
Eser ve hizmet siyaseti yeni Türkiye'nin alemeti farikası iken siyaset ve toplum mühendisliği eski Türkiye'nin hastalıklarıdır. Bu hastalıkları yeniden tedavüle sokma gayretleri son günlerde artmıştır. Millete vadedecek hiçbir şeyi olmayanlar kısır çekişmelere, süni gündemlere yönlendirme çalışması içerisindeler.
Gezi olaylarıyla ülkemizi rotasından saptırmayı denediler. Milletimizin s inesine çarpıp geri çekildiler. 17-25 Aralık'ta bunu denediler. Yine itibar görmeyip hüsrana uğradılar. PKK ve DEAŞ terör örgütlerini kullanarak diz çöktürme gayretine girdiler başaramadılar. Milli iradeyi hedef alan bildirilerle, vesayet odaklarının oyunlarıyla siyasetleri, hükümetleri biçimlendirme niyetlerininin önünü kararlı ve ilkeli duruşlarla kestik.
Askeri darbelerle ülkenin geleceğini karartmayı alet edenlere 15 Temmuz'da en esaslı cevabını verdik. Şimdi de terör örgütlerini bir daha ülkemizde eylem yapamayacak hale getirmek için hainlerin inlerini başlarına geçirdik, geçirmeye devam ediyoruz.
PKK'YA AĞIR DARBE
Milli İstihbarat Başkanlığımızın yerini belirlediği PKK'nın Suriye Genel Sorumlusu Sofi Nurettin isimli terörist ülkenin kuzeyindeki operasyonla etkisiz hale getirilmiştir. Suriye kökenli bu terörist uzun süre örgütün sözde silahlı kanadın sorumluluğunu yürütmüş, ardından Suriye'deki faaliyetlerin başına geçmiştir. Bu terörist Fırat Kalkanı, Zeytindalı harekatlarında askerlerimize karşı yapılan pekçok saldırının sorumlusudur. Gara'da 13 masum insanımızın şehit edilmesi talimataını verenlerden biri de bu teröristtir.
PKK-YPG'nin Irak ve Suriye'de saklanan elebaşlarının tamamını etkisiz hale getirene kadar operasyonlarımız sürecektir. Bu önemli ele başının etkisizleştirmede görev alan istihbaratçı ve özel harekatçılarımızı tebrik ediyor, her birinin alnından öpüyorum.
19 yıl önce ülkenin yönetimini devraldığımızda yaptığımız en önemli işlerden biri de terör örgütleri ve ideolojik kavgalar yanında suç örgütlerinin cirit attığı ülkede huzuru sağlamak olmuştur. Suç örgütlerini ülkenin ve milletin başına musallat olmaktan tamamen çıkardık. Demokrasi ve hukuk dışı her araçtan medet umanlar şimdi yeni arayışlara yönelmiştir.
En büyük üzüntümüz üzüntümüz ülkemizde hala çetelerden medet umacak kadar zavallılaşan, küçülen haysiyet fukarası kişiliklerin olduğunu görmektir. Halen suç örgütlerinden medet umanlar var. Terör örgütleri gibi suç çeteleri zehirli bir yılan gibidir.
Büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasına engel olamayacaktır. Ramazan ayının, Ramazan bayramının salgın şartlarının yol açtığı mahsunluğun yanısıra Kudüs ve Filistin şehirlerinden gelen acı haberlerin burukluğu içinde geçirdik. Birilerinin 'Filistin'den ve Kudüs'ten bize ne' şeklinde cehalet ve nefret kokan yaklaşımlara şahit oluyoruz. Hz. İbrahim'den, Hz. Davut ve Hz. Süleyman'a kadar bizim de peygamberimiz olan nice nebi bu topraklarda yaşamıştır. Hristiyanlığın tüm mezheplerinin en önemli kiliseleri Kudüs sınırları içindedir. Hz. Ömer Kudüs'ü fethettiğinde hıristiyanların kiliselerine dokunmamıştır. Mescid-i Aksa'nın ilk avlusunun adı Yavuz Sultan Selim'in 12 bin askeriyle gelip burada kıldığı yatsı namazına atfen 12 bin şamdanlı avlu olarak geçer.
Kudüs surları, çarşılarıyla ve diğer pekçok yapısıyla Osmanlı padişalarının eseridir. Peygamberimizin miraca yükseldiği kayaya Osmanlı'nın diktiği alemi yenileyen yine biz olduk, ecdadımız oldu. Asırlarca ecdadımız bu mubarek beldeyi korumak, imar etmek, oradaki insanı huzur içinde yaşatmak için var gücüyle çalışmıştır.
