Oraya dikkat çekmek zorunluluğu hissettim. O heyetin önemli unsurlarından birisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yardımcısı olan bir önceki dönemde Ünal Çeviköz, biz o diplomatı nereden tanıyoruz S-400'lere karşı çıkışından tanıyoruz. Karabağ meselesine nasıl bir yaklaşım sergilediğinden tanıyoruz. Bu görüşmeden nasıl bir sonuç çıkartabilir?
"CHP, PKK TERÖR ÖRGÜTÜNÜ SURİYE'NİN KUZEYİNDE DESTEKLER BİR KONUMA EVRİLDİ"
Yeni Şafak gazetesi yazarı Mehmet Metiner de, CHP'nin Irak'ın kuzeyine sürpriz bir ziyaret yapmasının perde arkasını irdelyen bir yazı kaleme aldı.
İşte Metiner'in "CHP'nin Barzani ziyareti ne anlama geliyor?" yazısı:
"Kılıçdaroğlu CHP'si ilginç bir parti.
Bir bakıyorsunuz dün yanlış dediklerine bugün doğru diyorlar.
Dün zehir zemberek eleştirdikleri şeyi kendileri yapıyorlar.
Barzani için dedikleri arşivlerde duruyor. Barzani yönetimiyle ilişki geliştirdiği için Erdoğan ve AK Parti için söyledikleri de.
"Çözüm süreci"nde sergiledikleri tutum ile bugün sergiledikleri tutum arasında yüzde yüz bir zıtlık var. PKK'nın silahtan arındırılması sürecinde tamamen karşıt bir tutum sergileyen CHP nedense silahlı PKK terör örgütünü Suriye'nin kuzeyinde destekler bir konuma evrildi. PKK'nın partisi HDP ile siyasi bir ittifak ilişkisi geliştirdi.
Sayın Kılıçdaroğlu "Kürt sorununu biz çözeriz" demeye başladı. Ama nasıl çözeceğini açıklamadı. Buradan yeri gelmişken bir kez daha kendisine soruyorum: Sayın Kılıçdaroğlu "Kürt sorunu"nu nasıl çözeceğinizi açıklar mısınız?
CHP'YE BİÇİLEN YENİ ROL...
AK Parti devlet yöneten bir parti. AK Parti lideri de devletin başı.
Irak'ta Kürdistan denilen bir bölgede federe bir devlet var. Irak anayasasına göre oluşmuş meşru bir yönetim. Seçimle gelen bir başkanı var, parlamentosu var, hükümeti var… Sayın Erdoğan'ın anayasal meşruiyeti olan bir başkan ve yönetimiyle ilişki kurmasından daha doğal bir şey olamaz. Üstelik yanıbaşımızdaki bir bölge burası. Ayrıca PKK dolayısıyla işbirliğinin kaçınılmaz olduğu bir bölge yönetimiyle geliştirilen ilişkinin Türkiye'ye kazandırdıklarını anlatmak bu yazının konusu olmadığı için geçiyorum. O bölgenin Başkanı da, Başbakanı da Türkiye'ye gelebilir, Türkiye'nin seçilmiş Başkanı ve yöneticileri de o bölgeye ziyarette bulunabilir.
İşbu ziyaretleri yerden yere vuran Kılıçdaroğlu ve ekibi ne yazık ki kendilerine biçilen rolü oynuyorlar. Dünkü rolleri PKK/HDP canibine de yeşil ışık yakan AK Parti karşıtlığını Barzani düşmanlığı üzerinden kökleştirmeyi amaçlayan bir roldü. Bugünkü rolleri ise bu ziyaret üzerinden evvela içerde Cumhur İttifakı'nı yarmayı amaçlayan, dışarıda da yeni Suriye yapılanmasında Suriye PKK'sını bölgesel bir kurucu aktör haline getirmeyi hedefleyen bir roldür.
