GEZİ OLAYLARI VE 15 TEMMUZ
Biz, Gezi Olaylarından beri ülkemizin kesintisiz olarak maruz kaldığı saldırılarda kullanılan araçları birer birer devre dışı bıraktıkça, yenileriyle karşımıza çıkılıyor. Hatırlarsanız, Gezi Olaylarını çevre hassasiyetine dayalı masum eylemler gibi göstermeye çalışanlara, bunun toplumsal kaos çıkarma denemesi olduğunu söylediğimizde şiddetli itirazlarla karşılaşmıştık.
Yine 17-25 Aralık kumpaslarının doğrudan demokratik hukuk devletini, milli iradeyi hedef aldığını söylediğimizde de birileri ısrarla konuyu adli ve siyasi zeminde tutmaya çalışmıştı. Aylar boyunca Meclis'teki grup toplantılarını FETÖ'nün kasetlerine tahsis edenler, 15 Temmuz'u da "tiyatro" olarak nitelemek suretiyle, kendilerine verilen senaryoya sadık kalma konusundaki ısrarlarını ortaya koymuşlardı.
Ülkemize yönelik en büyük ihanet teşebbüslerinden biri olan MİT TIR'ları hadisesinde, Türkiye'yi terör örgütlerine destek veren bir devlet gibi gösterme kampanyasına iştiyakla katılanların dertleri hiçbir zaman hukuk değildi.
Meclis'te hükümet kuracak çoğunluğun oluşturulamadığı Haziran 2015 seçimlerinin sonuçları, ülkemizin PKK ve FETÖ'yle mücadelesini ortadan kaldırma, eski Türkiye'yi hortlatma vesilesine dönüştürmeye kalkışılmıştı.
Nice sinsi kumpasla, tuzakla, girişimle yapamadıklarını 15 Temmuz'da doğrudan silaha sarılarak başarmaya kalktıklarında ise karşılarında milletimizi buldular. Çukur eylemleriyle elde edemedikleri neticeye Suriye sınırlarımız boyunca terör koridoru kurarak ulaşmaya çalışma hayallerini, gerçekleştirdiğimiz harekatlarla başlarına yıktık.
Türkiye'yi ısrarla ve binbir dalavereyle DEAŞ parantezine alma girişimlerini de, yine yürüttüğümüz sınır ötesi harekatlarıyla yerle bir ettik. Ekonomimize yönelik, kendi dinamiklerimizle ve gerçeklerimizle ilgili olmayan pek çok gizli-açık saldırının da aynı oyunun bir parçası olduğu şüphe götürmez bir hakikattir.
"ESAS AMACI..."
Ülkemiz, tarihinin her döneminde uluslararası operasyonlara maruz kalmıştı, bugün de aynı durumun devam ettiğini anlamak için öyle çok derin analizlere ihtiyaç yoktur. Bu defa da ülkemizi, suç örgütleri üzerinden hem içeride, hem uluslararası alanda kıskaca almak ve bundan siyasi sonuçlar üretmek peşindeler. Türkiye'de sosyal kaos denemeleriyle, terör örgütleriyle, darbe girişimleriyle, ekonomik tuzaklarla başarılamayan değişimin, siyasete müdahaleyle yapılacağını söyleyenler olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Ortada makul, mantıklı, sahici hiçbir sebep olmadığı halde, seçimin 2023'te yapılacağını defalarca tekrarlamış olmamıza rağmen, erken seçim teranesi tutturanların sufleyi nereden aldıkları açıktır. Tabii, dışarıdan ve içeriden kendilerine verilen gazı fazla kaçırıp 'seçimle veya seçimsiz iktidar' sözü edenleri de unutmamak gerekiyor.
Her dönemde olduğu gibi bugün de, yürütülen iftira ve yalan kampanyalarının esas amacı, milletin güvenlik ve adalet hassasiyetini kullanarak, iktidar yolunu zahmetsizce ve maliyetsizce açabilmektir. Ülkemizde, maalesef, dün vesayet güçlerinden, terör örgütlerinden, kirli ekonomik aktörlerden, bugün suç çetelerinden medet umacak kadar çapsız, sığ, ilkesiz, ufuksuz bir muhalefet anlayışı vardır. Kendini kullandırmaya, ülke düşmanlarının değirmenine su taşımaya, milletin umutlarını küçük hesaplarına meze etmeye bu kadar gönüllü bir muhalefetin olduğu yerde, terör örgütlerine de, çetelere de gün doğuyor.
