Sahadan aldığımız geri bildirimlerle yaptığımız pratik çözümler var. Mermi yolu, el bombası kutusu, mayın dedektörü, EYP'ye karşı tedbirler gibi bir dizi alan var.
"S-400 AYARINDA BİR SİSTEME DOĞRU YAVAŞ YAVAŞ GİDİYORUZ"
Hava savunma sistemi kademeli derken belirli menzillerde belirli tehditlere ve hedeflere karşı kullanımı söz konusu. Balistik füzelerin hangi mesafeden atıldığına bağlı olarak bir kademelendirme var. "Uçak mı, bir balistik füze mi, bir dron mu, bir insansız hava aracı mı?" gibi çeşitli tehditlerin karşılanmasına yönelik ve hangi mesafede karşılayacağınıza yönelik ürünleriniz var.
Kademelendirmede de, bir kademede kaçırdığınız bir tehdidin bir alt kademede önlenmesi gibi bir dizi var. O açıdan da bizim şu anda Hisar-A+, Hisar-O+ ile yaklaşık 20 kilometreye kadar bir önleme zarfımız oluştu. Siper'e giden yolda bir 70 ve 100 kilometre civarında bir önleme zarfımızı oluşturacağız. Ondan sonra Siper'de de inşallah onun üzerine çıkacağız. S-400 ayarında bir sisteme doğru yavaş yavaş gidiyoruz. Hedef olarak biz 5 yıl koyduk önümüze. İnşallah 5 yılda bu kademeleri doldura doldura gideceğiz.
"SAVUNMA SANAYİİ İHRACATI TEK BAŞINA TİCARİ BİR OLAY DEĞİL"
Savunma sanayii ürünü ihracatı tek başına ticari bir olay değil. Ülkeler arası ilişki, jeopolitik durumu vs. bir dizi faktörü ilgilendiren bir olay. İhraç ettiğiniz her savunma sanayii ürününün ihraç izin belgesini almanız gerekiyor. Bu da Milli Savunma Bakanlığının uhdesinde olan bir izin. Ben şunu ihraç ediyorum deyip edemiyorsunuz. Hangi ülkeye ihraç ettiğinizi, hangi ürünü ihraç ettiğinizi söylemeniz gerekiyor, izin almanız gerekiyor. Bu izin süreci de ihraç edilebilirlik, o ülkeyle ilişkiler vb. şartların analiz edilmesi neticesinde olan bir şey.
İhraç ettiğiniz de tabii bu ilişki geliştirme yöntemi aslında. Geçmiş yıllarda bize istediğimiz bazı ürünlerin verilmediğine, verilen ürünlerin daha sonra lojistik desteğinde problem çıktığını düşünürseniz bu bağlayıcı bir unsur da oluşturuyor. O zaman bu ürünü ihraç ettiğiniz bir ülkeyle dostluk seviyenizi ve müttefiklik seviyenizi bir kademe öteye taşımış oluyorsunuz. Onun yanında Çeşitli teknoloji transferi gibi unsurlar masada olabiliyor.
Bu ülkesine göre, oluşan şartlara göre kendi içinde değerlendirilip ve hayata geçirilen unsurlar. Tabii bunun detayları var ülkesine göre, talep edilen şartlara göre. Ama önemli olan ürününüzü vermeniz, arkasında durmanız, işlerliğini sağlamanız ve tabii ki o ülkeyle ilişkilerinizin geliştirilmesi ki savunma sanayii ürünü ihracatı, ülkeler arası ilişkilerin geliştirilmesinde pozitif bir faktör oluyor.
"PROJE İSTER İSTEMEZ KENDİ İÇİNDE BİR EKOSİSTEM OLUŞTURUYOR"
Savunma sanayiinde model şöyle. İhtiyaç makamı, yani kullanıcılar, İçişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı birimlerimiz, ihtiyacı bize bildirirler. Biz o ihtiyaç üzerine projeyi şekillendirip, ihalesini yapıp, Savunma Sanayii İcra Komitesine sunup projenin takibini ve teslimini yaparız. Kullanıcı makamın ne talep ettiği önemli. Ondan sonra da biz devreye giriyoruz ve projeyi yürütürken de projeyi yürütme sırasında çok önemli şekilde, teknoloji kazanımı, yerlilik ve millilik oranları ile ilgili hatta alt sanayi ve alt yükleniciyi geliştirmekle ilgili önemli kriterlerimiz var.