Osmanlı 1917'de Gazze ve ardından Kudüs'e yönelik saldırıları Anadolu'da Ermeni ve Rum isyanlarının yol açtığı sıkıntıların sebebiyle karşılamakta zorlanmıştır.
BIDEN'A TEPKİ: KANLI ELLERİNİZLE TARİH YAZIYORSUNUZ
Bugün Biden'ın ciddi bir İsrail'e silah onayıyla ilgili imzasını gördük. O da bakıyoruz ki, çok çok önemli. 850 bin silah onayı. Lafa geldiğinde silahsızlanma, şu bu vs. bunları konuşuyorlar. Sayın Biden, sözde Ermeni soykırımında Ermenilerin yanında yer aldın. Şimdi de ciddi manada orantısız bir saldırı ile Gazze'ye saldıran ve yüzbinlerce insanın şehadetine vesile olan bu olayda da ne yazık ki siz kanlı ellerinizle bir tarih yazıyorsunuz. Bunu söylemeye bizleri mecbur ettiniz. Biz bu konularda çok daha fazla duramayız, durmayacağız.
Bugün de tekrar hatırlatıyorum 84 milyon hep birlikte Kudüs nöbetimizi devam ettiriyoruz, devam ettireceğiz. Osmanlı'nın yıkılışıyla barış ve huzur iklimini kaybeden pek çok coğrafya gibi Kudüs acıyla, kanla yıkanıyor. Siz de buna destek veriyorsunuz. 1948 yılından itibaren ise bu kadim topraklardaki çatışmalar ve istikrarsızlıklar tek taraflı katliam ve hırsızlık haline d önüşmüştür. Hiç durmayan bu zulüm Filistinliler'in ardı kesilmeyen göçleriyle, kamplardaki zorlu hayat şartları ve katliamlarla süre gelmiştir. Bu kötü fotoğrafın ortaya çıkmasında Filistinlilerin kendi aralarında çekişmeler ve kimi Arap ülkelerin meseleye yanlış bakış açıların etkisi olmuştur.
Bize düşen mazlumun yanında yer alıp onun hakkını göz etmektir. İsrail BM kararlarını hiçe sayarak saldırılara devam etmesi bölgedeki acıları derinleşmiştir. 1948-1967 arasında 3,5 milyondan fazla Filistinli mülteci durumuna düşürülmüştür. Sabra ve Şatilla kamplarında binlerce savunmasız sivil Fillistinli mültecinin katli dünyayı harekete geçirmemiştir.
Filistin halkının sivil itaatsizlik eylemleriyle kendini, evini, vatanını koruma mücadelesinin hep yanında olduk, olmayı da sürdüreceğiz. Fanatik Yahudiler, 1995'deki barış görüşmeleri sıasında Filistinlilere taviz vermekle suçladıkları kendi Başbakanların�� öldürecek kadar işi ileriye götürmüştür. Bir Yahudi Başbakan, ismini vermeyeceğim bana öyle demişti, "generalliğimde Filistinlileri öldürüyordum, bana en büyük zevki o veriyor" demişti. Bunu o zaman Başbakandım ve şahsıma söylüyordu. Bunların cibiliyetinde bu var. Filistin halkına demokrasiyi, meşru hak aramayı tavsiye edenler diplomaside Filistinlileri yalnız bırakmışlardır.
Hepsi terör içerisinde yetişmişlerdir. Şu andaki o da aynı. İsrail'in 2008'den itibaren Gazze ve Filistin'e yönelik saldırıları uluslararası alanda yeterli karşılığı bulamamıştır. Ülkemizden Filistin'e giden yardım organizasyonuda uluslararası sularda saldırmıştır. Bunlar yavruları öldürecek kadar katil. 5 yaşındaki yavruları, kadınları yerlerde süründürerek öldürecek kadar katil, yaşlı insanları öldürecek kadar katil. Aynı suda maalesef beslenenler de bunları destekliyor.
Amerika ve onu takip eden kimi ülkelerin 2017'nin sonunda Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıdıklarını ilan etmeleri bu katil devletin iştahını kabartmıştır. İsrail'in artık her Ramazan ayında tekrarlamayı alışkanlık haline getirdiği saldırganlık ve katliamları 2021 ayında özellikle bu Ramazan bayramını hepimize zehir etmiştir.
