Sabah Gazetesi yazarı Melih Altınok'un köşe yazısı şöyle:
Dün herkes Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, Filistinli sivilleri ve çocukları katleden Netanyahu'ya benzeterek siyasetin sınırlarını zorlayan Meral Akşener'in ne yapmak istediğini, kime mesaj verdiğini tartışıyordu.
Beraberce yüksek sesle düşünelim...
Sizce Akşener,
Millet İttifakı'ndaki ortağı HDP ile dayanışmak için mi, Demirtaş'ın veya "Sırtımızı YPG'ye dayıyoruz" diyen
Figen Yüksekdağ'ın ağzından duysak şaşırmayacağımız şeyler söylüyor?
Zira bildiğiniz üzere son dönemde terör örgütüne yönelik operasyonlar ve Kandil'in üst düzey yöneticilerinden
Sofi Nurettin'in öldürülmesi gibi gelişmeler üzerine PKK'lı çevreler de aynı söylemi kullanıyorlar...
PKK trolleri, protestolar için sokakları dolduran dünya kamuoyuna Filistin'e yönelik sempatisinden yararlanmak için "Türkiye'nin Netanyahu'su Erdoğan, biz de Filistinliyiz" diyorlar.
Ama yıllardır HDP ile ittifakını milliyetçi tabanını küstürmemek için inkâr eden Akşener'in böyle bir jest yapması pek mümkün görünmüyor...
Bu resmen Meclis kürsüsünden yüzüne karşı "İYİ Parti size söylüyorum; şu an koltuklarınızda HDP'nin ve PKK'ya gönül vermişlerin oylarıyla oturuyorsunuz" diyen HDP'li Fatma Kurtulan'a "teşekkür" anlamına gelir değil mi?
Akşener, küresel Filistin dalgasından pay almak için dışarıya mesaj veriyor diye düşünsek...
Bu yüzden de Türkiye kamuoyunun Filistinlere verdiği desteğe sinirlenip PKK=HAMAS benzetmeleri yapan Netanyahu'nun oğlu gibi konuşuyor desek...
Filistin'e karşı tavrı dünyada alametifarikası olan, adının Mescid-i Aksa'daki sloganlarda "Kurtarıcı" diye anıldığı Erdoğan'ı Netanyahu'ya benzetecek kadar gerçeklikten kopmuş birini kim ciddiye alır?
Belki biraz, Türkiye'deki muhalefeti destekleyeceklerini söyleyen Biden.
Geriye sadece, bir alternatif kalıyor...
15 Temmuz'da 251 vatandaşımızın canına kıyıp deşifre olan ve o gün bugündür mazlum rolü oynayıp Türkiye Cumhurbaşkanı'nı "katliam yapmakla suçlayan" ajan çetesine şirin görünme kaygısı...