Bu kriterleri sözleşmeye derç ederek projeyi yürüttüğümüzde proje ister istemez kendi içinde bir ekosistem oluşturuyor. Bir teknoloji geliştirme parametresi oluşturuyor. Hisar-A+ ve Hisar-O+'da bahsettiğim gibi belki istenenin de bir adım ötesinde bir ürünü gerçekleştirmek için yola çıkılabiliyor. Bazen de istenen çok üst seviye bir şey olabiliyor. O belirli bir süre alacaksa ondan daha önce ama iş görecek bir ürünü hayata geçirmekle ilgili kullanıcı makamla anlaşıp yolculuğu kullanımla beraber yapmak, yani bir ürünü vermek oradan gelen geri bildirimlerle bir üst ürüne gitmek gibi bir yola geçebiliyoruz.
"AKINCI ŞU ANDA ENVANTERE GİRDİ AMA GELİŞMEYE DEVAM EDECEK"
Mesela TB2… TB2'de o kadar çok değişiklik yapıldı ki, ilk günkü TB2 ile şu andaki TB2 arasında büyük farklar var. Akıncı da aynı olacak. Akıncı şu anda envantere girdi ama gelişmeye devam edecek. Çeşitli mühimmat türleri kullanılacak, çeşitli motor türleri kullanılacak o da gelişmeye devam edecek. Savunma sanayiini itekleyen ve tetikleyen faktör, yerlilik ve millilik oranına önem verilmesi, çok sıkı bir takibin yapılması, teknoloji kazanımıyla ilgili önemli bir parametrenin devreye konulması, işlerin sanayiye yayılmasıyla ilgili çok önemli bir takibin yapılması.
"TANK MOTORU ŞU ANDA TESTTE"
Motorun geliştirme süreci kadar onun olgunlaşma, kalifikasyon ve test süreci devam ediyor. Motorlarımız şu an test aşamasında. Tank motoru şu anda testte çalışıyor. İHA motorlarımız kullanılmaya başlandı, helikopter motorumuzun ilk prototipi çıktı. Motorlar konusunda bir seferberliğimiz var ama bir parantez açarak şunu söyleyeyim. Bu motorlar aslında klasik teknolojiye dayanıyor. Ancak geleceğin teknolojileri başka motorlara işaret ediyor. Bu alanın da boş kalmaması gerekiyor. Bu motorlar devre dışı kaldığında teknolojiler değiştiğinde bunun hazırlığının da yapıldığını belirtmek isterim.
"BUNLARIN ÜÇÜNDE DE ÖNEMLİ MESAFELER ALDIK"
Roket denilince bilinen 3 çeşit motor teknolojisi var. Bir katı yakıtlı motorlar, bir sıvı yakıtlı motorlar, bir de hibrit motorlar. Bunların üçünde de önemli mesafeler aldık. Roketsan hem katı yakıtlılarda hem de sıvı yakıtlı roketlerde önemli gelişmeler elde etti. Sistemleri devreye alıyor ve belirli menzillere erişmeye başladık.
DeltaV isimli Savunma Sanayii Başkanlığımızın kurduğu bir şirket de hibrit yakıtlı roket motorlarını çalışıyor. Orada da denemelerimiz başarılı gidiyor. Giderek performans artıyor. Yani bu üç alanda da devam ediyoruz. Tabii ki motorumuzun yerli motor olmasını bekliyoruz. Bunun kabiliyetini, kapasitesini giderek artıracağız.
750'yi aşkın projemiz var şu anda ki bu proje sayısı 60 civarındaydı 12 sene önce falan. Bütçesi ise 70 milyar doları aşkın.
"İNSANSIZ DENİZ ARAÇLARININ SÜRÜ HALİNDE OLANLARINI DEVREYE ALMAYA ÇALIŞIYORUZ"
Deniz üstü insansız hava araçlarımız var, deniz altı için bunun çalışmaları var. İnsansız kara araçlarının çalışmaları var ki bunlar da çok çeşitli sınıflarda çok küçük araçlardan başlayıp 500 kilogram sınıfında çok hafifler, 1 ton 2 ton civarında orta sınıf. Şu anda prototipler yarıştırıldı, sahada kullananlar var, üzerine çeşitli silahlar entegre edilenler var. İnsansız deniz araçlarının sürü halinde olanlarını devreye almaya çalışıyoruz. Bunların denemeleri devam ediyor.