İsrail'in bombalayarak, kurşunlayarak katlettiği onlarca masum çocuk, sivil, evlerini yıktığı, taciz ederek göçe zorladığı onbinlerce Filistinli aileyi görmezden gelenler Telaviv'e atılan füzeleri öne çıkarmışlardır. Kaç tane füze attılar? Siz orantısız güç kullanıyorsunuz. Savaş uçaklarıyla Gazze'ye bomba yağdırıyorsunuz. Gazze'nin savaş uçakları var mı? Kiminle neyi aldatacaksınız. Ankara'dan tüm dünyaya seslenmek istiyorum; Filistinli çocukların bombalarla ölmesiyle ilgilenmeyenler, İsrail'lli çocukların füze seslerinden korkması karşısında dehşete kapılanlar. Şu hale bak. Halbuki çocuklar öldürülürken değil uyutulurken sessiz kalınmalıdır.
AVUSTURYA'YA SERT TEPKİ
Trajediye arkasını dönen, açıkça destek olanlar yarın kendi başlarına gelecek felaketin tohumlarını ektiklerini unutmamalıdır. Avrupa'ya sesleniyorum; yeri geldiği zaman dost olarak bize hitap edenlere sesleniyorum. Başbakanlık binasına İsrail bayrağı çeken Avusturya devletini tel'in ediyorum. Böyle bir resmi makama bir terör devletinin bayrağını çekmek, terörle izdüşümlü bir hayat yaşamak demektir. Avusturya devleti herhalde soykırıma tabi tuttukları Yahudilerin faturasını müslümanlara ödetmeye çalışıyor.
İsrali'in Kudüs'te yaptıklarına destek verenler tarihe, insanlığa karşı işledikleri bu suçun karasıyla anılacaklardır. Türkiye tıpkı Kıbrıs'ta olduğu gibi Filistin topraklarında iki devletli adil çözümden yana olduğunu her fırsatta ifade etmektedir. Başkenti Kudüs olan, 1967 sınırları temelinde bağımsız Filistin devletinin kurulması için her platformda çaba göstermeyi sürdüreceğiz.
Müslümanların, Yahudilerin ve hıristiyanların vazgeçilmez dini sembollerini bünyesinde barındıran Kudüs için herkesin fedakarlık yapması gerekiyor. Dün sayın Papa ile yaptığımız ile telefon görüşmesinde bu hissiyatımı kendisiyle de paylaştım. Osmanlı döneminde tüm inanç mensuplarının ibadetlerini rahatça yapabilmelerine imkan veren uygulamadan ilham alarak şu teklifi yapıyoruz; Kudüs'ün üç dinin temsilcilerinden oluşan bir komisyon tarafından yönetilmesi günümüz şartlarında en doğru ve tutarlı yol olacaktır. Aksi takdirde bu kadim şehirde kalıcı barışı sağlamak kolay ve mümkün görülmüyor.
Dünya tarihi Kudüs'te ateşlenen bombaların yol açtığı devasa çatışma, yıkım ve oluk oluk akan kanların örnekleriyle doludur. Bu tehdidin önüne geçmede en etkin yolu Kudüs'ü teklif ettiğimiz şekilde yyeni bir yönetimstatüsüne kavuşturmalıdır.
Tüm uluslararası kuruluşları bir an önce harekete geçmeye çağırıyoruz. Perşembe günü BM Genel Kurulu'nda sorunun çözümüne yönelik kayda değe adım atılmasını temenni ediyorum. Bu toplantıyı önemsiyoruz. İsrail'in bombaları ve kurşunları altında öldürülen, evlerinde atılan insanlara hiç değilse denizlerdeki balıklar, göklerdeki kuşlar, ormandaki ağaçlar kadar hassasiyet bekliyoruz.
ihtiyaç duyulacak her türlü siyasi ve askeri desteği vereceğimizi buradan bir kez daha ifade ediyoruz. Bu millet de bu ümmet de bu insanlık da bizimdir. Medeniyetimizden ve ecdadımızdan tevarüs ettiğimiz şekilde kendimiz ve kardeşlerimiz için en doğrusunu, en hayırlısını, en güzelini yapmayı sürdüreceğiz.
BAŞKAN TWITTER'DAN PAYLAŞTI
Başkan Erdoğan Twitter üzerinden esnaflara verilecek desteğe ilişkin paylaşımdabulundu. Erdoğan, "1 milyon 384 binden fazla esnaf ve sanatkârımıza 4 milyar 622 milyon liralık bir kaynağı karşılıksız olarak veriyoruz." ifadelerine yer verdi.