CHP'nin siyasi müttefiki olan HDP'nin PKK karşıtlığı dolayısıyla Barzani ve yönetimine duyduğu kin ve nefret, Kılıçdaroğlu CHP'sinin o dönem Barzani karşıtlığında hiç kuşkusuz belirleyici bir rolü olmuştur. Böylece PKK/HDP kanadının hoşuna gidecek bir siyasal pozisyon üretmek, HDP ile kökleştirilecek ittifak ilişkisinde gerekliydi. Kandil'deki PKK baronlarının CHP ile siyasi ittifak geliştirmeleri konusunda HDP'ye yağdırdıkları emirler gösteriyor ki CHP'nin siyasi aklını oluşturanlar hem HDP tabanını devşirmek hem de AK Parti'yi Barzani üzerinden milliyetçi çevrelerle karşı karşıya getirmek konusunda çok yönlü bir oyun planı içine girmişler.
CHP heyetinin Barzani yönetimi ile görüşmeye gitmesi hiç kuşkusuz belli bir plan dâhilindedir. Bu oyun planından HDP de haberdardır. Zaman zaman HDP heyetlerinin Barzani'ye giderek PKK ile aralarındaki düşmanlık sorununu çözmeye dönük görüşmeler yaptıkları ama bunda başarılı olamadıkları sır değil. Şimdi HDP'nin yapamadığını CHP yapmayı deneyecek. CHP sözümona "bölge barışı" gibi genel bir barış ekseninde daha rafine bir dille bu düşmanlık ilişkilerinin çözümlenmesi konusunda misyon üstlenecek. Bunun 2023 seçimlerine giderken Kürt seçmenleri siyaseten devşirmek gibi bir amaç içerdiğini söylemeye gerek var mı?
Barzani yönetimiyle yapılan görüşmelerde Suriye'nin kuzeyindeki gelişmeler ve muhtemel sonuçlar eminim ki gündeme getirilmiştir. PKK'nın Suriye denkleminde kurucu aktör olarak devreye alınması, PKK/HDP kanadının Türkiye'deki sorunun çözümü için gerekli gördüğü bir formülasyon çünkü. Suriye'nin kuzeyinde hatırı sayılır bir Barzani/Kürt gücü var çünkü. PKK'nın oyun planında öncelikli olan yer, Suriye'nin kuzeyinde oluşturulacak bir devlet. Kendi hâkimiyetlerindeki bu devlete Türkiye'nin razı olması halinde PKK silahlı gücünün Türkiye için bir tehdit unsuru olmaktan çıkacağı biçiminde bir yeni propaganda gündemde. Bu yeni bir tuzak elbette. Bunun hem Türkiye hem de Barzani için çok daha kötücül sonuçlar doğuracağını söylemek için kâhin olmaya gerek yok.
HANİ BARZANİ'NİN AYAĞINA GİDİLMEZDİ… TUZAĞA DİKKAT…
Kılıçdaroğlu, "Barzani'nin ayağına gidildi" diye kıyametler kopartıyordu. Yardımcılarından biri AK Parti kongresine katılan Barzani'yi hatırlatarak, "Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim" diyordu. Bir diğer yardımcısı, "AKP Barzani ile anlaştı" gibisinden siyasi akla ziyan suçlamalarda bulunuyordu.
Peki, şimdi ne diyecekler?
Hani Barzani'nin ayağına gidilmezdi. Ne oldu da gidildi?
Kılıçdaroğlu CHP'si bir oyun planına göre hareket ediyor. 2023 seçimlerinde Erdoğan'ı devirmek için "büyük ağabey" ne derse onu yapacaktır. Bu oyunun içinde Cumhur İttifakı'nı parçalamak da var. İsteniyor ki Barzani ziyaretini MHP çıkıp eleştirsin. CHP de "Erdoğan da ziyaret etti" desin. Bu tartışmayı izleyen Kürt vatandaşlarımız da Barzani üzerinden "Kürt düşmanlığı" yapıldığı algısına kapılsın ve CHP buradan siyaseten nemalansın.
İşte bu tuzağa düşmemek lazım."