"YENİ BAŞARILARA İMZA ATMAYI SÜRDÜRECEĞİZ"
Cemaziyel evveli belli, cemaziyel ahiri de ortada bulunan AK Parti olarak dün; vesayete karşı nasıl mücadele ettiysek… Siyaset ve toplum mühendislerine nasıl meydanı bırakmadıysak… Uluslararası alanda ülkemizin başını nasıl dik tuttuysak… Türkiye'nin 81 vilayetinin her karışını nasıl eserlerimizle ve hizmetlerimizle donattıysak… Terör örgütlerinin tamamının başını nasıl ezdiysek… Demokrasiyi ve özgürlükleri nasıl gözümüz gibi koruyup geliştirdiysek… Milletimizin her bir ferdinin hakkını, hukukunu, geleceğini nasıl gözettiysek… İnşallah yarın da aynı şekilde halkımızın emrinde çalışmayı, mücadele etmeyi, yeni başarılara imza atmayı sürdüreceğiz.
"CHP YÖNETİMİYLE YOL YÜRÜYEN HERKES..."
Kifayetsiz muhterislerin tek yaptıkları, kendi içlerindeki taciz, tecavüz, hırsızlık, arsızlık hadiselerini örtmek için kürsülerden cevapları belgeleriyle defalarca verilmiş yalanları, iftiraları tekrarlamaktan ibarettir.
Evet açık konuşmak gerekirse, şu anda CHP genel merkezi tacizcilerin, onları koruyanların işgali altındadır. Şu anda CHP genel merkezi tecavüzcülerin, onları koruyanların işgali altındadır. Şu anda CHP genel merkezi hırsızların, onları koruyanların işgali altındadır. Şu anda CHP genel merkezi terör örgütlerinin siyasi uzantılarının ve teröristleri koruyanların işgali altındadır. Şu anda CHP genel merkezi milletimizin değerlerine savaş açmış marjinallerin ve onları koruyanların işgali altındadır.Ve evet, şu anda CHP genel merkezi suç örgütlerine payandalık yapanların işgali altındadır. Millet ittifakı adı altında CHP yönetimiyle yol yürüyen herkes de bu utanç tablosunun ortağıdır.
CHP'ye oy veren vatandaşlarımın da, bu tablodan rahatsız olduğuna yürekten inanıyorum. Milletimiz, yularlarını terör örgütlerine, suç çetelerine, yeminli Türkiye düşmanlarına teslim edenlere hak ettikleri cevabı her zeminde ve her fırsatta vermektedir, vermeyi sürdürecektir.
"KENDİ İŞİMİZE BAKIYORUZ"
Milletimiz bize, hezeyanlarla uğraşma değil, ülkenin geleceğini inşa etme vazifesi vermiştir. Cumhurbaşkanı olarak kabinemizle, Cumhur İttifakı olarak Meclis çatısı altında milletvekillerimizle, AK Parti olarak da 19 yıllık müktesebatımız ve daha kimsenin aşamadığı vizyonumuzla bu vazifeyi hakkıyla yerine getirmekle mükellefiz. Yaptığımız her açılışın, başlattığımız her yatırımın, ülkeye kazandırdığımız her eserin, milletimizin emrine sunduğumuz her hizmetin gerisinde bu aşk vardır, bu şevk vardır, bu heyecan vardır.
Rahmetli Özal'ın meşhur sözüyle ifade edecek olursak, bizim icraatlarımıza onların hayalleri bile yetişemez. Her fırsatta muhalefete bizimle yarışlarını, iftira ve yalan siyaseti değil, eser ve hizmet siyaseti üzerinden yapmaları çağrısında bulunuyoruz. Ama maalesef karşımızdakiler, hayırda yarış diyebileceğimiz bu siyaset anlayışından fellik fellik kaçmaktadır. Tabii biz bunlara takılmıyor, kendi işimize bakıyoruz.
POLONYA'YA SAVUNMA SANAYİ İŞBİRLİĞİ
İşte dün, ülkemizi ziyaret eden Polonya Cumhurbaşkanı Sayın DUDA ve heyetiyle verimli bir görüşme gerçekleştirdik. Türkiye'nin tarihin derinliklerine kadar inen ilişkilerinin bulunduğu Polonya ile yakın dönemde de önemli işbirliklerimiz olmuştur. Özellikle savunma sanayinde, bu işbirliğinin oldukça verimli sonuçlarının ortaya çıktığını görüyoruz.
Ülkemizin yurt dışına sipariş verdiği uçakların, 1934 yılında, Hatay meselesindeki gelişmeler bahanesiyle teslim edilmemesi üzerine yardımımıza Polonya yetişmiştir. Bu ülkeden alınan uçaklar yanında, ikinci dünya savaşı yıllarında Türkiye'ye gelen 37 Polonyalı mühendisin yardımıyla, fabrikalarımızda imal edilmek üzere çeşitli uçak tasarımları da yapılmıştır.
Sovyetler Birliğinin işgalinin ardından ülkelerini terk etmek zorunda kalan Polonyalı mühendislerin ortak uçak üretimi için yaptıkları başvuru, dönemin Milli Savunma Bakanlığının olumsuz görüşü üzerine reddedilmiştir. Buna rağmen, ülkemizde kurulan Türk Hava Kurumu uçak fabrikası ile İstanbul Teknik Üniversitesi uçak mühendisliği bölümü, Polonyalı dostlarımızın katkılarıyla hayata geçmiştir. Kendi uçaklarımızı yapma yolunda, Polonyalı dostlarımızın da gayretleriyle geldiğimiz aşamanın önü ise, 1949 yılında, dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı tarafından, 'Amerika'dan bedavaya alınacak uçaklar' bahanesiyle tamamen kesilmiştir. Bu şekilde kapatılan Türk Hava Kurumu fabrikası, uçak yerine çocuk karyolası, masa, dikiş kutusu gibi malzemeler üreten bir atölyeye dönüştürülmüştür. Devrim otomobili başta olmak üzere pek çok projenin akıbeti de aynı olmuştur. Kendi imkanlarıyla uçak üreten Nuri Demirağ'ın bunları talep eden ülkelere satma teşebbüsü de, 'yakarız ama yine de sattırmayız' denilerek engellenmiştir.
Türkiye, işte bu ihanetlerden yaklaşık 70 yıl sonra, Polonya ile insansız hava araçları satışı konusunda anlaşma imzalamıştır. Tek fark, bu defa satıcının bizim, alıcının Polonya tarafı olmasıdır. Bu anlaşma, Türkiye'nin NATO ve Avrupa Birliği üyesi bir ülkeye yaptığı ilk yüksek teknolojiye sahip insansız hava aracı satışı olması bakımından da ayrıca önemlidir. Halihazırda, Türkiye ile birlikte dört farklı ülkede, 180 adet Bayraktar insansız hava aracımız faaliyet göstermektedir.
"İNSANSIZ SAVAŞ UÇAĞIMIZI 2023'TE UÇURMAYI PLANLIYORUZ"
Milli Teknoloji Hamlesi vizyonunun bir ürünü olan insansız hava araçlarımızın sahada gösterdiği başarılar, adeta savaş stratejilerinin yeni baştan yazılmasını gerektirecek sonuçlara yol açmıştır. Mevcut insansız hava araçlarımızın bir üst versiyonu olan Akıncı da devreye girdiğinde, bu tablo çok daha sarsıcı şekilde değişecektir. Amacımız, tamamen yapay zeka bilgisayarları ile kontrol edilen insansız savaş uçağına ilk kavuşan ülkelerden biri olmaktır. Böylece, dünyanın halen peşinde koştuğu beşinci nesil savaş uçaklarının da ötesinde bir seviyeye ulaşacağız. Bu doğrultuda geliştirmeye başladığımız insansız savaş uçağımızı, inşallah 2023 yılında semalarımızda uçurmayı planlıyoruz.
