BBC Türkçe iş üstünde yakalandı! Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener ve Fatih Altaylı kazdıkları kuyuda kaldı

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir zaman bu kadar yalanın topluma pompalandığı görülmedi. Muhalefetin sosyal medya kullanmaya başlaması sonrası vatandaşlar sürekli yalan ve algıya maruz kalıyor. Son olarak kasıtlı algı ve yalan haberleriyle meşhur BBC Türkçe'nin "Afgan mülteci" yalanı deşifre edilince bu haberi bilinçli bir şekilde yayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in ortada kalması gündemdeki yerini koruyor. Sabah yazarı Hilal Kaplan bu ikili ile Habertürk'ün ünlü sahte haber üstadı Fatih Altaylı'nın içine düştüğü çukuru betimleyen bir yazı kaleme aldı. Haberin detayları...

takvim.com.tr takvim.com.tr
Giriş Tarihi :24 Ağustos 2021 , 09:42 Güncelleme Tarihi :24 Ağustos 2021 , 10:00
BBC Türkçe iş üstünde yakalandı! Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener ve Fatih Altaylı kazdıkları kuyuda kaldı

İÇİNDEKİLER

Muhalefetin rutin haline getirdiği yalan açıklamaları artık onulmaz bir hâl aldı. Millet İttifakı yöneticileri, bir önceki yalanlarının yalanlanmasına karşı herhangi bir yüz kızarıklığı yaşamadan her gün bir başka yalan söyleyip devamlı seçmenine korku pompalıyor. "Afgan mülteci merkezleri Türkiye ve Pakistan'da kurulacak" haberini Türkiye kamuoyuna sunan BBC Türkçe yalan sonrası özür dileyip haberi silse de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener milletten özür dilemedi.

Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan birkaç gündür gündemi meşgul eden İngiliz basının muhalefetle ortaklaşa giriştiği yalan haberi değerlendirdi.

Kaplan'ın ABD'de yaşanan bir hadiseyi örneklediği yazısı şöyle:

"Amerikan Başkanı Lyndon Johnson, henüz Kongre adayı olduğu dönemde kampanya yöneticisine rakibi hakkında iğrenç bir dedikodu yaymasını istemiş. Kampanya yöneticisi ise "Ama kimse buna inanmaz ki" demiş. Johnson'ın cevabı, namertliğin özeti gibi olmuş: "Biliyorum ama onu yalanlarken görmek istiyorum."

Muhalefetimizin ve fondaş medyanın hali de aşağı yukarı böyle. Her gün yeni bir uydurma haber ile akılları karıştırıp iktidarın yalanlamasını seyrederek keyif alıyorlar. Gerçi yalan haber işini eskiden fondaş medya üstleniyordu. Artık bizzat Kılıçdaroğlu sazı eline almış görünüyor. Fondaşlara sıra gelmeden, sokak kavgası üslubuyla atığı tweet'lerle bulanık suda balık avlamaya çıkıyor.

Katarlı öğrencilerin sınavsız tıp fakültelerine alınacağı bunlardan en ses getireniydi. Fondaş medya tweet'leri silip özür diledi ama Kılıçdaroğlu hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etti. Son yalan da yine Kılıçdaroğlu tarafından büyütüldü.

İngiltere'ye alınmayan Afganlar için Türkiye'de bir barınma merkezi kurulacağı iddiası önce İngiliz medyasında yer aldı. Ardından Kılıçdaroğlu tarafından sanki İngiliz Savunma Bakanı'nın kendi sözüymüş gibi yansıtılarak Cumhurbaşkanı'na hesap sordu. Üstelik Kılıçdaroğlu bu yalan silsilesini, "Bir kere dürüst ol Erdoğan" diye yazarak bitirdi!

Akşener bu, geri durur mu? O da hem Erdoğan'ı suçlayan tweet attı hem de hızını alamayıp İngiliz Başbakanı Boris Johnson'a İngilizce tweet attı. Yani muhalefet liderleri Kılıçdaroğlu ve Akşener, İngiliz basınının dolduruşuna gelip kendi ülkelerine iftira attılar.

Peki dün ne oldu? BBC Türkçe, haberi İngiliz Savunma Bakanı'nın ağzından verdiği için özür yayınladı ve tweet'i sildi. Ancak Kılıçdaroğlu da Akşener de tweet'lerini silmedi ve toplumun hassasiyetleri ile çocuk oyuncağı gibi oynayan bu tavırları için özür dilemedi. Demek ki işin doğrusunu aktarmak gibi bir dertleri hiç olmadı.

"Çamur at, izi kalsın" müfterilerin taktiği olmalı, meşru siyasetçilerin değil!

MAHCUP OLAMAYAN ADAM

HaberTürk'te daha önce Cumhurbaşkanı'nın bayram tebriğinin canlı yayın mı bant mı olduğunu araştırmadan yazı yazan, yanlışına açıklama getireceğine zeytinyağı gibi üste çıkan şahıs, yukarıda anlattığım yalan haberi yorumlayıp İngiliz dostlarına hitaben şöyle yazmış:

"Bizim Dışişleri Bakanlığı açıklama yapmış, "Yok böyle bir anlaşma, uzlaşma" diye.

Bana sorarsanız böyle bir uzlaşma vardır da, sizin haberiniz olmayabilir.

İngiliz Bakan'ın bize yalan söylemek için bir gerekçesi yok ki!

O yüzden tanıdık bildik birileri var ise siz İngiltere'ye bir arayıp sorun.

Son bilen siz olmayın...

Sonra mahcup da olmayın.

Hâlâ öyle bir şeyiniz var ise."

Şaka gibi ama değil. Sözler İngiliz Bakan'a ait değil. Üstelik herhangi bir uzlaşma olmadığını ülkesinin bakanlığı söylüyor ama inanmıyor. "İngiliz dostlara sormak lazım" diye bitiriyor.

Kendisine kötü bir haberim var:"

YAZININ TAMAMI

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN