Batı'nın gerçek yüzü Afganistan'daki işbirlikçilerin ortada kalmasıyla ortaya çıktı. Yaşanan trajik olaylar manzumesi dünya kamuoyunu sarsarken, ABD ve peşindeki emperyalist güçlerin, Taliban'a karşı kullandığı Afganları satması diğer ülkelerdeki sömürge zihinleri tedirgin eder mi? Konuya ilişkin Sabah gazetesi yazarı Salih Tuna bir yazı kaleme aldı. Tuna, fondaş medyadaki ABD propagandası yapan sözde medya çalışanları ve CHP'li vekilleri ABD sizi de satacak diye uyardı.
İşte Salih Tuna'nın Türkiye'deki ABD işbirlikçilerini üzecek yazı:
ABD'ye 21 yıllık Afganistan işgalinde "işbirlikçilik" yapanların trajik sonunu hülasa et deseler...
"ABD'nin iniş takımına tutunanlar düşüp paramparça oldular!" derdim.
Bir de trajikomik sona düçar olan işbirlikçiler var tabii.
Kâbil Havalimanı'nda uçakların merdivenine doluşanların, kanatlarına yapışanların dışındakileri diyorum. ABD kargo uçaklarıyla tahliye edilenleri yani.
Bunların içinden Katar'a götüreceklerini söyledikleri 640 Afgan'ı Uganda'da bıraktıkları ortaya çıktı iyi mi?
Trajikomik dediğim bu!
ABD işbirlikçileri bir gün kaçmak zorunda kalırlarsa, böyle şeyler bizim başımıza gelmez demesinler!
Tamam, Ruşen Çakır gibiler müstesnadır; onlardaki "periferi" kimsede yok çünkü. Bu nedenle adrese, mesela Londra'ya teslim edilebilirler.
Lakin herkes "hizmetinin" karşılığını alamaz.
İran'ın Şah'ı, Mısır'ın Mübarek'i, son olarak da Afganistan'ın Eşref Gani'si satışa geldi, yazarçizer işbirlikçiler mi satışa gelmeyecek?
"Medeni dünya, Afganistan'da ışıkları söndürüp gitti" diyen İsmail Saymaz arkadaşımız da kendine çok güvenmesin. Bir de bakmış ki umduğu Amerika kentlerinden birine değil, Suudi Arabistan'ın bol ışıklı bir bölgesine bırakılmış!
Aynı şekilde Paris'e veya Batı başkentlerinden birine götürüldüğünü sanan Mine G. Kırıkkanat veya Nevşin Mengü de Afganistan'da, mesela Kandahar'da gözünü açabilir.
"Ya kellen ya burka!" dayatması karşısında, "Ne kellem ne burka, yaşasın AKP" moduna girecek Nevşingillere de ben tahammül edemem.
Demem o ki ülkenizin kıymetini bilin.
Paşa paşa işbirlikçilik yapıyorsunuz. Bu aziz milletin canı pahasına direndiği 15 Temmuz'a "tiyatro" diyorsunuz. Geceli gündüzlü çalışanlara olmadık yalanlarla iftira atıyorsunuz. Yan gelip yatmakla kalmıyor, hem iktidarın icraatlarından doyasıya istifade ediyor hem de her fırsatta şarlıyor, aşağılıyorsunuz. Mine G. Kırıkkanat'larınız "Sizi mağdur edeceğiz" diyerek başörtülüleri hâlâ tehdit edebiliyor... Bu aziz milletin hür iradesiyle seçtiği Başkan Erdoğan'a da kin ve nefretle saldırıyor, demediğinizi bırakmıyorsunuz...
Ortak özelliğiniz de cehalet...
Afganistanlı âlim ve düşünce adamlarından Fahrettin er-Razi'den Cemaleddin Efgani'yi kadar kimseyi bilmezsiniz, bugünkü Taliban'ın öncüsü mesabesindeki Enver Paşa'nın emir eri Beççe-i Saka'nın Afganistan tarihindeki yerini bilmezsiniz, Afganların İngilizlere, Ruslara ve en son olarak da ABD'ye karşı neden ve nasıl kazandığını bilmezsiniz ama "analoji" denemelerinden hiç vazgeçmezsiniz...
Bu cehaletle bir de utanmadan AK Parti'yi Taliban'la özdeşleştiriyorsunuz!
Sadece cehaletle açıklanamaz tabii; sanırım, "Biden'ın muhalefeti olmaya koşulmanın" doğal sonucudur!
Lakin şuncağızı unutmayın:
YAZININ TAMAMI