Batı'nın inşa ettiği küresel sistem bu bağlamda insanoğluna yıkım, ölüm ve yoksulluk dışında bir şey veremedi. Yolun sonuna geldiler. Geri sayım başladı. Zira vaat edecekleri bir umutları da kalmadı artık.
Diğer uygarlıkların birer 'ahlak, adalet ve erdem' burcu olan siyasetnameleri yanında Fukuyama, Huntington, Kissinger ve Brzezinski gibi Batılı isimlerin siyaset kitapları, kışla bültenlerini andırıyor.
Yusuf Has Hacib'in 'Kutadgu Bilig'inden Nizamülmülk'ün 'Siyeru'l-mülk'üne, Maverdi'nin 'Ahkamü's Sultaniye'sinden Beydeba'nın 'Kelile ve Dimne'sine, Farabi'nin 'Medinetü'l-Fazıla'sından Firdevsi'nin 'Şehnamesi' ile Kınalızâde"nin 'Ahlâk-ı Alâi'sine kadar Doğu'ya ait bütün 'siyasetnameler' ideal ve adil toplum düzenine ait birer ölmez şaheserdir.
Nitekim Hint siyasi felsefesini hikâyelerle anlatan 'Kelile ve Dimne'de (Doğru ve Yanlış) Beydaba, bir kıssada "İnsan kendi saadetini bulmak için başkalarının saadetine saygı göstermelidir" der.
DESPOTİZME DAYANAN YÖNETİMLER UZUN ÖMÜRLÜ OLAMAYACAK
Nasreddin Tusi de daha 13. yüzyılda kaleme aldığı 'Ahlak-i Nasıri'de despotizme dayanan yönetimleri 'Medine-i cabbaran/ şiddet devleti' diye niteleyerek, bunların uzun ömürlü olamayacağını kaydeder.
Modern Batılı siyasetnamelerde bu klasik eserlerdeki erdem, adalet ve ahlak çağrılarının milyonda birini dahi göremiyoruz. Nitekim Biden'ın dış politikadaki akıl hocalarından Anne-Marie Slaughter, söylem düzeyinde bile 'liberal demokrasi'yi savunmaya karşı. Slaughter ABD'ye, stratejik amaçlarına hizmet etmeyen düşünceleri ne kadar ahlaki ve erdemli olursa olsun terk etmesini öğütlüyor.
Bu yüzden Batı, çıkarlarına uymayan her hakikati çarpıtarak onu 'terör, gericilik, despotizm, diktatörlük ve ilkellikle' damgalar. Ancak başını Türkiye, Çin ve Rusya'nın çektiği yeni bir dünya doğuyor."
YAZININ TAMAMI...