'Deniz salyası' gerçekleri: 'Temel atmama' değil yüzlerce 'temel atma' ister!

Marmara Denizi müsilaj ile boğuşurken "temel atmama töreni" ile şov yapan CHP'li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun projenin gereksiz olduğunu ve iptal edişini büyük mutlulukla anlatması da gündeme geldi. Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar da Marmara Denizi'nde görülen müsilajın (deniz salyası) önlenmesi için atılması gereken adımlara ilişkin açıklamada bulundu. Birpınar, "Sağlıklı ve kalıcı çözüm için herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Başta da yerel yönetimlerimizin.. Arıtma tesislerinin inşası, bakımı, modernizasyonu ve işletilmesi bu işlerin başında geliyor. Çevre konuları siyaset üstü konulardır. Yatırımlar süreklilik ister. ‘Temel atmama’ değil, Yüzlerce ‘temel atma’ ister. Bakım ister, ilgi ister." dedi.

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :12 Haziran 2021 , 00:58 Güncelleme Tarihi :12 Haziran 2021 , 01:41
’Deniz salyası’ gerçekleri: ’Temel atmama’ değil yüzlerce ’temel atma’ ister!

İÇİNDEKİLER

Marmara Denizi müsilaj 'deniz salyası' ile boğuşuyor.

Denizde bitkisel canlılar olan fitoplanktonların aşırı çoğalmasından kaynaklanan deniz salyası olarak adlandırılan müsilaj, deniz dibinde ciddi hasarlara yol açıyor, deniz ekolojisine zarar veriyor ve koku oluşumuna neden oluyor.

BİRPINAR'DAN 'DENİZ SALYASI' GERÇEKLERİ
Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar, Marmara Denizi'nde görülen müsilajın (deniz salyası) önlenmesine ilişkin paylaşımda bulundu.

Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar; sağlıklı ve kalıcı çözüm için herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini belirterek, "Başta da yerel yönetimlerimizin.. Arıtma tesislerinin inşası, bakımı, modernizasyonu ve işletilmesi bu işlerin başında geliyor. Bu minvalde sayısız temel atmaya şahit olmak istiyoruz" dedi.

Prof. Dr. Birpınar; "Hep diyoruz, yineliyoruz. Çevre konuları siyaset üstü konulardır. Yatırımlar süreklilik ister. 'Temel atmama' değil, Yüzlerce 'temel atma' ister. Bakım ister, ilgi ister" ifadelerini kullandı.

Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar'ın, "Deniz salyası gerçekleri" başlığı adı altında yaptığı paylaşımlar şöyle:
"Aldığımız her iki nefesten birini sunan mucizevi canlılar fitoplanktonlar. Her şeyin fazlası nasıl zararsa planktonların aşırı çoğalması da bulundukları ortama zarar veriyor. Aşina olduğumuz alg patlaması bunlardan biri. Gündemi meşgul eden diğer bir zarar ise müsilaj"

"Bizlere nefes olmanın yanında birçok canlı türüne yuva olarak biyoçeşitliliğe ve gıda çeşitliliğine de büyük katkı sunuyor mavi vatanlarımız. Yine akıntılar yoluyla ısı dengesini sağlar. Dolayısı ile okyanus ve denizler için 'Gezegenimizin yaşam destek sistemi' diyebiliriz."

"Ne var ki onlar da büyük bir risk ile karşı karşıyalar. Bir taraftan küresel soru iklim değişikliği ile oluşan asitleşme diğer yandan doğrudan veya nehirlerle boca edilen atıkların oluşturduğu sorunlar her geçen gün giderek büyüyor. Bu denizlerden birisi de Marmara Denizi."

"Her bölgenin kendine has özellikleri vardır. Bu bölgenin doğal dengesinin korunmasında bu yapının etkisi büyüktür. Marmara'nın da böylesi bir yapısı vardır. Bulunduğu konum ve jeolojik yapısı gibi etmenler Marmara Denizi'nin özel yapısında büyük rol oynar."

"Marmara Denizi esasında bir geçiş koridoru. Bu yönüyle zengin bir biyoçeşitliliğe sahiptir. Ancak her iki yöndeki Boğazlar, 3 büyük çukurlu denizde adeta birer boğum işlevi görüyor. Bu durum denizlerin tüm özelliklerinin Marmara'da görülmesini engelliyor."

