Atilla Peker'in Sedat Peker'in telefon etmesi üzerine Korkut Eken'le buluşarak Kıbrıs'a gittiği, Eken'in kendisine iki adet silah verdiği ve Kıbrıs'ta 3 gün kaldıktan sonra geri döndüklerini söylediği öğrenildi. Atilla Peker, İstanbul'a döndükten birkaç ay sonra Korkut Eken'in yanına gelerek kendisine 'Bak seninle gittiğimiz o olayı hallettik' diyerek "Ben de bunun üzerine basında Lefkoşa'da öldürüldüğünü duyduğum gazetecinin benim Korkut Eken ile gidip döndüğümüz kişi olduğunu bu şekilde öğrendim. Ayrıca bu şahsın bana anlatıldığı gibi terörist değil gazeteci olduğunu da öğrenmiş oldum" dediği öğrenildi.
Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla göndermiş olduğu dilekçenin kendine ait olduğunu söyleyen Peker, kanser tedavisi gördüğünü ve uzun yıllardır herhangi bir kriminal olaya karışmadığını belirterek "Sedat Peker benim kardeşimdir, kendisi yurt dışındadır. Yaklaşık 10 ay kadar önce ablalarımla birlikte haftada 1 gün bir araya geldiğimiz ikamete giderken tanımadığım ve kim olduklarını bilmediğim şahısların beni takip ettiklerini, hatta hakkımda illegal işlemlerin yapıldığını düşündüğüm için kardeşim Sedat Peker'in de videolarda bahsettiği Kutlu Adalı cinayeti ile ilgili bildiklerimi anlatmak amacıyla söz konusu dilekçeyi verdim. Aile toplantısına giderken iki defa çok ciddi takip edildiğimi ve öldürülebileceğimi düşündüm. Bu takip işlemlerini Mehmet Ağar ve ekibinin kardeşim Sedat Peker ile olan husumetinden dolayı yaptırmış olabileceğini düşündüm." dediği kaydedildi.