Savunma sanayinde elde ettiğimiz başarıları uzun uzun anlatmaya kalksak, saatler yetmez. Şimdi bu konuyla ilgili kısa bir film seyredelim:
MİLLETİMİZ HAK ETTİĞİ DERSİ VERECEKTİR
Evet, görüldüğü gibi bizim gündemimizde tasarlamak, geliştirmek, üretmek, ihraç etmek, istihdam oluşturmak, ülkemizi büyütmek, güçlendirmek, hedeflerine bir an önce ulaştırmak var. Bu istikamette attığımız her adımın önünün, akıl ve izan dışı iftiralarla, yalanlarla, provokatif ve sansasyonel operasyonlarla kesilmeye çalışılması, doğru yönde ilerlediğimizin işaretidir. Her zaman söylediğimiz gibi ölçümüz tek ve nettir: Bizim tek muhatabımız milletimizdir. Bakacağımız tek yer milletimizin kalbidir. Allah'ın emrinden başka emir, milletimizin iradesinden başka irade tanımayız.
AK Parti üzerinden Türkiye'ye operasyon çekmeye çalışanları milletimiz gayet iyi görüyor, tanıyor, defterine yazıyor. Dün başaramayacaksınız demiştik, bugün de başaramayacaksınız diyoruz. Dün ülkemize diz çöktüremeyeceksiniz demiştik, bugün de ülkemize diz çöktüremeyeceksiniz diyoruz. Dün milletimizi esir alamayacaksınız demiştik, bugün de milletimizi esir alamayacaksınız diyoruz. Dün ezanımızı susturamayacaksınız, bayrağımızı indiremeyeceksiniz demiştik, bugün de aynısını söylüyoruz.
Milletimiz, günü-saati geldiğinde, tıpkı vesayet güçleri gibi, tıpkı PKK gibi, tıpkı FETÖ gibi, tıpkı DEAŞ gibi, tıpkı ekonomik tetikçiler gibi, bugünkü operasyon aygıtlarına da hak ettiği dersi verecektir. Yeter ki biz kalbimizle, zihnimizle, hayatımızla, hayallerimizle milletimizden ayrı düşmeyelim. Biz doğru olalım, eğri zaten belasını bulur. Biz istikametimizi bozmayalım, yolunu şaşıranlar zaten yardan aşağı uçar. Biz itikadımıza ve ihlasımıza sahip çıkalım, fitneciler kendi kendilerini zaten imha eder. Biz eser ve hizmet siyasetimizden milim sapmayalım, yalan ve iftira siyasetinden medet umanlar zaten hüsrana uğrar.
İşgalcilere de, darbecilere de eyvallah etmeyen Türkiye, bu oyunu da bozacaktır. İnşallah yarın Demokrasi ve Özgürlükler Adasında tüm il başkanlarımızla birlikte şehit Başbakan Menderes ve arkadaşlarının hatırasını yad edecek, istiklalimize ve istikbalimize sahip çıkma irademizi bir kez daha milletimizle paylaşacağız.
TAKSİM CAMİİSİNİN AÇILIŞI
Cuma günü Taksim Camiimizin açılışı vesilesiyle ezanlarımızın susmayacağı, İstanbul Fethinin 568'nci yıldönümü olan Cumartesi günü de Çamlıca Kulesinin açılışı vesilesiyle bayrağımızın inmeyeceği gerçeğini tüm dünyaya bir kez daha haykıracağız."
ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?
Erdoğan daha önce, "Terör örgütleri gibi suç çeteleri de zehirli bir yılan gibidir. Onlarla aynı çuvala girerseniz daha sonra başınıza geleceklere rıza göstermiş olursunuz" demişti.
SOYLU: TÜRKİYE BİR OPERASYONA TABİ TUTULUYOR
Katıldığı televizyon programında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Soylu, "Bir organize suç şüphelisinin, yıllarca Türkiye'de herkesin bildiği, tanıdığı, hayatının nereden geldiği belli olan bu ismin iftiraları, iddiaları saçmadır. Bu iddialarla muhatap değiliz. İddiaları ve iftiraları tamamen boş olsa da devlete laf ediyor, Türkiye'ye güya kendi adına vesayet ortaya koymaya çalışıyor. Burada hedef Türkiye. Türkiye bir operasyona tabi tutuluyor" dedi.