Türkgün gazetesi yazarı Yıldıray Çiçek de, "CHP, megri megri heyetini kurdu" başlıklı yazısında, CHP'nin IKBY'ye yaptığı üst düzey ziyaret ile ilgili son derece önemli tespitlerde bulundu.
"MUHALEFET SON 6 YILDIR PKK AÇILIMI YAPIYOR"
Çiçek'in yazısı şöyle:
CHP ve yancıları hangi suçlamayı yapıyorsa hepsinde birer birer rezil olmaya devam ediyor. En son rezil oldukları konu da Barzani konusu olmuştur. "Megri megri" hatırlatmalarıyla AK Parti hükümetinin açılım süreci politikalarını eleştirenler özellikle son 6 yıldır PKK açılımı yapmaktadır. Barzani'nin ayağına heyet göndererek de açılımdaki eksikliklerini tamamlıyorlar.
Kemal Kılıçdaroğlu daha CHP'yi tam olarak PKK ve siyasal Kürtçüler rotasına sokmadığı 2013 yıllarında "Barzani'nin ayağına gidildi, Şivan Perwer türkü söyledi; gözyaşları sel oldu. Gezi'de ölen fidanlarımıza bir damla bile akmayan gözyaşları!" diye eleştirilerde bulunuyordu.
Meral Akşener ise içinde yer aldığı CHP-HDPİP ittifakını eleştirenlere "Megri megri diye ağlamadım. Barzani'yi ben öpmedim" diye cevap veriyor, HD(P)KK ile yaptığı ittifakın üzerini örtmek için cambaza bak oynuyordu. CHP'nin gönderdiği heyet sonrası Barzani'yi öpmüş kadar oldun Heval Akşener…
CHP Türkiye'de HD(P)KK ile Suriye'de PKK'nın kolu YPG ile sıcak ilişkisini sürdürürken, Barzani ile de geçtiğimiz yıllarda sıcak ilişkiye başlamıştı.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun heyet başkanı olarak CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı'yı, Dış Politika Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Ünal Çeviköz'ü ve diğer CHP'lileri göndermesi bir başlangıç değil Barzani konusunda gelişmelerden sonuncusudur. CHP özellikle son 6 yıldır siyasal Kürtçülük politikalarını yoğunlaştırdığı için Barzani ilişkilerine geçtiğimiz yıllarda başlamıştı.
Öztürk Yılmaz CHP Genel Başkan Yardımcısı iken Barzani'ye "Bölgesel Kürt Yönetimi bütün yumurtalarını sadece AKP sepetine koymasın. Çünkü AKP bugün var yarın yok. Bütün siyasi oluşumlarla ilişkilerin götürülmesi uzun vadede Bölgesel Kürt Yönetimi'nin de işine yarar. Şu an Türkiye gibi bir dostlarının olması hem merkezi Irak Hükümeti hem de Bölgesel Kürt Yönetimi için bir avantajdır. Bu avantajı kullanırken de olabildiğince geniş bir perspektifle, her kesimle diyalog kurmak daha faydalı olur" diye seslenmişti.
Barzani bu mesajı almış ve sözcüsü Sefin Dizayi'yi CHP Genel Merkezi'ne göndermişti. CHP daha sonra Barzani'nin danışmanı Hemin Hewvrami'yi konferansına getirmişti.
CHP-Barzani ilişkisi güçlenerek gelişiyordu.
Gün geldi Barzani sözde Kürdistan için 2017 yılında bağımsızlık referandumu yapmaya kalktı. Gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerek MHP Lideri Devlet Bahçeli, Barzani'nin bağımsızlık referandumuna yönelik çok sert tepki göstermişlerdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Irak'ın merkezi hükümeti ve İran'la yaptığı görüşmeler sonuç vermiş, Barzani Kerkük'ten arkasına bakmadan kaçmış ve Kerkük'ün her yerine Türkmen bayrakları asılmıştı.
Cumhur İttifakı bu duruşu sergilerken Kemal Kılıçdaroğlu ne yapıyordu peki?