İBB'deki liyakat yalanının son halkası! 12 yıllık üniversite mezunu çalışan ikna odasında zorla istifa ettirildi

CHP'li İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde işçi kıyımı devam ediyor. "Liyakat" kelimesini dillerine pelesenk yapanlar eyleme gelince ise tam tersini sergiliyor. İSPARK'ın 12 yıllık çalışanı üniversite mezunu Mustafa Karakaya, kurulan ikna odasında kendisine sunulan iki seçenekle zorla istifa ettirildi. Karakaya kendisine yaşatılanı ise şu sözlerle anlattı; "Yıllık izinden döndükten sonra yöneticiler beni bir odaya aldı. İsmimin yukarıdan geldiğini belirterek iki seçeneğim olduğunu söylediler. Bunlardan birinin görevimden alınıp sahada çalışma görevi verileceği fakat bu tekliflerini benim kabul etmemem gerektiğini ve kendilerinin hazırlamış olduğu hazır taslağı el yazımla istifa dilekçesi imzalamamı, bu sayede tazminat alabileceğimi aksi taktirde ikinci seçenek olarak 25/2 iş kanunu maddesi kapsamında tazminatsız işten çıkaracakları konusunda baskı yaptılar. Telefonla avukatla görüşmemi yasakladılar. Hemen karar verip imza atmamı söylediler. Sicilim bozulmasın diye hazırladıkları istifa dilekçesine imza attım"

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :26 Haziran 2021 , 13:15 Güncelleme Tarihi :26 Haziran 2021 , 13:35
İBB’deki liyakat yalanının son halkası! 12 yıllık üniversite mezunu çalışan ikna odasında zorla istifa ettirildi

İBB yönetimi işçi kıyımında hız kesmiyor. Üniversite mezunu olan ve İSPARK'ın tüm kademelerinde görev alarak tecrübe kazanan Mustafa Karakaya'nın, ikna odasına alınarak istifaya zorlandığı ortaya çıktı.

ÇOK İLKEL VE YASADIŞI BİR MANTIKLA BİZİ İŞTEN ÇIKARTTILAR
Mustafa Karakaya, "25 Mart 2009'da İSPARK'ta işe başladım. Genel Müdürlük'te öncelikle Etüt Plan Proje Müdürlüğünde, sonrasında sırayla Bilgi Sistemleri Müdürlüğü ve İç Denetim Müdürlüğünde Proje Sorumlusu olarak görev yaptım. 2019 Yerel Seçimleri sonrasında İBB ve İştiraklerinde gerek sendika üzerinden gerekse siyasi anlamda baskılar neticesinde personellerin işten çıkarıldığına tanık olduk. Fakat benimle beraber 4 arkadaşımıza çok ilkel ve yasadışı bir mantıkla bizi işten çıkarttılar. Ağustos 2020'de senelik iznime ayrılmıştım" dedi.

TEHDİT EDİLDİM
Karakaya şöyle devam etti: "7 Eylül 2020'de yıllık iznimden döndüm. 09 Eylül'de saat 16.30 sıralarında İç Denetim Müdürü Hanefi Bektaş beni odasına çağırdı. Yanında İnsan Kaynakları Müdürü Serkan Tuncer vardı. Bana kapıyı kapatmamı ve karşılarına oturmam gerektiğini dile getirdiler. Serkan Tuncer benimle ilgili İBB den talimat geldiği ve yollarımızı ayırmamız gerektiğini söyledi.

Aynı zamanda işten çıkarılmak için iki seçeneğim olduğu bunlardan birinin kağıt üzerinde Genel Müdürlük personeli görevimden alınıp sahada çalışma görevi verileceği fakat bu tekliflerini benim kabul etmemem gerektiğini ve kendilerinin hazırlamış olduğu hazır taslağı benim el yazımla istifa dilekçesi imzalamamı, bu sayede tazminat alabileceğimi aksi taktirde ikinci seçenek olarak 25/2 İş Kanunu maddesi kapsamında tazminatsız işten çıkaracakları konusunda baskı yaptılar. Bu maddeden atıldığımda yıllarca mahkeme salonlarında kendimi aklamak için uğraştıracakları konusunda tehdit edildim.

Bu kararı vermem için bu odadan dışarı çıkmamın yasak olduğunu söyleyerek mobbinge maruz bırakıldım. 12 yıllık benim bir emeğim var. Böyle bir tutuma maruz kalmak beni aşırı derecede yıprattığı gibi avukata ya da bilirkişiye bu durumu danışmam gerektiğini dile getirdim."

"SİCİLİMİN BOZULMAMASI İÇİN ZORLANDIM"
Pandemi sürecinde işten çıkartmanın yasak olduğunu ve kendisinin üniversite mezunu olduğunu, işinde tecrübe sahibi olduğunu karşısındaki İBB yetkililerine belirttiğini söyleyen Karakaya yaşadığı süreci şu şekilde dile getirdi: "Onlara cevaben ben de işten çıkarmalarının hukuksuz olduğunu ve pandemi döneminde işten çıkarmanın yasak olduğunu söylememe rağmen kendilerinin 'dersimize çalıştık' deyip gayet rahat bir tavırla mesai saati bitmeden hazırladıkları kağıdı imzalamamı istediler. Sebep nedir diye sorduğumda 'Siyasi'' dediler ve ispat istediğimde 'elimizde kanıt yok, talimat geldi' diyerek zorlama ve baskı ile hazırlamış oldukları taslağı yazdırarak iş akdimi sonlandırdılar. Kısacası "Ölümü gösterip sıtmaya razı ettiler." Ben de sicilimin bozulmaması için yaptıkları bu hukuksuzluğu kabul etmek zorunda kaldım ve hür irademin dışında kalarak hazırladıkları taslağın altına imzamı attım. Bu haksızlığa karşı gerekli hukuk mücadelemizi hem yargı hem de sendikamız üzerinden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımıza ulaşarak Müfettiş talebinde bulunduk. Haklı mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim."