Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Milli Savunma Bakanlığı Ay Yıldız Projesi Temel Atma Töreni'nde açıklama yaptı. Erdoğan, "Amacımız cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yıl dönümü olan 29 Ekim 2023 tarihinde bu projeyi açmaktır" dedi.
İşte Başkan Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar...
Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere kahramanlarımızın her birini şükranla yad ediyorum. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. İnşallah bundan sonra da 30 Ağustos ruhunu nesilden nesile aktararak istikbalimize sahip çıkmaktaki kararlılığımızı tüm dünyaya göstermeye devam edeceğiz. Bir kez daha milletimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı kutluyorum.
Milli Savunma Bakanlığımız ve Genelkurmay Başkanlığımız 1930'lu yıllarda Kızılay semtindeki binalarda faaliyet gösteriyordu. Artık bize bir müşterek merkez gerekiyor. Bu müşterek merkezden hem yatırım, hem harcamalar, hem her yönüyle özellikle de savunma noktasında bize öyle bir merkez gerekiyor ki, bu merkezle beraber biz daha bulunduğumuz yerden dünyaya farklı bir sinyal verelim. Siber savunmanın konuşulduğu böyle bir dönemde bize şu anda temelini atacağımız, ay yıldız projesi yakışır dedik ve inşallah bugün de bu temeli atıyoruz.
"AMACIMIZ 100. YILDA BU PROJEYİ AÇMAKTIR"
Amacımız cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yıl dönümü olan 29 Ekim 2023 tarihinde bu projeyi açmaktır. Savunma noktasında da merkezi bir savunma sistemini bulunduracağız. 12,6 milyon metrekarelik bir arazi üzerinde konumlandırılan proje, 15 bin kişiye hizmet verebilecektir. Artık Kızılay'ın içinde, dağınık, sağda solan falan bir Milli Savunma Bakanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri olmayacak. Düşmana korku, dosta güven veren bir yapıyı burada yapacağız.
Türkiye'nin savunma ihtiyaçlarına karşılık verecek bu projenin milletimize ve ordumuza hayırlı olmasını diliyorum. Bu projenin aynı zamanda başkentimize de ayrı bir değer katacağını düşünüyorum. Özellikle mimarlarımızı kutluyorum, mühendislerimi şimdiden kutluyorum. Müteahhit firmaya güveniyorum.
Malazgirt'te her yıl iştirak ettiğimiz törenlerde yaşadığımız atmosfer bu zaferin nasıl zorluklarla kazanıldığını tekrar tekrar hatırlatıyor. Milletimiz kadim çağlardan beri Anadolu'da mevcudiyet göstermiştir. Kimi takvimlerde ağustos ayı Alparslan ayı olarak geçmektedir. Bu büyük zaferden birkaç yıl sonra Anadolu Selçuklu Devleti önce İznik sonra Konya başkentli olarak kuruldu. Özellikle Haçlı seferlerinde çok büyük mücadeleler vermiş ve misyonunu Osmanlı'ya devrederek tarih sahnesinden çekilmiştir. Burada çınarları unutmayalım. Tabi ki çamları da unutmayacağız. Sonbaharda yaprakları dökülüyor ama bunları biz takviyelerle çok daha farklı hale getirebiliriz. Osmanlı geride silinmez izler bırakarak tarihteki yerini cumhuriyetimize devretmiştir. İstanbul'un fethine de ayrı bir parantez açmak gerekiyor.
İstanbul'un fethi batı tarihinde çağ açıp çağ kapatacak kadar derin etkiler yapmıştır. İstanbul'un ve Anadolu'nun vatanımız olduğunu kabul edemeyenler hala bunu dışa vurmaktadırlar. Osmanlı'nın son döneminde kazanılan Çanakkale Zaferi, kınalı yavrular Çanakkale Zaferimizin manileridir. O kınalılar bize bu vatanı bıraktılar.
Arkasına dönemin en büyük güçlerinin desteğini alan Yunan ordularına karşı kahraman ordumuzun kazandığı zaferi de Malazgirt'in yeni bir tezahürü olarak görüyoruz. Çanakkale Zaferimiz ve İstiklal Harbimiz adeta bize vatanımızı yeniden kazandırmıştır. Anadolu'daki 3. devletimiz olan cumhuriyetimiz döneminde de önemli dönüm noktaları yaşadık. Çorlu'da iştirak ettiğimiz taarruzi İHA'mızın teslim töreninde de izah ettim. Gazi Mustafa Kemal'in geniş vizyonuyla başlatılan çok sayıda projenin önüne kifayetsiz zihniyetlerle kesilmiştir.
Askerimiz vardı, yüreğimiz vardı ama tabiri caizse yeterli silahımız yoktu, gerektiği kadar cephanemiz yoktu. Kıbrıs Barış Harekatı bu gerçeği görmemiz açısından da hayırlı olmuştur. Ülkemizin ne kadar ağır kayıplara uğradığını en iyi buradaki heyet biliyor. Kıytırık bir terör örgütü karşısında eli kolu bağlı hale düşmesine neden olanlar tarih önünde hesap verecektir. Telsizimiz yoktu, ABD telsizlerimize el koydu. Askerimiz telsizimiz olmadığı için susturma tekniğiyle savaştı. Şimdi İHA'mız var SİHA'mız var, TİHA'mız da var. Savunma sanayinde artık ihraca başladık. Artık 'Ne alırsın?' diyeceğiz. Her şeyi kendimiz üretir hale geldik.
"ÇARŞAMBA GÜNÜ MUHTEŞEM BİR YARGI BİNASINI AÇIYORUZ"
Maruz kaldığımız asimetrik tehdidin en alçak tezahürü olan FETÖ'nün başlattığı darbe girişimlerine verilen gizli-açık desteklerdir. Ben FETÖ'ye de sesleniyorum: Çarşamba günü inşallah muhteşem bir yargı binasını da açıyoruz. Artık merdiven altı çalışan yargı mensupları olmayacak. 15 Temmuz şanlı direnişiyle bu toprakların ancak aynı şekilde elde edebileceğini cümle aleme tekrar ilan ettik. 15 Temmuz öncesindeki ve sonrasındaki tüm terör saldırılarıyla son istiklal harbimizin sembolüdür.
Üstesinden geldiğimiz her badire, ülkemize kazandırdığımız her eser büyük ve güçlü Türkiye'ye giden yolun yapı taşları olmuştur. Yapmamız gereken istikrar ve güven ikliminin sürmesini sağlamaktır. Bu ülkeyi bölmeye kimsenin gücü yetmez. Dünyanın her yerinde, özellikle de bölgemizde nerede bir acı varsa, gerisinde parçalanmış bir millet, düşman edilmiş bir toplum, bütünlüğünü kaybetmiş bir yapı vardır. Bizi böyle bir duruma düşüremediler ve bundan sonra da düşüremeyecekler.
Dört bir yanını okullarla, yollarla, tünellerle, barajlarla donattığımız Türkiye'yi bu tür abide eserlerle taçlandırıyoruz. İnşallah nice zaferleri bu eserden yönetmeyi, bu eserle beraber yön vermeyi Allah'tan niyaz ediyorum. Sizlere de sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum, kalın sağlıcakla...