"Farklı tuzluluk oranına sahip iki denizin sularını barındıran Marmara'da bu cihetle 2 katmanlı yapı var. Üstte düşük yoğunluklu Karadeniz suyu, altta ise yüksek yoğunluklu Akdeniz suyu bulunur. Üst katmanda deniz suyu sıcaklığı değişirken alt katmanda neredeyse değişim olmaz."


"İki katmanlı yapı dikey yönlü karışımı sınırlandırıyor. Yüzeyde ise Marmara'nın derin çukurlarının bulunduğu Tekirdağ açıklarında nispeten oluşan sirkülasyon, özellikle de Körfez bölgelerinde çok nadir görülüyor. Bu durum Marmara'da adeta bir durağanlık oluşturuyor."

"Su hareketliliğini etkileyen önemli faktörlerden biri de Karadeniz'den giden su büyüklüğüdür. Yüksek yağış rejimi dolayısıyla Karadeniz'in su seviyesi Marmara'dan 45 cm kadar fazla olduğu anlar oluyor. Haziran ayı gibi dönemlerde Marmara'ya yüksek debili su geçişleri yaşanır."

"Bu özel durumlarla birlikte; geçiş koridoru olması hasebiyle yıllık 43000 bin transit gemi geçişi, Kıta, yaka ve kıyıları buluşturan şehir içi deniz hatları, balıkçılık faaliyetleri dolayısı ile oluşan çok büyük bir gemi hareketliliğe de ev sahipliği yapıyor."

"Yaklaşık 1000 km uzunluğundaki kıyılara konuşlanmış 7 ilde yaşayan 25 milyon nüfusun yanında; Ülke sanayisinin yüzde 50'sinden fazlasına ev sahipliği yapan, aynı şekilde hayvancılık ve tarımsal faaliyetlerin de yoğun seyrettiği Marmara bu çerçevede büyük bir baskı altındadır."

"Tüm bu faktörlerin bir araya gelmesi hiç kuşkusuz diğer su kütleleri ile sınırlı bir etkileşime sahip Marmara Denizi'nin ekosistemine zarar vermekte, Doğal olarak addedilen -ancak yoğunluk ve sıklığı giderek artan- müsilaj, namı diğer deniz salyası ile sonuçlanmaktadır."

"Deniz salyası plankton adı verilen mikroorganizmaların aşırı çoğalması sonucu oluşan bir hadise. Uygun şartların varlığı durumunda oluşur. Bunlar; sıcaklık, besin ve sulardaki sirkülasyonun azlığı (durağanlık). Onlar için besin denilen ise esasında kirlilik."

"Yüksek kirlilik, ortamda daha çok besin varlığı anlamı taşır. Bunların tüketilmesi (yok edilmesi) için de daha çok fitoplanktona ihtiyaç duyulur. Bu çoğalma da fitoplankton türüne bağlı olarak sonuçta kimi zaman alg patlaması kimi zaman da müsilaj olarak karşımıza çıkar."

"1970'lerden beri yaşanan kentleşme ve sanayi kaynaklı atıksuları Marmara'da yüksek bir bulanıklık oluşturdu. Bu durum denizde daha fazla ısının absorbe edilmesi ile sonuçlanıyor. İklim değişikliğinin de etkileri ile Marmara'daki sıcaklıklar normalden daha yüksek seyrediyor."

"Yoğunluk farkına bağlı iki katmanlı akıntı yapısı ve yüzey akıntısındaki kısıtlı sirkülasyon da genel manada durağanlık oluşturuyor. Bu iki faktöre kirliliğin de dahil eklenmesi ile müsilajın oluşumu için ihtiyaç duyulan doğal ortamın hazırlanması sağlanmış oluyor."


"Bizlere hayat kaynağı oksijeni sunan fitoplanktonlar deniz ekosisteminin korunması için kendilerini adeta feda ediyorlar. Kirliliği yok ederken yaşamlarını da kaydediyor, bu esnada da -zararlı mikroorganizmalar için de uygun bir üreme alanı olan- müsilaja neden oluyorlar."

"Müsilajın oluşmaması için 3 temel (sıcaklık, durağanlık ve kirlilik) şarttan birisinin yok olması gerekiyor. Bunlar içerisinde kontrol edilebilen tek parametre de besin element akışını durdurmak. Besin=Kirlilik. Dolayısı ile kirlilik akışının durması gerekiyor."

"Bu 3 temel faktörün yanında yoğun avcılık dolayısıyla besin piramidinde yer alan bir ara türün de azalması müsilaj artışında tetikleyici rol oynaması muhtemel. Ancak en büyük etken hiç kuşkusuz endüstriyel, evsel ve tarımsal faaliyetlerden kaynaklanan yoğun atıksu deşarjı."

"80'li yıllara kadar arıtmanın bulunmadığı bölgelerden yapılan atıksu deşarjlarının çoğu da günümüzde ancak ön arıtma sonrası derin deniz deşarjı yoluyla bertaraf ediliyor. Ön arıtmada; elek ve ızgara, yağ tutucu, kum filtresi gibi yeterli olmayan arıtma teknolojisi var."

"Alıcı ortamlardaki sularda sorunlara yol açan; karbon (C), azot (N), fosfor (P) gibi kirleticileri giderim üniteleri yok. Alg patlaması olayında da olduğu gibi yoğun müsilaj oluşumuna da atıksulardaki fosfor ve azot yükleri etkin rol oynuyor."


"Bu kirleticilerin giderilmesi için kimyasal, biyolojik ve ileri biyolojik arıtma olarak adlandırılan işlemleri ihtiva eden arıtma teknolojilerinin kullanılması gerekiyor. Bu özelliklere sahip tesislerin varlığı da yeterli değil. Etkin olarak işletilmeleri de gerekiyor."

"Sirkülasyonunun yok denecek kadar az olduğu körfezlerde yoğun olarak görülen müsilajın deniz yüzeyinde görünen, koku ve görüntü kirliliğine yol açan kısmı ölü durumda. İçlerine havanın girmesi ile yoğunlukları düşüyor ve yüzeye çıkıyor. İç tarafta ise üretim devam ediyor."

"Deniz dibine çöken ve entübe durumundaki müsilaj ise denizaltı yaşam için büyük bir tehdit unsuru. Keza, ölü müsilajın biyolojik olarak parçalanması esnasında da büyük miktarda sudaki çözünmüş oksijen kullanılıyor. Bu durum da sualtı canlıları için ciddi yara oluşturuyor."


"2007'de ilk kez Marmara'da görülen müsilaj daha az tahribat oluşturmuştu, zira çözünmüş oksijen oranı daha yüksekti. Ekolojik tahribatın yanında balık larvaları, istiridye, midye gibi gıda kaynaklarını saran müsilaj, deniz ulaşımı ve turizmini de oldukça derinden etkiliyor."

"Müsilaj sadece bugünün sorunu değil, yarının da sorunu. Sadece Marmara'nın da sorunu değil,
Ege'nin de Akdeniz'in de sorunu. 'Kirlilik sınır tanımaz' zira. Bu yüzden müsilaj gibi olumsuzluklara yol açan faktörlerin elemine edilmesi lazım. Kirliliğe set vurmak lazım."

"Bakanlık olarak denizlerimizin korunması kapsamında birçok çalışma yürütüyoruz. Kara kaynaklı atıkların yüzey suları ile taşınmasını önlemek adına; düzenli depolama hizmeti alan belediye nüfus oranı yüzde 83'e çıkardık. Plastik poşetlerin ücretlendirerek kullanımı yüzde 75 azalttık."

"Denize kıyısı bulunan 28 ilin deniz çöpleri eylem planı tamamlandı. Sıfır atık mavi hareketi ile ton denizlerden 85 bin atık toplanarak geri kazanıldı. Bakanlıkça belirlenen alanlar dışında Marmara Denizi'ne dip tarama malzemesi boşaltımına izin vermiyoruz."

"Gemi atıkları için 315 kıyı tesisinde atık alma hizmeti veriyoruz. Gemi kazaların kaynaklı kirlenme risklerinin önlemek ve hazırlıklı olmak için 'Ulusal ve Bölgesel Acil Müdahale Planlarını' hazırladık. 1 ulusal, 6 bölgesel ve 366 tesis bazlı acil müdahale planımız hazır."

"Ulusal Deniz İzleme Programımızı geliştirdik. Bu kapsamda; 91'i Marmara Denizi'nde olmak üzere 364 izleme noktasında denizlerimizin kirlilik durumunu izliyoruz. Marmara Denizi ekosisteminin iyileştirilmesine yönelik senaryoları içeren MARMOD (Faz-2) projesini geliştirdik."

"2017-2023 dönemi için Atıksu Arıtımı Eylem Planını hazırladık. 92 noktada sürekli atıksu izleme sistemi ile deşarjları izliyoruz. Arıtma tesislerinde en büyük gideri enerji gideri oluşturuyor. Bu itibarla, Bakanlıkça arıtma tesis enerji giderlerinin yüzde 50'sini karşılıyoruz."

"Hem yutak alan hem de oksijen üretmesi yönüyle iklim değişikliği ile mücadelede oldukça büyük öneme sahip olan denizlerimizde 1,5 milyon hektar alanı koruma altına aldık. Biyoçeşitliliğin sürdürülebilirliği açısından da önem taşıyan bu alan İstanbul'un alanının ~3 katı.."

"Bakanlık olarak denizlerimizin korunması için kısaca belirttiğimiz çalışmalara şimdi bir tanesini daha ilave ediyoruz. Tüm ilgili tarafların (yerel yönetimler, STK'lar, üniversiteler) katkısı ile 'Marmara Denizini Koruma Eylem Planı'nı geliştireceğiz."

"Sağlıklı ve kalıcı çözüm için herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Başta da yerel yönetimlerimizin.. Arıtma tesislerinin inşası, bakımı, modernizasyonu ve işletilmesi bu işlerin başında geliyor. Bu minvalde sayısız temel atmaya şahit olmak istiyoruz."

"Nitekim yaşadığımız hadise sadece bir çevre sorunu değildir. COVID-19 salgını gibi bir hadise.
Nasıl ki salgın sanayi üretimini, ekonomiyi, ulaşımı, turizmi, eğitimi de olumsuz etkiliyorsa aynı şekilde yaşadığımız her bir iklim ve çevre sorunu da çok yönlü etki oluşturuyor."

"Hep diyoruz, yineliyoruz. Çevre konuları siyaset üstü konulardır. Yatırımlar süreklilik ister. 'Temel atmama' değil, Yüzlerce 'temel atma' ister. Bakım ister, ilgi ister."

İMAMOĞLU: "GEREK YOK BÖYLE YATIRIMA BÖYLE BİR ARITMA TESİSİNE GEREK YOK"
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB Silahtarağa İleri Biyolojik Arıtma Tesisi projesini iptal ederek "temel atmama" programı düzenlemişti. Ekrem İmamoğlu, "Yarın bir temel atmama törenim var gerçekten. (Gülüyor) Gerek yok böyle yatırıma. Böyle bir arıtma tesisine gerek yok" iddiasında bulunmuştu.

Ekrem İmamoğlu, 6 Kasım 2019 tarihinde yaptığı konuşmada şunları söylemişti:
"Yarın bir temel atmama törenim var gerçekten. (Gülüyor) Çünkü göreve geldiğimizde bizim önümüze getirilmiş, dayatılmış, ihaleye çıkılmış teklifler alınmış Silahtarağa'da bir hem de Eyüp Sultan'ın devamında ve ilçenin sınırları içerisinde, Haliç'in o güzel doğasının bütünleyen 130 bin metrekarelik alanı kapsayan, 70 bin metrekareye kısmı orman olan bir arazide bir arıtma tesisi… Maliyeti 1 milyar 100 milyonun üzerinde. Bir katrilyondan bahsediyorum yani. Siz tabi sayıları daha iyi bilirsiniz. Arazi değeriyle beraber 1.5 milyarı aşan bir proje… Ekonomik sıkıntı bir kenara… Durdurduk. Çok projeyi böyle durdurduk aslında. Arkadaşlarıma araştırma yaptırıyorum. Birçok projeyi yapıyoruz. Buna da yaptık. Gerek yok böyle yatırıma. Böyle bir arıtma tesisine gerek yok. Ne yazık ki yok. 1.5 milyar…"

"BU AĞAÇLARIN YAPRAKLARI BENİ ÇILGINCA ALKIŞLIYOR"
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, AK Partili önceki yönetim tarafından projesi onaylanan ve ihalesi tamamlanan tesisi "temel atmama" töreni yaparak iptal etmişti.

İmamoğlu, 7 Kasım 2019 tarihinde düzenlenen törende yaptığı konuşmada, 1 milyar 525 milyon TL'lik maddi yükün bertaraf edildiğini iddia etmişti. İmamoğlu, "Yanlış anlamayın, sizden öyle bir talebim yok- bu ağaçların yaprakları beni çılgınca alkışlıyor" ifadelerini kullandı.